Bir Fincanlık Zaman: Kahve Soğumadan Önce

Tik tak, tik tak. Kahve birazdan soğuyacak.

Cankut Değerli
Yazı Rehberi
2 min readJan 10, 2024

--

Hayatta keşkeleriniz var mı? Pişmanlıklarınız ya da “Şöyle yapsaydım…” dedikleriniz? Eminim vardır.

Hayatta her şey her zaman istediğimiz gibi olmaz, bazen bazı şeyler için fazla geç kalabiliriz ya da işler umduğumuz gibi gitmez ama ya geri dönebilseydik?

Geçmişe dönüp de işleri o şekilde yoluna koymak hepimiz isteriz, bakınız Avengers bile yaptı bunu! Dünyayı bu şekilde kurtardılar.

Ama işlerin hiç de öyle yürümediği başka bir yerden bahsedeceğim size bugün.

Kahve Soğumadan Önce Kitap Kapağı

Tokyo’nun ara sokaklarında bodrum katta hizmet veren ufak bir kafe bulunur. Yüzyıllık bu kafe müşterilerine özenle demlediği kahvesiyle hizmet verir; üç masa ve altı sandalyeyle baştan başa dolar. Fakat bu küçük ve mütevazi kafenin kimsenin kolaylıkla tahmin edemeyeceği bir özelliği daha vardır.

Belirli bir masadaki belirli bir sandalyeye oturabilirseniz zamanda yolculuk yapmanız mümkündür. Ancak bu iş düşündüğünüz kadar kolay değil.

Öncelikle o sandalyede oturan hayaletin kalkmasını beklemeniz gerek ki kendisi sadece günde bir kez o sandalyeden kalkıyor. Ayrıca geçmişte yaptığınız hiçbir şeyin günümüzü etkilemeyeceğini de bilmeniz gerek. Geçmişteyken o sandalyeden asla kalkamazsınız. Konuşmak istediğiniz kişi mutlaka bu kafeye gelmiş olmalı.

Ancak önemli bir kural daha var.

Kahve soğumadan önce geri dönmek zorundasınız. Eğer kahvenizi soğutursanız masadaki hayalet siz olursunuz.

Bunların hiçbiri spoiler değil merak etmeyin, hepsi arka kapakta da yazıyor.

Toshikazu Kawaguchi tarafından yazılan kitap oldukça ince. Bir gününüzü rahatlıkla vererek okuyabileceğiniz iç rahatlatıcı bir kitap. Dört öyküden oluşuyor ancak bu öykülere roman bölümleri olarak da bakabilirsiniz dilerseniz çünkü birbirlerine ufak atıflar yapıyorlar ve zaten aynı mekanda geçiyorlar.

Bu konuda bir araştırma yapmadım ancak anladığım kadarıyla Kahve Soğumadan Önce ilk olarak bir tiyatro oyunu olarak yazılıp sonradan öyküleştirilmiş. Açıkçası bir tiyatro olarak da keyifle izlenebilecek bir hikâyeye sahip diyebilirim.

Kendince derin sorular soran bir kitap var karşımızda. Geçmişi değiştiremiyorsak neden geçmişe gidelim? Ancak bu ve buna benzer sorulara kendince verdiği alışılmadık ama gerçekçi yanıtlara da sahip.

Ölüm, ayrılık, birliktelik ve insana dair umutsuz gibi görünen konuları, kapanmayacağına kesinlikle inandığımız yaralar işleniyor kitapta. Bunları kapatabilmek için bizlere sunduğu yollardan bahsetmeyeceğim ama bana kalırsa belki de şu hayatta bulunabilecek en iyi ama en zor yöntemlerden biri.

Sonuç olarak keyifle okunacak bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kafeden hikâyeler adlı bir devam kitabı daha var ama onu henüz okumadım.

Benim kahveyle pek aram yok ama gerçekten yağmurlu bir günde veya canınız sıkıldığında okuyabileceğiniz, derdini kısa ve öz bir biçimde anlatan bir kitap arıyorsanız buyurun, bir kahve alın.

--

--