Dr. Sheldon Cooper Sunar:

Bayraklarla Eğlence ile The Big Bang Theory İncelemesi

Zeynepsudebek🪼
Yazı Rehberi
17 min readSep 21, 2023

--

Herkese merhabalar! Bugün yakın zamanda izlemiş olduğum The Bing Bang Theory dizisini didik didik etmek için buradayım. Tabii bunu kendi cümlelerimle samimi bir biçimde yapacağım. Spoiler vereceğim zaman belirtiyor olacağım bu yüzden gönül rahatlığı ile okuyabilirisiniz. Şimdiden keyifli okumalar.

Dünyanın arılar tarafından ele geçirilme imkanı nedir? Zombiler yiyecek insan eti bulamazlarsa ne oluyor? Vampirler kendilerini aynada göremiyorlarsa nasıl tıraş oluyor?

Soruların cevaplarını daha önce hiç düşünmemiş olabilirsiniz. Neden düşüneceksiniz ki? Ama düşünen, tüm olasılıkları hesaplayan, tüm gün bunları tartışan bir arkadaş grubu var.

The Big Bang Theory, izleyicisine böylesine katmanlı karakterler sunuyor.

En tanınan karakterimizi tanıştırayım, Dr.Sheldon Cooper. Dünyanın arılar tarafından ele geçirildiği gerçeklikte kraliçe arıya nasıl davranması gerektiğini dahi hesaplayan bir bilim insanı.

The Big Bang Theory ise Sheldon ve pek çok açıdan ona benzeyen çevresini konu alan, televizyon dünyasının en popüler dizilerinden biri.

Dizi, Pasadena, Kaliforniya’da yaşayan dört süper zeki ama sosyal becerileri düşük fizikçinin ve onların yan komşularının hayatını konu alıyor. Dizi, bilim, teknoloji ve popüler kültür referansları üzerinden ilerlerken, karakterlerin sosyal etkileşimleri ve romantik ilişkileri de ana hikayeyi şekillendiriyor.

Sheldon ile aynı evde yaşayabildiği için herkesin hayret ettiği Leonard, kadınlarla konuşma fobisi ile tanınan Rajesh, Yahudi olduğu için otuzlu yaşlarında annesiyle yaşamak durumunda kalan Howard ve iğneleme yapıldığında dahi bunu anlayacak sosyal beceride olmayan Sheldon dizimizin ana karakterlerini oluşturuyor.

Fakat dizinin ilk anında ortaya çıkan ve kalan dört karakterden tamamen zıt durumda olan birisi daha var: Penny.

Oyuncu olma hayaliyle taşındığı evinde komşuları Leonard ve Sheldon olunca kendisini lisede zorbaladığı tiplerden oluşan arkadaş grubunun ortasında bulur.

Kameralar kurulur, perde açılır. 12 sezon süren uzun soluklu dizimiz absürt karakterlerle başlar.

Dizinin adı nereden geliyor diye merak edenler için kısa açıklamasını iliştireyim.

“The Big Bang Theory” adı, dizinin konusu olan evrenin kökeniyle doğrudan ilgilidir. Big Bang teorisi, evrenin başlangıcını açıklayan bir kozmoloji modelidir. Bu teoriye göre, evren büyük bir patlama sonucu meydana gelmiştir.

Dizi, bilim insanlarının hayatını komik bir şekilde ele alan bir sitcom olduğundan, “The Big Bang Theory” adı temayı ve ana karakterlerin bilim dünyasındaki ilgisini yansıtır. Böylece, dizi insanlara nasıl bir içerik sunduğunu adıyla belli eder.

Yeri gelmişken jeneriği de bırakıyorum.

Karakterlerden önce dizi hakkında ufak bir kısma değinmek istiyorum çünkü bir karakter için değil her karakter için geçerli.

Her ana karakter Marvel ve Dc gibi yapımların büyük hayranı. Karakterlerin her biri sosyal açıdan çok yetersiz.Genel olarak inek ve asosyal kavramının su katılmamış örnekleri. Var olan eksikliklerini kapatmak içinse asla olamayacakları karakterlere yönelme durumundalar. Yanlış anlaşılmasın ben de dahil pek çok insan bu yapımları izlemekten büyük keyif alıyoruz. Benim demek istediğim biraz daha abartı bir şey. Dizi de zaten durumu belli etmek için elinden geleni yapıyor. Sahneleri izlemekse fazlaca keyifli.Hiçbir blog yazısını okurken süper kahraman dizileri ve filmleri hakkında böylesine ayrıntılı bilgi alamazsınız baştan söyleyeyim. Ciddi bir altyapısı var. İzlerken de arada durdurup not alabilirsiniz öylesine de fazla.

Şimdi en sevdiğim kısma geldik.Karakter analizleri! Her karakteri öylesine seviyorum ve öylesine benimsedim ki sayfalarca karakterler hakkında yazabilirim. İşte yazdığım tüm yazı boyunca bununla savaşıyor olacağım.Umarım karakterleri benim kadar olmasa da seversiniz. Spoiler olan alanı belirtiyor olacağım bu yüzden dikkatlı bakıp lütfen kaçırmayın.

Leonard Hofstadter:

LEONARD

Leonard, diziye adını veren “Big Bang” teorisinin hayranı bir fizikçi. Zeki, kibar ve romantik bir yapıya sahip. Dizideki normal sayılabilecek tek kişi bence Leonard. Hatta bazen benimle birlikte kendisi de bunun farkına varıyor.

Dizi boyunca psikolog olan annesi Beverly’nin etkilerini üzerinde taşır. Annesinin her haraketini bir deneymişçesine incelemesi hatta Leonard üzerinden kitap yazması karakterimizde derin travmalar yaratır.

Her kararında onay alma isteği, kararsızlığı, herkese ve her ortama olan uyumu da buradan geliyor. Sheldon karakteriyle ev arkadaşı olabilmesinin nedeni her şeyi sineye çekebilen adeta “aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey” repliğinde yaşıyor olması.

“Penny: O zaman neden trenle gidiyorsunuz?

Leonard: Oylama yaptık. Üçümüz uçağı oy verdik. Sheldon trene oy verdi. Biz de treni seçtik.”

Başlarda yoğun şekilde hissettiğimiz pasiflik duygusunu ileriki sezonlarda aldığı yardımlar sonucu üstünden atıyor olacak. “Ben bunu istiyorum.” Demenin bile bazı insanlar için ne kadar zor olduğunu Leonard gösterecek.

Leonard başlarda gerçekten de hiçbir şeye hayır diyemediği her şeyi sineye çektiği için Sheldon ‘dan onay alıyor. Bir süre sonra fark ediyor ki Sheldon’u evlatlık edinmiş. Sheldon kendisi yapmadığı veya yapamadığı tüm işleri ona yaptırıyor. Kendi kendini sürekli sorgulayan canım Leonard şunu keşfediyor :Sheldon benim en yakın arkadaşım.İkili arasında gerçekten çok özel bir bağ var. Ailelerinde göremedikleri toleransı ve anlayışı birbirlerine gösterdiklerini fark ediyorlar.

“Leonard: Cumartesi günü Penny’nin evinde arkadaşlarıyla maç izleyeceğim. angut gibi görünmek istemiyorum. kaynaşmak istiyorum.
Sheldon: Penny’nin arkadaşlarıyla kaynaşmak istiyorsan angut gibi görün. bu mükemmel bir kamuflaj.”

Olayın içine Penny dahil olduğunda Sheldon artık Penny ve Leonard çiftinin doğmamış oğlu olarak hayatına devam ediyor.

En sevdiğim sahnelerin birçok kısmını Leonard-Penny-Sheldon üçlüsü oluşturuyor. Özellikle Sheldon ve Penny arasındaki sahneler…

Anlatılmaz izlenir demek istiyorum burada. İzlediğim her sahnede pamuk gibi oluyorum. Dünyanın en tatlı arkadaşlığı diyebilirim.

“Araştırma notları. Birinci kayıt. Bilim kariyerimdeki en büyük sınavlarımdan birisine başlamak üzereyim. Penny’e fizik öğretmek.”

Spoiler!

PENNY

Leonard karakterinin Penny ile olan karmaşık ilişkisi dizinin temel olay örgüsünü oluşturuyor. Dizinin ilk sahnesinde Leonard’ın Penny’i görüp aşık olması, Sheldon karakterinin ise yeni bir arkadaş istememesi(çünkü arkadaş kotası dolu), diğerlerinin Penny kadar güzel birinin nasıl onlarla takıldığını sorgulamasıyla neredeyse ilk sezonu bitiriyoruz. Merak etmeyin Penny de aynı şeyi düşünüyor. Daha çok sorguladığı kısım ise lisede ölümüne zorbalığı insanların bünyesinde oluşturduğu etkiyi görebilmesi. Başlarda acıdığı ve empati kurduğu için grubumuzla arkadaş olsa dahi sonrasında en yakın arkadaşının Amy olması Penny için de şaşırtıcı. (Bunu fark ettiği sahneye gerçekten bayılıyorum!)

“Penny: Tamam, bak tüm bu fazla bilgileri boş verip sadece Leonard’ın ne yaptığını anlatır mısın lütfen?

Sheldon: Leonard, atom içindeki parçacıkların neden yollarından saptığını öğrenmeye çalışıyor.
Penny: Gerçekten mi? hepsi bu mu? o kadar da karmaşık görünmüyor.
Sheldon: Değil. işte Leonard bu yüzden yapabiliyor.”

İlk sezonlarda Penny karakterinin Leonard’a aşık olmasını (aşık olması aslında biraz daha sonra ilk başlarda daha çok acıma duygusu hakim) fakat duruma uyum sağlayamamasını izliyoruz.

Penny, oyuncu olmak olma hayaliyle yaşayan ve geçici olarak garsonluk yapan biri olarak yazılmış. Yani klasik Amerikan dizilerindeki salak kız tiplemesiyle sunuluyor. Sheldon ve diğerleriyle arkadaş olması ve geçen yıllar ardından aldığı yaş Penny’i kendi kapasitesini keşfetmeye zorluyor. Özellikle Sheldon’dan aldığı gerekse gerçekçi gerekse duygusal kendininkinden tamamen farklı bakış açısı onu hayatında hayalini dahi kurmadığı yerlere getiriyor.

Leonard Penny’den çok daha zeki, kibar, anlayışlı, romantik…

Tam anlamıyla iyi aile çocuğu.

Penny kendisine yabancı olan kavramlara alışmakta ve bağlanmakta oldukça sıkıntı çekiyor. Aynı durum Leonard için de geçerli. Penny fazlasıyla güzel, popüler, sosyal çevreye sahip ve özgüvenli (buna biraz deli cesareti de denebilir).

Tüm hayatı boyunca zorbalığa uğramış “inek” olarak anılmış Leonard kendisine taban tabana zıt kavramlara alışmakta sıkıntı çekiyor.

Bundan dolayı ilerleyen sezonlarda ilişkileri değişkenlik gösteriyor. İlişkilerinde düz bir zemin yakalama durumu dizinin ortalarını buluyor. İlişki dinamiklerine göre diğer karakterler şekilleniyor ve her karakterin romantik bir ilişkisi olana kadar Leonard-Penny çiftinin sözü gidişatı belirliyor.

Tabii tüm bunların arkasında da biraz bizim üvey evladımız var.Pennyle kurduğu arkadaşlık içinde saman altından su yürüterek çoğu zaman olmayan sosyalliğinden yaptığının farkına varmayarak verdiği tavsiyelerle ilişkiyi yoğuruyor.

Sheldon: Bekle. Bana hediye mi aldın?
Penny: Evet
Sheldon: Neden böyle bir şey yaptın?
Penny: Bilmem. Noel olduğu için olabilir mi?
Sheldon: Anlıyorum, cömert olmak istiyorsun ama hediye verme geleneğinin temeli karşılıklığa dayanır. Sen bana bir hediye vermedin. Sen bana bir yükümlülük verdin.
Penny: Önemi yok. Bana bir hediye vermek zorunda değilsin.
Sheldon: Tabii ki zorunluyum. Hediye verme geleneğine bağlı olarak, bana verdiğin hediyeyle aynı fiyat düzeyinde ve aynı arkadaşlık seviyesi değerinde bir hediyeyi vermek zorundayım.
Yılın bu zamanı intihar oranlarının fırlamasına şaşmamalı.

Bir Sheldon hayranı olarak yapabileceğim tek yorum “e bu da arkadaşlığın tuzu biberi!”

“-Beni hayal kırıklığına uğratmaktan korktuğunu biliyorum ama umarım senden beklentilerimin çok zayıf olduğunu bilmek seni rahatlatır.”

Çoğu insan karakterlerin Sheldon etrafında toplandığını düşünse de, baş karakter Sheldon olduğu için, ben bunu doğru bulmuyorum. Evet her karakter bir nevi Sheldon sayesinde tanışıyor fakat ilişkilerinin devam etmesinin sebebi Leonard. İlk sahnede Penny ile tanışıp onu zorla gruba dahil eden kişi Leonard. Howard ve Rajesh karakterleriyle arkadaş olan ve bir grup oluşturan kişi yine Leonard. Amy ve Bernadette karakterini olaylara dahil eden -meraklanmayın bu sefer Leonard değil- kişiler dolaylı olarak Leonard’ın arkadaşları.Kısaca Sheldon Leonard’ı buldu ve tüm övgüyü üstüne aldı. Burada durup tüm güzel övgüleri Leonard’a armağan etmek istiyorum.

Sheldon Cooper:

SHELDON

Sheldon karakterini tek kelimeyle ifade etmem gerekseydi başyapıt olduğunu söylerdim.

İnanılmaz biri. Üstün zekası, takıntılı kişiliği ve farkında olmadığı bencilliği ile komik anların odak noktası. Sosyal etkileşim eksikliğinin en yoğun olduğu karakter.Sahip olduğu Obsesif kompulsif bozukluk rahatsızlığı -biz kısaca okb diyeceğiz- tüm davranışlarının temelini oluşturuyor. Mikroplardan bu denli korkması ( hastalık hastası olması),bir şeyleri tamamlamadan duramaması, bir konu hakkında konuşan insanları sürekli düzeltmesi, tuvalet saatini ayarlayacak kadar düzen takıntısı ve her duruma her şahısa özel sözleşme hazırlaması gibi durumlar buradan geliyor. Baktığınız zaman yaşamayı bırakın sadece birkaç saat geçirmenin bile çok zor olduğu biri. Garip şeklide öyle sempatik yansıtılıyor ki her zaman onu tolere edecek veya haklı çıkaracak bahaneler buluyorsunuz (her karakter gibi).

Yukarıda da bahsettiğim gibi Sheldon takıntılı bir kişilik ve bence çoğu insan izlemeden boyutunu tahmin edemez.Arkadaşlık sözleşmesi dahilinde Leonard karakterine onlarca mantıksız madde kabul ettirmiş. Hangi gün çamaşır yıkanacağı, haftanın hangi günü hangi kültürün yemeğinin yeneceği, ne zaman ne izleneceği, her akşam giyeceği pijamaları, hangi restoranlarda yemek yediği veya yemediği….

Tüm bu saçmalıkları yetmezmiş gibi sosyal becerileri de yok. Kendisi hiçbir olayı anlayamadığı için etrafındaki insanların da anlamayacağını düşünüyor. Olaylar için tepki vermeyi geliştirmiş bu sebeple.

Çocukluğundan beri her şaka yaptığında “bazinga” diye bağırıyor çünkü ona göre karşıdaki anlamayabilir. Anlaması için böyle ipuçları eklemesi gerekiyor. ( Bazinga demesinin sebebi çocukken gittiği bir markette “eğer komikse bazinga!” Reklamını görmüş olması.) (Bilgiyi Sheldon karakterinin çocukluğunu anlatan Young Sheldon dizisinden öğreniyoruz.İzlemek isterseniz dizide bazı eksik kalan kısımları tamamlamak için harika bir sitcom.)

Durumu anlamak isterseniz “The Guitarist Amplification” bölümündeki top havuzu sahnesine bakabilirsiniz.

Sheldon oluşturduğu konfor alanıyla insanları kendisine uymaya zorluyor. Evin sıcaklığına bile kendisi karar veriyor. Büyüdükçe konfor alanından çıkması gerekirken garip şekilde herkesi konfor alanına tıkıştırarak bir habitat oluşturuyor.Evde Sheldon olmadığında dahi koltukta onun yerine kimse oturmuyor. Bu durumda en çok Leonard’a üzülüyorum çünkü pasif karakterini Sheldon farkında olmadan eziyor.Durumu fark ettiğinde de (küçük bir kısmını) çoktan son sezonlara gelmiş oluyoruz. Eğer Sheldon hakkında diğer karakterlerin gözünden bir şey deme hakkım olsaydı şunu derdim: Sheldon herkesin asla büyümeyen çocuğu.

Yani kısaca dizi, Sheldon’a karşı kazanılanlar ve kaybedilenler dinamiğinde ilerleyebilir.

Şimdi konfor konfor diyorsun da nasıl konfor alanları bunlar diyenler için basitinden örnek vereyim. Grup Taş -kağıt -makas yerine oyunun geliştirilmiş versiyonunu kullanıyor.(Oyunu Sheldon buldu). Bir olaya karar verileceği zaman taş çağı makas yapılıyorsa “sheldon şekli” oynanmak zorunda. Sizin için hemen geliştirilmiş oyunu anlatıyorum.

Rock- Paper — Scissors — Lizard-Spock: Rock (Taş), Paper (Kağıt), Scissors (Makas) gibi geleneksel seçeneklere ek olarak Lizard (Kertenkele) ve Spock (Spock) seçenekleri bulunan bir oyun.

  1. Taş (Rock): İki elinizi yumruk yaparak temsil edersiniz. Taş, makası ezer.
  2. Kağıt (Paper): Avuç içi şeklinde bir el hareketiyle temsil edilir. Kağıt, taşı sarar.
  3. Makas (Scissors): İki parmağınızı açarak makas şeklini oluşturursunuz. Makas, kağıdı keser.
  4. Kertenkele (Lizard): Bir elinizi düz bir şekilde avuç içi yukarıya bakacak şekilde tutarsınız. Kertenkele, kağıdı yer.
  5. Spock: İşaret parmağınızı ve orta parmağınızı birleştirerek V şekli yaparsınız. Spock, taşı uçurur veya kertenkeleyi zehirler.

Ben elimi V şeklinde yapamıyorum ama Sheldon çok güzel yapıyor. (Bu oyunu yine Young Sheldon dizisinden öğreniyoruz. Oyunu Sheldon ve ikiz kardeşi Missy buluyor. İlk hali taş-kağıt-makas-tek boynuzlu at)

“-Sheldon dur artık sen Newton değilsin!

Tabiki Newton değilim. Yer çekimini elma olmadan da bulurum.”

Gerçekten replik tamamen Sheldon’un vücut bulmuş hali.

Dizide takıntıları hakkında en sevdiğim kısmı da anlatmak istiyorum.

Grup bir gün perşembe gününü her şey olabilir perşembesi olarak değiştirme kararı alıyorlar.

İstedileri yere gidebilirler, istediklerini yiyebilirler veya istediklerini giyebilirler. Sheldona sen ne yapmak istersin deniyor.Sheldon çılgın bir şey bulması gerektiğini düşünüyor ve aklına gelen en delice fikri söylüyor.

“Buldum! Bugün perşembe ve ben pazartesi pijamasını giyeceğim.”

Çok çılgınca çünkü ona göre plan her şeydir.

Tabii tüm dizi boyunca böyle gitmiyor.Kendinden emin duruşu, her zaman doğru olduğuna dair inancı, plansız adım atılmayan adımlarını Penny biraz biraz yıksa da asıl adımı Amy atıyor. Amy kim derseniz onu spoiler kısmında anlatayım.

Böylece çocukluğundan beri ailesinin, komşularının ve arkadaşlarının idare ettiği (bazı yerlerde mecburen idare ettiği) Sheldon değişiyor. Zor olsa da başardığı çoğu şey için sanırım onunla gurur duyuyorum.

Spoiler!

AMY

Amy karakteri diziye dahil olduğunda sanki her zaman ordaymış gibi bir hissiyat vermesine rağmen diziye 8.sezoda katılıyor. Amy tıpkı diğer karakterlerimiz gibi bir bilim insanı. Kendisi sinirbilimci. Nörobiyoloji alanında da doktorası var (Howard buyur burdan da yak).

“Keşke hepiniz kafamın içinde olabilseniz acayip geyik dönüyor.”

Annesi tarafından oldukça katı bir biçimde yetiştirilmiş.Hayatında hiç arkadaşları olmamış çünkü annesi arkadaşlarının onu kötü yönlendirebileceğinden korkmuş. En büyük hayali lisede olan şu birbirlerine makyaj yapan, erkekleri çekiştiren, arada kızlar gecesi yapabileceği bir arkadaş grubu. Birisiyle arkadaş olabilmek bile onun için hayalken annesinin zoruyla tanışma sitelerinde profil oluşturuyor. Bundan sonra da kader ağlarını örmeye başlıyor.

Rajesh ve Howard’ın saçma sapan tanışma sitelerine gizli gizli yaptıkları kayıtlarla Amy dizinin en can alıcı kısmına bodoslama olarak dalıyor.

Uzun süre devam ettirdikleri arkadaşlıkları sayesinde birbirlerini fazlasıyla tanıyorlar.

Amy Sheldon’un okb rahatsızlığıyla tanışıp baş etmeye çalışırken Sheldon ise yıllarca dalga geçtiği aşk kavramıyla tanışıyor. İki taraf için de oldukça zorlu olan süreç en sonunda ilişki anlaşmasıyla son buluyor.

Sadece aşkı değil hayallerindeki kız arkadaş grubunu da buluyor. Tüm ekip yaşayamadığı çocukluğu Amy’nin elinden tutup yaşatıyor. Amy bana her zaman “hiçbir şey için geç değil” veya “herkesin kendi zamanı vardır” cümlelerini anımsatıyor.

Sheldon ilk başlarda taviz vermeyecek olsa da daha sonraları aşkına yenik düşecek ve sevgilisi için değişmeye başlayacak.

“Amy: Mem teorisini biliyior musun?
Sheldon: Ben her şeyi biliyorum ama sen yine de devam et…”

Ama inanın ki hiç kolay olmuyor ve bazen ben bile Sheldon yüzünden krize giriyorum.Karakteri oynayan Jim Parsons gerçekten harika bir iş çıkarmış. Bazen sanki bir karakteri canlandırmıyormuş da kendisini oynuyormuş hissiyatı veriyor.

Howard Wolowitz:

Howard tüm karakterler içinde en çok empati yapılması gereken karakter olduğunu düşünüyorum. Sitcom klasiği olan ebeveyni tarafından terk edilme ve buna bağlı olarak karakterin tabiri caiz ise kız düşkünü olma durumu Howard üzerinden işleniyor.

Böylesine klasik bir tipleme yazılmasını başta sevmesem de Howard’ın inanılmaz karakteriyle birleşince klasikliği üzerinden silip atıyor ve diziye ciddi manada yeni bir boyut kazandırıyor.

Howard, dizide doktora yapmamış olan tek karakter (Sheldon’un dalga geçmeyi en çok sevdiği konu). Ayrıca mühendis olan da tek insan. Yahudi olması sebebiyle otuzlu yaşlarında dahi annesiyle yaşıyor.Babasının onları terk etmesi üzerine sürekli annesiyle ilgilenmek durumunda kalan Howard doğal olarak annesine aşırı düşkün.

Her türlü kıza yürüyor olmasına rağmen gerekse “inek” olması nedeniyle gerekse de enteresan giyim tarzıyla (özellikle o kemerleri) maalesef sürekli reddediliyor. Başlarda var olan kadın düşkünlüğü ileriki sezonlarda neredeyse tamamen yok oluyor. Howard dizinin en çabuk olgunlaşan ve gerçekleri farkına varan karakteri kanımca.

-Kötü bir şey yaptım.

-Beni etkiliyor mu?

-Hayır.

-O zaman acı içinde kıvran.

Başlarda pek çok kişinin başarısız olacağını düşündüğü bir karakter. Doğruyu söylemek gerekirse de başta yan karakter olduğunu ve üzerinde çok durulmayacağını düşünmüştüm.

Fakat Howard gerçekten en hızlı başarıya ulaşan karakter oldu. Ayrıca hayatın nasıl olduğunu her sezonda ayrı ayrı Howard üzerinden işliyoruz. En sıradan zamanlarda dizimiz “her an her şey olabilir” diyerek gerçekleri yüzümüze vurmaktan çekinmiyor.

Howard bana başta How I Met Your Mother dizisindeki Barney enerjisini verse de sonraları inanılmaz katmanlı bir yapıda olduğunu görüyoruz. Yani o baştaki yüzeyselliği çok çabuk üzerinden atarak yapımcıların nasıl iyi bir iş çıkardığını bizlere gösteriyor.

Karakterin en sevdiğim yanı Rajesh ile olan arkadaşlığı. Hayatlarında neredeyse her şeyi birlikte yapıyorlar. Birbirinden çok farklı olan insanların böylesine ortak noktada buluşabilmesi gerçekten beni büyülüyor.Kendi hayatımızda aslında kim olursak olalım her birimizin ne kadar farklı ve ne kadar aynı olduğunu bize yansıtıyor.

“Raj: Her konuda bir fikrin var mı senin?
Sheldon: Evet.
Howard: Bir de her zaman haklı olduğunu mu varsayıyorsun?
Sheldon: Bir varsayım söz konusu değil.”

Ortak olarak kurdukları müzik grubu gerçekten favorim.Oldukça orijinal.Kimse desteklemese de her daim doğru bildiklerini, içlerinden gelenleri yapmaları garip şekilde umut verici. Gerçekçi olan kısmı ise birbirlerini zorbalıyor oluşları. Çoğu dizide karakterler eğer yakın arkadaşsa birbirine destekleyici ve iyimser davranıyor. Gerçek hayatta pek çoğumuz yakın arkadaşlarımızla dalga geçmeyi açıkça da birbirimizi zorbalamayı seviyoruz. Çoğu arkadaşın iletişim şekli bu.Howard ve Rajesh bunu abartmadan tadını damağımızda bırakarak yapıyor. Bir yerde de dışlanmış olmaları onları birleştiriyor. Hintli ve Yahudi insanlar sitcomların mizah mimarları olduğu için birbirlerini anlıyor oluşları arkadaşlıkları için anlaşılır etkenlerden biri.

Spoiler!

BERNADETTE

Bernadette karakteri hem Howard’ın hem de dizinin başına gelmiş muazzam şeylerden biri.

“-Bu ağlamak için bir sebep değil. Ağlıyorsun çünkü üzgünsün. Örneğin, diğerleri aptal olduğu için ağlıyorum ve bu beni üzüyor.”

Leonard ve Howard zamanında bir anlaşma yapıyor. Kimin sevgilisi olursa o kişinin sevgilisinin kız arkadaşı kendi kız arkadaşlarından birini ötekine ayarlayacak. Bernadette karakteri diziye böyle yeni yeni alışmaya başlamışken sanki öylesine bir karakter gibi girip bazı bölümlerde bize zirveyi izletiyor. Leonard ve Penny sevgiliyken Howard’ın ısrarları üzerine Penny aynı yerde çalıştığı çok da yakın olmadığı arkadaşını sırf Howard’dan kurtulmak için ayarlıyor. Bu sayede aslında mikrobiyolog olmasına rağmen doktora yaparken para kazanmak için garsonluk yapan Bernadette dizimize dahil oluyor.

Herkes ayrılmalarını beklerken çiftin evlenmesi bence onlara da sürpriz oluyor.

Bernadette, Howard’ı olgunlaştıran yegane insan. Sadece düşünce yapısı olarak değil. Annesine olan bağlılığının yanında Howard aslında annesinden ayrılmak istiyor (doğal olarak). Fakat aralarında ana kuzusu gibi bir bağ olduğu aşikar.Howard sürekli annem bekler, annem merak eder, annem üzülür gibi durumların arkasında yaşıyor.Hatta evlendikleri süreden sonra da durumları devam ediyor. Bernadette ise tatlı görüntüsünün altındaki sinsiliğini kullanarak bir şekilde Howard’ın kendi ayakları üzerinde duran bir bireye dönüştürüyor.

Bu sayede annem olmadan gün geçiremem diyen Howard astronot olarak grupta kimsenin sahip olmadığı bir başarıya sahip oluyor.

Rajesh Koothrappali:

Rajesh, Hintli bir astrofizikçi ve aşırı derecede utangaç bir yapıya sahip. Başlangıçta kadınlarla konuşamama sorunu yaşıyor, ancak ilerleyen sezonlarda bu sorunu biraz da destekle aşıyor.

En sevilen özelliği kadınlarla çok iyi anlaşabilmesi. Dizideki en romantik insan olabilir. Aslında insanları değil de aşık olmanın kendisini seven yapıya sahip. Ailesinin aşırı zengin oluşundan dolayı hayatta istediği her şeyi elde etmiş. Çocukluğundan beri cilt bakımı, pahalı giysiler, kumaşlar, modeller, mücevherler gibi daha çok kadınların ilgi alanı olarak görülen her konuya fazlasıyla hakim. Yoga yapmaktan da oldukça keyif alıyor (grupta spor yapan tek kişi). Kaliteli ürünlerle yemek yapmaktan (gereksiz şeklide çoğu şeyi kendisi yapıyor), delicesine alışverişe çıkmaktan da çok hoşnut. Dizideki her kadınla farklı zamanlarda arkadaşlık kurup zaman geçiriyor.Kaçınılmaz olarak kızlar gecesinin tek erkek üyesi Rajesh. Oturup romantik filmler izliyorlar, takı yapıyorlar, kıyafetler üzerinde konuşup alışveriş yapıyolar. Özellikle Howard bu durumla dalga geçiyor ve bunun yüzünden arkadaşlıkları kısa bir süre için de olsa bozuluyor.

Gölgede bıraktığı bazı özellikleri var. İşinde oldukça başarılı ve on iki sezon boyunca kariyer basamaklarını bir bir çıkıyor. Tüm ilginç fikirler Rajesh karakterinden çıkıyor çünkü dizideki en yenilikçi kişi.Nazik, arkadaş canlısı ve uyumlu bir insan. Rajesh, arada durup durup ya yok mu şöyle biri dediğim yegane karakter.

“Birisi, yük uzmanı olarak, teleskopla birlikte…
* Uzaya çıkmak zorunda, bilin bakalım kim?
– Muhammed Li.
* Muhammed Li kim?
– Muhammed dünyada en çok kullanılan isim. Li de en yaygın soy isim.”

Spoiler!

Rajesh karakteri hakkında oldukça dolu olduğumu söylemem gerekir.Her karaktere uyacak(Sheldon’a bile) birini bulduktan sonra nasıl böylesine bir karakteri boşta bırakılar bilemiyorum.Dizi boyunca onlarca kızla çıkmasına rağmen hiçbiriyle bir sonuca varamıyor.Her çıktığı insan için o kadar uğraşıyor ki…

Her birinin hassasiyetlerini, isteklerini ve karakterlerini tek tek analiz edip insanlara ona göre davranıyor. Her aşık olduğunda gruptaki kızlarımız ile oturup durum değerlendirmesi yapıyor. Sonunda nasıl davranması gerektiğine karar veriliyor ama nafile.

Rajesh için söyleyebileceğim bir başka şeyse şu: Nasıl ki Sheldon Penny ve Leonard’ın üvey evladı ise Rajesh de Howard ve Bernadette çiftinin üvey evladı.Hatta üvey evlat da değil direkt tescilli oğulları. Sheldon gibi mızıkçı, şımarık, bencil, dediğim dedik ve kibirli biri değil. Aksine her bulduğunda çiftin yardımı için oradan oraya sürüklüyor kendini. Çocuklarını kendi çocuğu gibi sevmekle kalmayıp uzun süre bakıcıları da oluyor.

İşte tam da bu yüzden Rajesh ruh eşini bulmayı hak ediyordu. Eminim siz de izlerken benim gibi ah Rajesh üzümlü kekim diyerek iç geçireceksiniz.

Dizinin son sahnesinde herkes çift olarak otururken Rajesh’in her zamanki gibi tek başına oturup yemek yiyor oluşu…

Sizin için dizinin ilk ve son sahesini bırakıyorum:

Diziyi anlattığım karakterle baya övdüm. Kadın karakterleri veya daha yan olan karakterleri anlatmayacağım çünkü zaten ana karakterleri anlatırken detaylı şeklide anlattığımı düşünüyorum (azıcık izleyecek şeyiniz de olsun).

Şimdi de gelelim dizinin beğenmediğim kısımlarına. Tam olarak beğenmemek değil de bana göre eksik kalmış kısımları desem daha doğru.

Spoiler içerir!

  1. 12 sezon boyunca hiçbir karakterin giyim tarzı değişmiyor.(Son sezondaki Amy dışında). O kadar yıl içinde herkesin zevki nasıl aynı kalıyor inanın anlamış değilim. Son sezonlarda bakınca insana hoş ve nostaljik geliyor ama maalesef gerçekçi değil. Sadece Penny sürekli farklı tarzda giyiniyor.Her karakter için yazılan bir tipleme olduğu aşikar ama kalıplara sığdırmak zorunda değiller bence.

NOT: Minik bir hoş bilgi yukarıdaki fotoğrafa da bakarsanız görürsünüz Penny ilk ve son sahnede aynı penyeyi giyiyor.

2. Penny karakterinin oyuncu olamaması eksik bir konu. Fazla gerçekçi davranılmış.Oyuncu olmadı ama daha iyi bir kariyeri oldu diyen pek çok yazı okudum. Evet, Penny iyi bir kariyer yapıp ilk sezonlardaki maddi yetersizliğinden kurtuldu.İnsanların gözündeki konumu yükseldi ve statü elde etti. Ama istediği gerçekten bu değildi.En azından oyuncu olup daha sonrasında kendi isteği ile bırakmasını isterdim.

3. Dizinin bir bölününde Howard’ın kardeşi evine geliyor.Howard o zamana kadar kardeşi olduğundan bile haberdar değil. Babası hakkında birkaç kelam edip kardeşine astronot olduğunu söylüyor ve bitiyor.Madem hiçbir sonuca varmayacaktı neden böyle bir karakter sokuldu bilemiyorum. Howard’ın babasıyla değil fakat kardeşiyle iyi ilişkisi olduğunu izlemek isterdim.

4. Leonard’ın annesiyle olan ilişkisi dizinin sonlarına kadar değişim göstermiyor. Gösterilen değişim de kabuk içi kadar bile değil. Beverly karakterinin Sheldon ile aşırı iyi anlaşması, Penny’i sevmesi tüm çocuklarıyla gurur duyuyor olması… Onu iyi gösterecek tonla özelliği var ama Leonard bunların hiçbirinden pay alamıyor. Biliyorum bunu daha önce söyledim ama sinirlendiğim konu tam olarak bu değil. Durumun ciddi manada abartılması. Leonard hayatında yapamadığı çoğu şeyi annesi yüzünden yapamaz iken birkaç komik replik ile sanki sevimliymiş gibi Beverly’nin ortaya çıkması ilk etapta beni çok rahatsız etmişti. Tek doğru tarafı yaşı büyük olan insanları gerçekten nasıl değiştiremiyor oluşumuzu göstermesi. Çok şükür ki son sezonda minicik de olsa bu zincir kırılıyor.

5. Stuart karakteri daha iyi bir yeri hak ediyordu. Stuart, ekibimizin zırt pırt gittiği çizgi roman dükkanının sahibi. Sanatla ilgilenmesine rağmen olmayan rağbet yüzünden mesleğini icra edemeyen biri.

Ekibin içinde değil fakat dışında da değil. Ara sıra görüşülen pek önemsenmeyen bir karakter. Howard’ın bir dönem kalacak yeri olmadığı için evinde kalmasına izin vermesi dışında pek yüzünü görmüyoruz.(Howard ve Bernadette fedakar davranmıştı hakkını verelim). Ben grupla daha içli dışlı olmasını isterdim. Bazı sezonlar yakınken bazı sezonlar oldukça uzaklar. Eğer ilişkileri düz ve tamamen arkadaşça olan zeminde ilerleseydi sanki daha sağlıklı olurdu. Stuart’ın zaman zaman kaderine terk edilmiş olması dizinin savunduğu yapılara ters düşüyor.

STUART

6. Sheldonla ilgili birçok olay dönerken önemini anlayamıyoruz. Ailevi durumların üzerinde en çok durulduğu karakter Sheldon. Maalesef çok yüzeysel geçiliyor. Durumun ciddiyetini Sheldon’a ne hissettirdiğini anlamak imkansız. Young Sheldon dizisini izlemeden dediklerimi fark etmemiştim. Dizide sanki Sheldon’un ailesiyle hiçbir bağı yokmuş olmasalar da olurmuş gibi rüzgarlar estiriliyor. Young Sheldon dizisini izleyince ise aslında durumun öyle olmaktan fazlasıyla uzak olduğunu görüyoruz. İki dizinin birbiriyle doğal olarak daha tutarlı olmasını isterdim.

Merak edenler için Young Sheldon dizinin kapağını da koyuyorum.

The Big Bang Theory hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Diziye genel puanım 8,7. İzlemiş olduğum sitcomlar içinde en orijinal olanı.Hazır Prime video kapımıza kadar getirmişken (ben on iki sezonu kaçak izledikten sonra) izlemenizi tavsiye ederim. Biraz nostalji biraz da orijinal söyle tadı damağımda kalsın istiyorum derseniz de hiç kaçırmayın.

Kısa bir not: Başlığın diziyle ne alakası var derseniz Bayraklarla eğlence Sheldon Cooper karakterinin ara sıra yaptığı bayrak tanıtma programı. Tek sorun şu ki izleyicisi yok. Yine de Sheldon için hayati öneme sahip.İşini hakkıyla yapmak derseniz Sheldon Cooper.

Sağlıcakla…

Editör: nur

--

--