Erkekler Ağlamaz Mı Yoksa Bu Büyük Bir Safsata Mı?

Erkeklerin Duyguları Üzerine Bir Hasbihâl

Erkekleri baştan tanımaya hazır mıyız?

Muhammet Çay
Yazı Rehberi

--

Photo by Gabriel on Unsplash

Evet, dostlar! Çok büyük bir aranın ardından, ki en son ekim ayında yazdığımı düşünecek olursak, yeniden sizlerle birlikteyim. Yaz(a)mamamın sebeplerine, eğer cesaret edip yazabilirsem başka bir yazıda değinebilirim.

Fakat konumuz bu değil.

Evet, baştan söylüyorum. Eğer erkekler hakkında kötü izlenimlere sahipseniz dahi, bu yazıyı okumanızı kesinlikle öneriyorum. Fakat bu cümleden hareketle sizin algılarınızı değiştirmeyi de ummuyorum. Bilakis olan bitenin farkında olsanız dahi kâfi. Zira beş parmağın beşi bile bir değilken erkeklerin hepsinin aynı kefeye konması şahsen bir erkek olarak benim zoruma gidiyor.

Şimdi üzerine gitmeyi arzuladığım konu şu:

Erkekler ağlar mı?

Bu sorunun pek çok açıdan incelenmesi mümkünken ben daha çok tarihî, psikolojik ve sosyolojik yönlerine eğilmeyi planlıyorum.

Photo by BĀBI on Unsplash

Öncelikle tarihsel açıdan ilk başlarda bir erkek ,en azından bize öğretildiği kadarıyla, avcı-toplayıcı bir toplumun büyük bir parçasını oluştururdu. Avcıların en bilindik özellikleri arasında ne pahasına olursa olsun avını ele geçirmek ve avına karşı üstünlük kurmak gibi özellikler yer alırdı, değil mi?

Avına karşı üstünlük kurmaktan kasıt nedir? Korkusuz, güçlü ve vahşi bir erkek profili geliyor aklımıza çoğu kez. O erkek, çevresinde gördüğü avcı hayvanları taklit etmeli. Av hayvanlarına karşı üstünlük kurabilmeli ki o insan bir şekilde hayatını idame ettirebilsin. Bu yüzden katı, sert ve dirayetli olmalı. Ayrıca o hayvanı rahat taşıyabilmek için parçalara ayırabilmeli. Bu yüzden psikolojik olarak da dayanıklı olmalı.

Fakat yerleşik hayata geçildiğinde erkeklerin bu konumu yine çok fazla değişmemiştir. Sadece avcı-toplayıcı erkeğin yerini orduda savaşan erkek ve çiftçilik yapan erkek tipi almıştır. Savaşçı olmak bir nebze de olsa avcı toplayıcı toplumdaki konumunu taklit etmiştir. Bu yüzden erkeğin saldırgan ve sert tutumu korunmuştur.

Photo by Alex Mihai C on Unsplash

Erkek çocuklarına sert olmayı öğretmek kulağa güzel geliyor, değil mi? Çoğu zaman “Sert olmak, ağlamamayı öğrenmek kadar daha güzel bir şey olamaz.” diye düşünürüz.

Peki size şunu sorayım: Dünya’da hangi cinsiyetin ölüm oranı daha fazla? Şu ana kadar yazdıklarımdan hareketle kadınların ölüm oranlarının fazla olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Çünkü kadınların erkeklere nazaran kas gücü daha azdır. Bu da kadınların daha az güçlü olduğu gibi bir anlayışa neden olur.

Bu araştırmanın cevabını söylemeden evvel sizlere birkaç şeyden daha bahsedeyim. Fakat soruyu aklınızda tutmayı unutmayın! :D

Ülkemizde maalesef ki kadın cinayetleri yok sayamayacağımız kadar artmış durumda. Bu cinayetlerin büyük bir çoğunluğu ise kadınların eşleri tarafından gerçekleştirilmekte. Bu cinayetleri işleyen erkeklerin de bir kısmı eşlerine kıydıktan sonra kendi canlarına da kıymaktadır. Eğer ki mağarada yaşamıyor yahut gündemi gazeteden ya da haber sitelerinden takip ediyorsanız son yazdığım bilgiye sıkça rastlarsınız.

Bu bilgiyi aklınızda tutmanızı istiyorum.

Okullardaki zorba çocukları ele alalım. Bir erkek çocuğu düşünün ki o çocuk okulda sürekli birilerine sataşıyor ve olay çıkartıyor olsun. Öyle ki öğretmenleri o çocuğun velisini çağırmaktan illallah etmişlerdir muhtemelen. Bu çocuğun velisi ya konuyla ilgilenmeyip okula gelmez ya da okula gelip muhtemelen şu cümleleri sarf eder:

“Merak etmeyin hocam\hoca hanım. Eve gidince ben onun kulağını çekerim, bir daha yapmaz.”

Sizce bu çocuğu evde karşılayan ve yukarıdaki cümleleri sarf eden velisi ona ne karşılık verecektir? Ben size diyeyim. O veli çocuğu en iyi ihtimalle karşısına alır, onu azarlar, onu bastırır, derdini söylemesine fırsat dahi vermez ve bir daha yapmaması için sıkı sıkıya tembihler. Fakat bu süreç çocuğun duygularını baskılayıp akranlarını zorbalamak üzerine sonsuz bir şekilde devam eder. Bu çocuğun gelecekte nasıl biri olacağını söylemeye dahi utanıyorum.

Az önceki soruya geri dönmenizi istiyorum.

https://linktr.ee/yazirehberi

En yüksek ölüm vakaları hangi cinsiyette gerçekleşir?

Cevabı aslında biliyor olmanız lazım. Zira deminden beridir cevabı adeta gözünüze gözünüze tutuyorum dakikalardır.

APA’nın (Amerikan Psikologlar Derneği) 2016 yılında yayınladığı verilere göre erkek ölümleri kadınlara oranla üç kat fazla. Ölüm sebeplerinin başında ise intihar yer alıyor. Duygularını yansıtamayan erkekler ya şiddete başvuruyor ya da derdini ağlayarak çözemediği için kafasındaki sesleri susturmak uğruna canlarına kıymak mecburiyetinde kalıyorlar.

Peki bize bunlar nasıl öğretildi? Toplumsal gerçekler olarak öğretildi, değil mi?

Ataerkil bir toplumun başında erkek bir reis bulunur. Erkek, bir aile reisi ailesini çeşitli tehlikelere veyahut durumlara karşı ayakta tutabilmek için ağlama refleksinden çoğunlukla kaçınır. Bunu da gerek kızarak bağırıp çağırarak gerek de neşeli gözükerek yapar. Kimisi de, ki bu en tasvip etmediğim şeklidir, maalesef şiddete başvurur.

Fakat çoğu zaman gözden kaçan bir unsur vardır: Her erkeğin duyguları vardır. Fakat biz toplum olarak erkeklere duygularını açık ettiği için kızıyoruz. Açık etmedikleri zaman, yine kızıyoruz. Fakat kızmamız gereken asıl kişiler onları yetiştirenler olmamalı mı?

Photo by Kelly Sikkema on Unsplash

Aile o kadar kutsal bir kurum ki bu dünyada herkes aile kuramamalı. Aile kuran taraflar eşlerini özenle seçmeli. Eğer kendinde bir hata görüyorsa, eğer o hatayı düzeltebiliyorsa kendini terbiye edip öyle aile kurmaya yeltenmeli. Yoksa sadece erkekler değil, kadınlar da çok tehlikeli olabilirler.

Velhasılıkelam, “Erkekler ağlamaz.” teoremi bence yanlış değil, eksik. Erkekler çoğu zaman ağlayamaz; gerek toplum baskısından ötürü, gerek fıtratından ötürü, vesaire vesaire… Daha bir çok örnekle artırabiliriz bu söylemimi. Fakat erkeklerin bastırılmadığı, duygularını kolayca açığa vurduğu ve fıtratından da uzaklaşmadığı bir gelecek mümkünse eminim ki dünya daha güzel bir yer olacak.

Kaynakçamı her yazımda olduğu gibi aşağıya bırakıyorum. Bir sonraki yazımda tekrar görüşebilmek ümidiyle… Hoşça kalın, okur kalın efenim.

Editör: sıla

--

--