Gruen Etkisi ve Sosyal Medya… Bu İkisi Ne Alaka?

Muhammet Çay
Yazı Rehberi
Published in
3 min readMar 10, 2023

Selam dostlar! Yeni bir psikolojik durum tespiti ile karşınızdayım. Bu tespiti okuyacak mimar, psikolog veya bu ikisinin eğitimini görmekte olan öğrencilerden şimdiden özür diliyorum. Özrümüzü de dilediysek artık konumuza başlayabiliriz.

Alışveriş uygarlığın başlangıcından beridir hayatımızın vazgeçilmez bir parçası fakat tahmin edersiniz ki eskiden günümüze pek çok şey değişti.

Misal, eskiden takas vardı, insanlar eşyanın değerini belirlerdi çünkü para yoktu. Paranın olmadığı zamanlarda insanların eşyalara verdiği değere göre alışveriş yapılırdı.

Eskiler nasıl derdi? Tüfek icat edildi mertlik bozuldu. Ben bu sözü şöyle değiştirmeye karar verdim. Para icat edildi, mertlik bozuldu. Nasıl mı?

Photo by Ibrahim Rifath on Unsplash

Paralar icat edildi. Öncelerde pek bir sıkıntı yoktu çünkü değeri veren hala insandı. Piyasa gittikçe büyüdü, büyüdü, büyüdü… Sonra bizim sahibimiz olduğumuz şeyler bize sahip olmaya başladı. Alışveriş şeklimiz değişti. Pazarlar kuruldu. Pazarlar hanlara dönüştü. Hanlar çarşıya dönüştü.

Modern topluma geldiğimizde işler değişti. Çarşılar ve hanlar ihtiyaca yönelikti ve tek katlıydı. Haliyle insanların işi bitince oyalanmadan eve dönüyorlardı.

Photo by Yura Timoshenko on Unsplash

Fakat bu işi Avusturyalı mimar David Gruen tasarladığı çok katlı alışveriş merkezi ile farkında olmadan değiştirdi. Onun amacı küçük bir alana pek çok mağaza sığdırarak insanların işini kolaylaştırmaktı fakat insanlar artık bir alışveriş merkezine girdiklerinde tasarımın büyüsüne kapılıyor, her kata uğramak istiyordu. Üstelik içerisindeki uzun ve güneş girmeyen koridorlar zaman akışımızı alt üst etmeye, bizi kendisine bağımlı hale getirmeye başladı.

Photo by Piotr Cichosz on Unsplash

Şimdi de gelelim konumuzun sosyal medya ile olan alakasına. Ben de sosyal medya sitesi namına fitili ilk ateşleyen kişiyi şu yazıyı yazdığım ana kadar Mark Zuckerberg abimiz sanıyordum. Fakat 1997'de açılan site olan SixDegrees.com fitili ilk ateşleyen sosyal medya sitesiydi. Bu sitede insanlar kendi profillerini oluşturabiliyor, tüm arkadaşlar listelenebiliyordu. Kısaca o zaman imkansız gözüken internet vasıtasıyla tanınma furyası daha o zamanlar gerçekti.

Fakat profil oluşturma, mesajlaşma ve fotoğraf yükleme gibi özgürlükleri bize ilk sağlayan Mark abimiz oldu. Bize sosyal medya nimetini en efektif şekilde ilk sunan oydu.

Photo by Alexander Shatov on Unsplash

Vikipediden aldığım bilgiye göre ardından araya Jack Dorsey abimiz girmiş ve ekibiyle ilk “podcasting” hizmetini sunan Odeo adlı şirketin altında çalışmaya başlamış. Fakat bu hizmet tutmayınca kendi ekibiyle durum güncellemelerini mesaj olarak paylaşabilecekleri site olan Twitter’ı #38 deneme mesajıyla hayata geçirmiş.

Eğer son iki paragrafı okuma sabrını gösterebildiyseniz tebrikler şimdi sadede geliyorum. Son olarak 2010 yılında Instagram’ın da diğer platformlara eklenmesiyle sosyal medyanın bermuda üçgenini tamamlamış olduk. Daha sonraki gelişmelerle Facebook, Instagram’ı satın alarak bu bermuda üçgeninin hakimi oldu. İlk önce algılarımızı yönetti sonra da zamanlarımızı.

Değeri veren bizdik aslında sosyal medya ve alışverişe. Verdiğimiz değer önce algımızı yönetti sonra da zamanımızı.

Dopamin denen arkadaş da verdiğimiz değerin karşılığında bizi mutlu hissettirdi. Mutlu olmayı bu iki şeye bağladı arzu ve heveslerimiz sonra da kendimizi ilk zamanlarda umarsızca alışveriş yaparken, sonra da sanal dünyamızın sanal kimliğiyle fink atarken bulduk.

Sanırım artık alışveriş merkezinde dolaşırken veya sosyal medyada dolaşırken aklınıza yazdıklarım gelecek. Bu yüzden size iyilik mi yaptım kötülük mü bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim. Eğer ileride bir şeyler size yanlış gelecek olursa bu yazıyı hatırlayın, olur mu?

Editör: nur

--

--