Konular

Kaybolurum…

Şerifenur Özata
Yazı Rehberi
3 min readFeb 18, 2024

--

Photo by 愚木混株 cdd20 on Unsplash

Kaybolmayı severim bilmediğim sokaklarda. Hatta bazen bildiğim şehrin bilmediğim ara sokaklarında kaybederim kendimi. Adımlarımı sayarım, sokakları kaç şarkıda geçtiğimi sayarım, çizgilere basmadan kaç taşa bastığımı sayarım, sonra döner dolaşır yine senden ne kadar uzaklaştığımı sayarım.

Matematiğim yetmez buna, çünkü aramızda kilometreler var bilirim. Bu sayıyla ifade edilebilen türden de değil onu da söylemeden geçmeyeyim. Henüz matematik, kalplerimizin arasındaki mesafeyi ölçecek kadar gelişmedi. Aralarında milyonlarca ışık yılı bulunan gezegenler bile daha yakın sayılır birbirine benim nezdimde.

Paragraflara göz gezdirdiğinde düşünürsün illaki; sokaklar, matematik, gezegenler…Bunu bu konuya nasıl bağladı, neyden bahsediyordu, konu nereye geldi? Cevabı çok basit aslında bu soruların. Aklım bir karış havadadır benim. Hiçbir konuya, hiçbir yere, hiçbir zamana bağlı kalamam. Hep gitmenin derdindeyimdir. Bazen cümlenin sonunda, başladığı konudan başka bir konuya giderim. Bazen de şarkıların daha anlamlı geleceği, köşe başlarının sır tutabildiği, yollarının sonunun yepyeni yollara çıkacağı, kaldırım taşlarının kırık olmadığı başka başka sokakların şehirlerine giderim.

Giderken kafamda beliren yekpare düşünce tektir aslında: Kafamda olan biten gürültülü kavgaları geride bırakmak. Bu mümkün olmaz bilirim, bu kafa da benimle gelecek alıştım artık. Son zamanlarda sanki sihirli bir şeyler oluyor ama. Kendi içimde kendimle daha az kavga ediyorum. İçerisi eskisi kadar gürültülü değil sanki. Bazen öyle zamanlar oluyor ki, karmaşık bir gürültü duymuyorum hiç içimde. Tüm karmaşıklıklar kendi içlerinde yok oluyor, bağıran ses susuyor, düşüncelerim birbiri ardına siliniyor. Bir tanesi hariç. Bir tanesi var ki kafamdaki huzurun şairi o düşünce işte. Farkında değil kendi gücünün, kendi güzelliğinin. İç savaşlarımın barış çiçeği, zihnimin güneşi, inancını kaybetmiş ruhumun yaz meltemi, başıma gelen en güzel düşünce sensin işte sen.

Güzelliğini anlatmak için yeni bir dil bulmaya kaçacağım. Bu aciz ve bilindik dünyanın dilleriyle seni sana anlatmaya çalışırken seçeneksiz hissediyorum artık kendimi. Bu sebeple araştırıyorum, bir yol bulmak için. Bir haber okumuştum aslında geçenlerde. Kırmızı bir cüce yıldızın yörüngesinde dönen Wolf 1069 b adlı gezegen, Cygnus takımyıldızında Dünya’dan 31 ışık yılı uzaklıkta ve Dünya’ya benzer bir kütleye sahipmiş. Aklım beş karış havadadır benim, demiş miydim sana? Bir yol bulmaya çalışıyorum ama beni anla. Bir yol bulunur çünkü bir son bulunmadıkça. Sonu düşünmeyelim, sonu bulmayalım, beraber mutlu bir son yazalım diye bütün bu çaba.

Ne bulacağımı bilmeden arıyorum vazgeçmeden. Şehirler geçiyorum, birçok hikâyeyi arkamda bırakıyorum. Acaba şehirler dolusu hikâyelerin hepsini öğrensem ne değişirdi? Aradığımı bulur muydum, yoksa daha çok mu kaybederdim kendimi? İlk defa bir sorunun cevabını merak etmiyorum biliyor musun? Çünkü yine kafamın içinde sihrin gerçekleşiyor ve netleşiyor tüm cevaplar.

https://linktr.ee/yazirehberi

Aradığım sensin…

Şehirler geçiyor olmam değiştirmiyor bunu, şehirler boyunca aklımdasın. Attığım her adımı biz birbirimize daha çok yaklaşalım diye atıyorum. Köşe başlarına seni sevdiğimi söylüyorum hâlâ ve ekliyorum ardından “Onu burada görürseniz, sakın bu sırrı ona söylemeyin.” diye sıkı sıkıya tembih ediyorum. Evet, sokakların sonu yeni yollara çıksın istiyorum ama o yollar seni bana getirsin işte. Yürürken gökyüzüne bakmayı ihmal etmiyorum elbette. Belki bulutları aynı şekillere benzetiriz haberimiz olmadan, aynı yıldız dikkatimizi çeker belki de. Belki tesadüfler yine haberimiz olmadan buluşturur bizi . Küçük olasılıkları görmezden gelemeyiz, matematik diye bir gerçek var. Ve matematik küçük olasılıkların tarafını tutar.

Paragrafları geçtin aklında sorular var: Sokaklar, matematik, gezegenler…Konu tam olarak ne acaba? Birbirinden alakasız, bağımsız onca cümle neden birbirinin ardında?

Konu sensin. İster üç ister beş konu, ister bir paragraf istersen koskoca ansiklopediler gelsin geçsin bu parmaklardan, sen benim kasvetimdeki tek mevzusun ve tüm konularım seni bana getirmek için sana çıkar . Sorular gelir geçer bizden, bize ne ki mesafeden matematikten. Cevabını duymak istediğim tek soru var senden: Peki sen gelecek misin aklımın beş karış havada olmasına rağmen?

Editör: sıla

--

--