Kurak Günler: Herkesin Dilindeki Emin Alper Filmi
Herkese merhaba! Bugün sizlere 9 Aralık Cuma günü vizyona girecek Emin Alper imzalı Kurak Günler filminden bahsetmek istiyorum! Eğer bu film cuma günü vizyona girecekse benim ne ara filmi izleyip böyle bir yazı yazdığımı soruyor olabilirsiniz! Emin Alper Boğaziçi Üniversitesi mezunu, ben de bir Boğaziçi öğrencisiyim! Mezunlar derneğimiz BÜMED 5 Aralık’ta Akmerkez’de bir ön gösterim düzenledi, ben de önceden izleme fırsatı edindiğim bu filmi sizinle paylaşmak istedim!
Kurak Günler adı duyulduğundan beri iki ana karakterin ilişkisi nedeniyle çok sık gündeme geldi. Filmin başrollerinde savcı Emre rolüyle Selahattin Paşalı, gazeteci Murat rolüyle de Ekin Koç var. Eminim siz de bu filmi duyduktan sonra bu karakterlerin romantik ya da cinsel bir ilişkisi olup olmayacağına dair paylaşımları sosyal medyada görmüşsünüzdür. Ben de dürüst olmak gerekirse filme dair ilk bu paylaşımları görmüştüm ve filmin bu iki karakterin ilişkisine odaklanmasını bekliyordum. Ama filmin ana konusu, bekleneni aksine bu iki karakterin ilişkisi değil!
Ön gösterimin sonunda Emin Alper ile kısa bir soru cevap yapma şansımız da oldu ve kendisi filmin konusuyla ilgili şöyle bir yorumda bulundu.
Ben her zaman yapı olarak taşrayla iç içe oldum. Bu filmi yaparken de bu dönemin dertlerinden yeteri kadar bahsetmediğimizi fark ettim ve bu dertler hala devam ederken onlardan bahsetmek istedim. — Emin Alper
Peki Emin Alper’in bahsettiği “dertler” neler ve filmin asıl konusu ne?
Hikaye genç ve idealist bir savcı olan Emre’nin Yanıklar kasabasına tayini ile başlıyor. Emre annesinin el bebek gül bebek yetiştirdiği bir gençken kendini Yanıklar’daki kaba saba adamların arasında, belediye ile yer altı suyunun yasaklanması üzerine bir davada çalışırken buluyor. Belediye Başkanı Selim ve destekçilerinin karşısında bir de muhalif gazeteci Murat karakteriyle tanışıyoruz. İşte Kurak Günler, Savcı Emre karakterinin susuz kalan Yanıklar halkı, yozlaşmış belediye ve muhalif Murat arasındaki çatışmada yaşadıklarını anlatıyor.
Hikayeyi devam ettiren aslında Emre’nin inadı. -Emin Alper
Filmde Selahattin Paşalı ve Ekin Koç’a Erol Babaoğlu, Erdem Şenocak, Selin Yeninci, Sinan Demirer, Nizam Namidar, Ali Seçkiner Alıcı ve Eylül Ersöz gibi isimler eşlik ediyor.
Filmin konusunu da öğrendiysek bu filmi izlemeli miyiz, bu filmin başarısı ne, biraz da ona göz atalım!
Kurak Günler’in sinema salonlarına gelmesi için hala bir gün daha beklemeliyiz ama festivaller bu filmleri izleyeli aylar oldu! Hatta Kurak Günler toplamda 9 ödül de kazandı! Üstelik bu ödüller arasında Nuri Bilge Ceylan’ın “Mayıs Sıkıntısı” filminden beri ödül kazanamadığımız Avrupa Film Akademisi’nden En İyi Kurgu Ödülü de var!
22 yıl sonra böyle bir başarı harika değil mi?
Kurak Günler aynı zamanda 75. Cannes Film Festivali’ne seçilen filmler arasında da vardı ve “Belirli Bir Bakış” kategorisinden aday gösterildi!
Filmin çıkış hikayesini, yönetmenin yorumlarını, konusunu, ödüllerini ve ekibini konuştuk. Biraz da bir izleyici olarak ben film için neler düşündüm, ondan bahsedeyim!
Filmi beğendim mi?
Ben Emin Alper’in filmlerini ve Ekin Koç Selahattin Paşalı ikilisinin oyunculuğunu çok merak ettiğim için filmi izlemek istiyordum. Durum böyle olunca da filmin konusuna çok hakim değildim, yani konusuna dair bir beklentim yoktu!
Film en başından beri oldukça gerçekçiydi ve her ne kadar sinema bize gerçek dünyayı unuttursa da bu filmi izlerken hepimiz bir kez daha yaşadığımız coğrafyanın gerçeklerini hatırladık. Etrafımızda gördüğümüz sorunların tekrardan karşımıza çıkması rahatsız ediciydi ama gerçekçi filmlerin de amacı da bu gerçekleri yüzümüze vurmaktır. Bu nedenle film benim gözümden amacına ulaştı! Her iki ana karakterin de oyunculuğunu beğendim, kötü karakterleri oynayan Erol Babaoğlu’nun ve Erdem Şenocak’ın oyunculuğu ise çok çok iyiydi! Yönetmenin kullandığı metaforlar ve biraz seyirci yorumuna açık son sahnesi de benden geçer not aldı!
Peki her şeyi beğendiysem ne görmek isterdim?
Sanırım iki karakterin ilişkisinin gelişimini gösteren bir iki sahne daha görmek isterdim. Filmde bu iki karakterin ilişkisine dair romantik ya da cinsel bir sahne görmeyeceğimiz zaten daha önceden açıklanmıştı ama karakterlerin birbirine neden çekildiğini açıklayacak bir iki sahne bence karakterleri daha iyi anlamamıza yardımcı olurdu.
Benim için sinema biraz daha gerçeklerden kaçmak, zaten boğazıma kadar yükselen dertleri unutmak demek! Bu nedenle gerim gerim gerilerek izlediğim bu iki saat sekiz dakika benim için çok uzun sürdü! Biraz daha kısa olsa güzel olurdu, diyeceğim ama gerilim seviyorsanız filmin süresi sizi rahatsız etmeyecektir!
Peki siz Kurak Günler için ne düşünüyorsunuz? Filmi çıkınca izlemeye gidecek misiniz?
