Magicpunk 1077– 2. Bölüm

Bilinmedik bir araç. Tekne mi? büyü ile çalışan bir araba mı?

Aniki
Yazı Rehberi
5 min readMay 29, 2023

--

Kontrol kutusu olarak tanımlanan sopayı kavradığında yüzüne vuran rüzgar ile bir an afallamıştı. Karada bir tekne kullanması gerektiğini düşündüğü sırada süzülerek gittiklerini fark etti. Bununla ilgili bir anısı olduğunu hatırladı.

“Motor zaten ilerletiyor. Sizin sadece yön vermeniz lazım. Arabaya göre daha yuvarlak dönüşler yapıyor bu yüzden arabalar gibi keskin dönüşler yerine daha geniş açılı düşünün. Hızlandıkça açılar büyüyor.”

Zihnine dolan bilginin acıtması gerektiğini düşündü. Bu bilgi başka bir hayata aitti. Ne şu an içinde bulunduğu duruma ne de kullandığı araca uyuyordu. Araba var mıydı bu dünyada? Bu dünya da neyin nesiydi ki zaten?

Belli ki adrenalin dolu vücuduna giren kırmızı sıvı ile artık acıya odaklanmayan zihni daha net düşünebiliyordu. Burada yaşamadığı hayattan gelen bilgileri uygulamaya çalışırken zihninin giderek açılmasından memnun, tanımadığı bir dünyada hayatta kalıyor olmaktan tedirgin yola odaklanmaya karar verdi.

Teknenin üst kısmı açıldığı için yanındaki çekik gözlü adam ayağı kalkmış elindeki sopa ile çevreye yeşil ışıklar yolluyordu. Adının V olduğunu öğrenen adam güneş ışıklarının iyiden iyiye aydınlattığı çevreyi daha net seçebilmeye başlamıştı.

İki tarafı uçsuz bucaksız kum denizine sahip toprak bir yoldan ilerliyorlardı. Arkalarından içinden çıktıkları orman vardı. En azından uzaktan seçebildiği koyu yeşil manzaranın orman olduğunu düşündü. En azından çarpacak bir çıkıntıdan uzak oldukları için sadece sopayı sabit tutması gerektiğini düşündü, V.

İleride sağa doğru uzanan bir tepe vardı ve yolun bir noktada o tarafa da döndüğünü düşündü. Yoldan sapmadan devam ettiklerinde ise gri tonlarında bir duvar kütlesine doğru ilerleyeceklerdi. En azından gözüne çarpan tek yapı olarak oraya gitmesi gerektiğine karar verdi.

Çevrelerinde 3 tane jet ski yaklaşıyordu. Az önce dört taneydiler ve çekik gözlü adamın bir tanesini yeşil bir ışıkla kullandığı araçtan düşürmesiyle üç tane kaldılar. Tam olarak ne olduğunu görememişti V. Göz ucuyla takip edebildiği kadarıyla jet skilerin altında mor neon ışıkları vardı ve yerde bir karış yukarıda süzülüyorlardı. Arkalarında şu an sürdüğüne benzer bir tür işlemeli ağaç kütüğü vardı ancak daha küçüktü ve belli ki daha çevik bir şekilde kontrol edilebiliyorlardı.

Çekik gözlü adam yeşil ışıkları yollamaya devam ederken zaman zaman bileğinde ki bir bölmeye takıp tekrar çıkartıyordu işlemeli çubuğu ancak jet skileri süren adamlarda yoktu bu tür bir çubuk. Nedenini merak ederken bir tanesi daha düştü jet skiden.

Sürücüsü üzerinden kaymasına rağmen araçlar kontrol kutusundan çıkan sopanın son konumuna ters yönde ilerliyor ve yavaşlıyorlardı ancak asıl garibine giden düşenlerin altında belli belirsiz yanıp sönen mor ışıklardı. Kendini havada süzüldüklerine göre kontrollerinin daha kolay kaybedilebileceğini düşünürken buldu. Bu düşünce, işlemeli ağaç kütüğünden uzanan sopayı daha sıkı kavramasına sebep oldu çünkü herhangi bir güvenlik önlemi çarpmamıştı gözüne. Düştüklerinde kendilerinin altında da mor yanıp sönen ışık olmasını böylece zeminle buluşup parçalanmamalarını umuyordu artık.

Son kalan ikisinden biri daha süzülen bir jet ski şeklinde ilerleyen aracından düşerken son kalan kişi teknenin yanında bitmişti. Bir anda göz göze geldiği kişi için insandan uzak olması dışında bir tabir gelmiyordu aklına. Belli ki saç ve kafa yapısı insana aitti ancak başka bir katman vardı. Bu katmanı görünce aklına kilden yapılan heykeller gelmişti.

Bir heykeltraş elinden çıkmış kadar düzgündü ancak gerçek bir insan suratı gibi hareketlere ve mimiklere sahipti. Üzerinde beyaz, sarı ve mavi renklerde ışıklar vardı. İnsan teniyle birleşen kısımlar mavi, genel hatları beyaz ve gözleri ile ağzı sarı renkliydi.

Göz teması kurduklarında ister istemez yerinde hoplamıştı, V. Çekik gözlü adam o tarafa dönene kadar ağzını açmış ve yeşil bir ışık kütlesi bir anda ağzını terk etmişti. Işığı görür görmez can havliyle sopayı oynatan V ise tekne ile jet skinin birbirine çarpmasına neden olmuştu ancak tekrar dengeyi sağlayana kadar yoldan çıkmışlar ve şimdi gri duvarlar yerine tepeye doğru ilerliyorlardı. Toparlayana kadar pek çok kere sopayı sağa sola oynatması gerekmişti V’nin.

Sopanın aşağı yukarı oynatılabildiğini de böylece keşfetmiş oldu ancak düz bir yolda yukarı kaldırdığı sopa teknenin ucunun aşağı yönelttiği için zemine sürtülmüştü. Bir kaç kere denemeden sonra sopayı tutan çekik gözlü adam ile sonunda yoluna sokmuşlardı aracı.

Bir anda sessizleşmişti ortam. Sadece derin nefesler dolduruyordu ortamı. Canlarını kurtarma derdinde iki adam tam aracı düzgünce ilerletmeye devam ediyorlardı ki tahta parçalanma sesi doldurdu ortamı. İki adamda kafalarını sese doğru çevirdiklerinde jet skiden düşen adamın tekneye tutunduğunu ve ayaklarını bastıkları yerdeki tahtaları parçalayarak bir anda içeri atıldığına şahit oldular. Kollarında aynı suratı gibi benzer bir beyaz dona sahip olduğunu bu şekilde fark etmişti V ancak parmak uçları öylesine sivrilmişti ki her biri ona tornavidayı andırıyordu. İnsan parmağı gibi oynayabilen tornavidalar.

Çekik gözlü adam hiç beklemeden yeşil bir ışık yolladı kilden kollara. Bir anda kaybolan kişi ise bir kaç tahta parçalanma sesinden sonra işlemeli ağaç kütüğünün üstünde belirdi arkadan. Her bir tutunma hamlesinde inleyen tekne motoru ağlıyor, yardım istiyordu sanki. Ayrıca V’nin sopayı istediği yöne çekmesi zorlaşıyor kontrolü azalıyordu teknenin. En azından sola çevirip sağa doğru ilerlemeye karar verdi bir anda. Zira toprak yol tepeye çıkmaya başlamıştı bile ve sol taraf uçurum iken sağ taraf en azından tepe yukarı doğru çıkıyordu.

Çekik gözlü adam yeşil bir ışık yollamıştı ancak kilden kollar hızlı bir hamle ile tekrar teknenin altında kaybolmuştu. Bunun üzerine adam elindeki işlemeli çubuğu ağaç kütüğüne bir bıçak gibi sapladı. Bir anda sönen mor ışık ile tepe yukarı dönen tekne yerde sürünmeye başlamıştı. altındaki kilden adam bir süre sonra geri kalmıştı ancak tekne ivmesini kaybedene kadar ilerlemeye devam edecekti. Tek yapabilecekleri bir yerlere tutunmak ve teknenin takla atmamasını ummaktı.

Zemindeki her bir çakıl ve çukuru muhatap alan tekne giderek daha çok parçalanmış ve sonunda durmuştu ancak iki adamda yaralıydı. Ayrıca V için ilk uyandığında ki acı geri gelmişti. Acıdan hareket edemiyordu bile. Sadece inliyordu. Çekik gözlü adam V’yi tekneden dışarı sürüyerek çıkartırken homurdanıyordu. Sonunda ikisi de tepede ki taş zemine uzandı. Rahatça kurulmak yerine bitap düşmüş halde kendilerini bırakmışlardı daha çok.

“Sakın ola bilincini kaybedeyim deme. Hey…HEY!”

Uzandığı yerden zorlukla doğrulup yanındaki adama güçsüz bir tokat atarken acının üstüne gelen şok etkisiyle ağzını oynatacak kadar odaklanmıştı V. Ancak acıdan hareket dahi edemiyordu.

“Bize bir Yaman lazım. Her iyileştirme rünü bilen Yaman olmuyor. Hem ağzı sıkı olmalı. Tanıdığın var mı?”

V zihnini kurcaladı. Burada tanıdığı biri var mıydı? Kendini bırakmak istemiyordu ancak yapabileceği ne vardı ki elinde? Hemen Yaman dediği de neydi?

Yaman için aklına gelen en yakın kelimeyi düşündü. Farklı bir ses duydu zihninde. Kendi ağzından çıkan ile aynı ses ancak farklı bir şekilde konuşuyordu. Kendi anladığı kelime ile bu sesten gelen cümleyi birleştirdiğinde anlamlı bir sonuç çıktı karşısına,

“Vik…Vik’e gitmeliyiz.”

Editör: Berfin Yeşilyurt

--

--