Mutsuz Bir Hayat Üzerine

sude
Yazı Rehberi
Published in
4 min readMar 31, 2023
Photo by Brice Cooper on Unsplash

Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir şeydi.
Özellikle hayatımın yolunda gitmediği zamanlarda, elimden tutup tekrar hayata tutunmamı sağlayacak bir şey bulamadığımda, kendim de dahil, acaba bu bize hayatın bir oyunu mu diye düşünmeye başlardım.

Acaba gerçekten yaşam mı arzumuzu elimizden alan şey yoksa biz mi diye. Seçim yapmak yaşamımızı kökünden etkileyen bir eylemdir. Seçimlerimizde hatalı olmak normaldir. Hatta bana kalırsa defalarca hatalı olmak da normaldir. Seçimlerimizden sonra yaşadığımız o buhranı olabildiğince kalbimizde ve aklımızda yaşamak doğru mudur? İnsanların size yaşattıklarından dolayıysa mutsuzluğunuz, başkalarının seçimlerden muzdaripseniz, insanların size yaşattığı onca acı, hayal kırıklığı, tükenmişlik duygularından bir türlü sıyrılamıyorsanız, eski hayatınıza dönmeniz o kadar kolay gelmiyorsa eğer. Bunun üstünden günlerce, aylarca ya da yıllarca mutsuz olmanız doğru mudur?
İçinden çıkılamayacak durum bu mudur yoksa sizin bu durumların etkisiyle gösterdiğiniz davranışlar ve seçimler mi?

Hayatınızı uzun bir süredir kaybetmenizin sebebi nedir?

Peki ya hayatından ve yaşadıklarından yıllardır veya aylardır şikayetçi olan biri, yaşadığı onca şeye tahammül edemeyen, kabullenemeyen, aklından çıkarmakta olağanüstü bir çaba göstermesine rağmen çıkaramayan o insan, asıl o insan başka bir hayat olasılığına engel olan kişiyse? Kendi hayatının başka bir olasılığı.

Şu sıralar öyle düşünüyorum ki herkes birbirinden farklı, bambaşka acılar ve olaylar yaşıyorlar. Gözlemlediğim kadarıyla herkesin hayatı bir değil. Herkes bunu aynı duygu ve hislerle karşılamıyor. Aynı davranışlarda bulunmuyor. Aslında bu gayet doğal ancak anlamadığım şey hepsi canlarını yakan onca şey yaşamasına rağmen aynı derece mutluluk veya mutsuzluk oranına sahip değil.

Yapmak istediğim acılarımızı da yarıştırmak değil asla. Sadece herkesin acısı bir bakıma da kendine ağır değil midir? Ben sanmıyorum ki her kendini ve hayallerini kazanan insan kolay yollardan geçsin.

O zaman aklıma gelmişti işte bu soru. Daha çok o insanları gördüğümüzde; mutlu olabildiklerini, gülebildiklerini, eğlenebildiklerini, yaşamlarının bizimkiler gibi zorla akmaya çalışmadığını gördüğümüzde demez miyiz:

  • Benim ondan daha çok acı çekmediğim ne malum?
  • Ben onunla aynı değilim. Aynı şeyleri yaşamadım. Aynı hisleri paylaşamam. Aynı davranışları gösteremem.
  • Belki de o iyimserdir, bakabiliyordur olaylara böyle ama ben kötümserim. Ben başaramam.
  • Ben bunları hak ediyorum. Ama onlar hak etmediklerini düşünüyorlardır belki de.

vs. vs.

Daha birçok örnek yazabilirim.

Asıl amacım kesin bir hüküm koymak gibi bir şey değil kesinlikle sadece hayatının önünde engel olabileceğini düşündürmek istiyorum insanlara.

Aslında bu yazılan örnekler de oldukça doğru. Hepimiz birbirimizden o kadar farklı ve bir o kadar da aynıyız ki. Ancak burada insanların başkalarının değil de kendi hayatına odaklanmasını sağlamak istiyorum. Aslında burada yaptığımız şey başkasının hayatlarına odaklanmak değil, onların hayatlarını gözlemleyerek kendi hayatımızı bulabilmek.
Bu yüzden diyorum ki bu cümleler yanlış değil. Sadece yapmanızı istediğim şey oturup düşünmek. Geçirdiğiniz onca yılı ve onca zamanı.

Peki ya sevgili insanlar o zaman asıl sorun acı çekmekte değil de yaşamayı sevebilmekteyse?

Asıl şey bunlara verdiğimiz tepkiler, tutumlarsa.

Dünyadan gözlemlediğim kadarıyla ne kadar doğru olduğunu bilmemekle ciddi acılar çekmiş insanların hala yaşamaya sevinçle ve mutlulukla bakabilen örneklerinin olduklarını tekrar söylemek istiyorum.

O insanların eskisi gibi ya da hayatında bu kadar derin sancılar yaşamamış insanlar gibi coşkuyla olmasa da olabildiği kadar huzurla yaşama atılabildiklerini ya da en azından denediklerini görmüyor muyuz hiç?

Bu genellemeyi yapmak pek hoş değil elbette. Sonuç olarak onlar küçük bir kısımdalar ve bunu yapmanın hiç de kolay olacağını iddia etmiyorum. Bu bu kadar zor mudur? Sahiden İmkansız dediğimiz şeylerin ne kadarı gerçekten imkansız? Yoksa asıl imkansız olan kendimize inanmayı başaramıyor olmamız mı? Peki ya bu imkansız mıdır?

Aslında bakarsanız yazdıklarımın bir kısmını ben bile hala kabullenemiyorum. Bu şekilde yazdığıma bakmayın. Ben acıların geçebileceğine pek inanan bir insan değilim. En azından kolaylıkla. Peki ya o insanların zor bir işle mücadele etmeye gücü var mıdır diye bir soru geliyor aklıma her seferinde cevap aradığımda. Ve işte o zaman orada duraksıyorum. Azıcık da olsa inancım olsa dahi bir insandan bunu istemek bana hiç kolay gelmiyor.

Ancak bazıları başarıyor sanırım. Bunu kötü hissetmeniz ya da o zaman ben güçsüz müyüm diye hissetmeniz için söylemiyorum. Dediğim gibi bu bir zorunluluk olmamalı bence. Bir olayın üstesinden gelemiyor diye bir insanı güçsüz ilan etmek büyük bir haksızlıktır kanımca. Sadece burada size bir şeyleri fark ettirmek amacıyla yazıyorum. Yazıyorum, paylaşıyorum düşüncelerimi ki belki birileri farkına varır var olanların diye. Değiştirmek ister olabildiğince gücüyle hayatını. Şansının farkına varır, bir şansı daha olduğunun.

Belki de dünyada hala yaşama sevgiye dair umut vardır kim bilir. Kendinize sormak ister misiniz?

Sevgiyle yaşayabilmek mümkün müdür?

Yaşadıklarınızı bilmesem dahi zor da olsa üstesinden gelmek mümkün değil midir?

Hayatınızda belki bir an duraksayıp şu soruyu kendinize sormanız gerekebilir: Hayatımın tam olarak neresindeyim?

Ne demek istediğimi tam olarak istediğim gibi ifade edemesem de temel mantığı anladığınızı düşünüyorum. Bunları saatlerce konuşmak bile isterdim. Fakat şunu da biliyorum ki bir anlatmaya başladım mı bırakamıyorum ve hassas bir konu olduğu için çok fazla düzeltme yaptım. İnsanların bu konuda ne hissedeceğini kestiremeyiz.

Bundan sonrası elbette ki içimizdedir diyerek veda ediyorum. Sağlıcakla kalın.

--

--