Psikopatlığın Senaryo Defteri

Gerçeklikten uzak fakat bir o kadar da yakın tüm psikopat karakterler.

Gökçen Takan
Yazı Rehberi
7 min readApr 16, 2023

--

Çok sevgili okuyucular, öncelikle sizlere sormak isterim. Psikopat kimdir, kime denir ve bizim bu kavramla ilişkimiz nedir?

Psikopati yani psikopatlık; Vikipedi kaynağına göre çekici, manipülatif, duygusal yönden acımasız ve suç işleme potansiyeline sahip kişilik yapıları için kullanılan bir kavramdır.

Çoğumuz bu kavramı hayatımızın bir köşesine hakaret amacıyla yerleştirmiş olsak da aslında bir hastalıktır.

Şimdi gelelim bu kavramın bizim için değerine.

Eğer kişisel gelişim kitabı tarzında bir hayatınız yoksa mutlaka televizyon izliyor, videoları görüyor, hiç değilse sosyal medyada vakit harcıyorsunuzdur. Özellikle, dizilerin üç saat sürdüğü güzel memleketimde bütün bir akşamımızı ayırdığımız bu şovlardan veya onların kesitlerinden kaçınmak bir hayli zor oluyor.

Bu durumda başka bir soru doğuyor. En çok hangi dizileri izliyoruz ve hangi karakterleri beğeniyoruz?

Çukur’dan, Kurtlar Vadisi’ne; Ufak Tefek Cinayetler’den, Behzat Ç’ye…

Tüm bu Türk yapımlarında yakından tanıdığımız ve izlediğimiz süre boyunca yaptıkları tüm psikopatlıklarıyla bizi hem iyi hem kötü anlamda etkileyen bazı karakterler mevcut.

Bilimsel olarak psikopati ve senaryo ağzından psikopatinin farkı tam olarak burada açığa çıkıyor. Biz ekranlarda gördüğümüz bu karakterlerle, çoğu ile olmasa da, empati kuruyor hatta bazen onları seviyoruz.

Sezonlar Sürdü Ve Etkisi Yıllardır Devam Ediyor!

Hepimizin bildiği bir dizi ile başlamak istiyorum: Kurtlar Vadisi. Tamamen şahsi görüşüm doğrultusunda bu dizinin birçok psikopatı içinde barındırdığını söyleyebilirim. Polat Alemdar, Memati Baş, Süleyman Çakır, Laz Ziya…

Dostum olmaz, hasmım yaşamaz.

“Bu bir mafya dizisidir.” sloganıyla başlayıp yıllarca ekranlarımızı süsleyen, bir yandan derin devleti dibine kadar kurcalayıp bir yandan da mafya raconunu öğreten bu dizide dillere pelesenk olmuş ve bize acımasızlığı alenen gösteren sayamayacağımız kadar replik vardır.

Biz ölmeyi çoktan göze aldık da yanımızda kimleri götüreceğiz ona karar vermeye çalışıyoruz.

Birini öldürmenin ve ölmenin bu denli kolay algılanması, karakterlerin ruh sağlığının çok da yerinde olmadığının göstergesidir sanırım.

Tüm kanlı sahnelere ve psikopatlıklara rağmen bizler bu diziyi pek çok yönüyle sevdik.

Adına Ayrı Dizi Yapılan Adam.

Mafya raconlarından sıyrılıp Ankara’nın tehlikeli sokaklarına dalalım biraz da. Behzat Ç.

Polisler, katiller, savcılar… Bu dizide hepsi bir yana dursun biz biraz psikopat iş insanlarını konuşalım.

Bazılarını kendi işlediği, bazıları şüpheli, bazılarına ön ayak olduğu on dört cinayetiyle hepimizin tanıdığı Ercüment Çözer’in pek de normal bir ruh halinde olduğunu söylemek mümkün olmaz.

Yeri gelmiş birilerini yakarak öldürmüş, yeri gelmiş gizlenmek için tarih öğretmeni bile olmuştur. Saygı görmeye takıntılı ve bir o kadar kibar bir adamdır aslında Ercüment Çözer. Havalı tavırları, zenginliği ya da görünüşü… Neden olduğu bilinmese de birçok izleyici onu ekranlarda görmekten uzun süre keyif almıştır.

Tanındığı diziden bir süre sonra başka bir dijital platformda tekrar hayata dönmüştür Ercüment Bey. Ana karakter koltuğunu dolduran bu karakter biz izleyicilerin televizyonda gördüğümüz psikopatlardan aslında o kadar da nefret etmediğimizin bir kanıtı niteliğindedir.

Son Zamanların Havalı Psikopatı.

Finali daha çok kısa bir zaman önce yayınlanan Güney Kore uyarlaması başka bir diziden bahsetmek istiyorum.

İkiz kardeşini aşağı sallanan bir sepet gibi balkonlarda sallayan bir psikopat: Barış Yesari.

Dizilerde insanlar, kabuğu soyulup çöpe atılan meyveler gibi üç saniyede yok edildiği için artık bu konulara çok takılmıyoruz. Barış Yesari’yi ise tüm katillerden ayıran başka bir özelliği var.

Bu adam kendi ikiz kardeşini öldürdü, onun yerine geçti. Hatta kardeşinin varlığını kendi içinde o kadar özümsedi ki eşini, çocuğunu, zevklerini bile sahiplendi.

Bunlar psikopat olmak için yeterli özellikler mi? Tabii ki hayır! Barış Yesari parmak izi bulunmasın diye ellerini yakan bir adam. Dışarıya verdiği zararlar dışında kendini de yaralamaktan çekinmemesi onu bir tık daha tehlikeli kılıyor.

Peki ana karakter olan bu adamı üç saat izlemek için bizler niye her hafta televizyon karşısında oturduk?

Nasıl oluyor da bir insanın ruhunu öldürmek bedenini öldürmekten daha az suç sayılıyor? Dünyanın bütün kanunlarına yazmalılar bence. Bir çocuğun ruhunu öldürmek de cinayettir.

Bu sözler bizzat Barış Yesari tarafından söylenmiştir. Psikopatlığı meslek edinmiş bu karakterimizin sandığımızdan daha derin bir yarası vardır. Doğruluğu ve yanlışlığı bir yana dursun aslında onu bu hale getiren ailesinin fiziki ve manevi saldırılarıdır.

Bu sebeple seyirci, kalplerine dokunan bu manyak karakteri haklı görmekten çekinmemiştir.

Asya'dan Dünyaya Uzanan Serüven

Hastalıklar nasıl evrenselse bunlardan etkilenen diziler de bir o kadar evrenseldir. Yalnız bizim topraklarımızda yetişmez psikopat karakterler. Hali hazırda Güney Kore’den uyarlanmış bir diziden bahsetmişken onların dizilerine değinmemek de olmaz.

Pansiyon Ya Da Cinayet Evi.

Kim Yong-Ki’nin kaleme aldığı “Taineun Jiokida” adlı bir webtoondan uyarlama olan Strangers From Hell dizisi mide bulandıracak birçok sahne barındırmaktadır.

Dizi, birkaç kişi ile mutfağını ve banyosunu paylaşacağı bir daireye yeni taşınan Jong-Woo’nun etrafında dönmektedir. Taşındıktan bir süre sonra ev arkadaşlarının göründüğü kadar normal insanlar olmadığını anlar. Ayrıca evde tuhaf olaylar meydana gelmektedir.

Tuhaf olaylardan kastımız kesinlikle tuhaf olması. Neredeyse tüm karakterler akıl sağlığının en korkunç yerlerinde dolaşsalar bile ben sadece aralarında birinden bahsetmek istiyorum: Seo Moon-Jo.

Seo Moon-Jo bir diş hekimidir. Normal olan bu mesleğinin yanında kendisi kesinlikle normal değildir. Öldürdüğü insanın etini, yemek olarak misafirine sunan bir manyaktır o. Dişlerden yaptığı bileklikleri hoşlandığı insana hediye olarak verebilecek kadar manyak üstelik.

Birinden nefret etmek istiyorsan, onlardan nefret et. Birinin arkasından konuşmak istiyorsan onu da yap. Birini öldürmek istiyorsan, öldür.

Yalnız kalmak istemeyen bir psikopat Seo Moon-Jo. Bunun için komşusunun da kendisi gibi olmasını deli gibi arzuluyor.

Onu neden sevdiğimize gelecek olursak benim bunun için mantıklı bir açıklamam yok. Siz okuyucuların varsa benimle paylaşmaktan çekinmeyin.

Distopya’da Bile Varlar.

Bu kez Amerika topraklarına çeviriyoruz pusulamızı. Hepimizin bildiği bir distopyadaki üç karaktere değineceğim.

The Walking Dead’in unutulmaz adamı Rick Grimes, en kötü düşmanlardan Vali ve tüm yaptıklarını rağmen bazılarımızın favorisi olan Negan.

Dünya yok olmuşken ve her yeri saran zombiler son kalan insanları ısırmak için fırsat kollarken psikopatların ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Dizinin en kötü ve kimsenin sevdiğini düşünmediğim karakteri: Vali. Çizgi romanda daha vahşi ve daha psikopat olduğu söylense de bize dizide izlediklerimiz yetti.

Çocuk, kadın, yaşlı demeden herkesi canice öldürebilecek kapasitede bir adam kendisi. Gözü o kadar dönmüştür ki zombi olan kızını turşu kavanozu gibi dolabında saklamıştır uzun süre. Biz ona daha ne diyelim?

Sahaların asıl elemanı, zombilerin korkulu rüyası: Rick Grimes. Dizinin başlarında yeni doğmuş bir bebek kadar masum olsa bile değişen dünya düzeni onun da akıl sağlığıyla oynamıştır.

“Yaşayanları öldürmüyoruz.” mottosuyla başlayan hayatının “Bu, yaşayanlar bizi öldürmeyi denemeden önceydi.” diyerek devam etmesi şartların, insanların akıl sağlığıyla nasıl oynadığının da bir göstergesidir.

İkilikler yaratan, ana karakter yerine konulan Negan. Kendisi diziye adıyla altıncı sezonda katıldı, fiziken ise yedinci sezonda ekranlarda görüldü. Gelişi ayrı bir efsane olsa da çoğu seyircinin canını çok yaktığı su götürmez bir gerçek.

İnsanlar ona Vali’ye olduğu gibi keskin çizgilerle yaklaşmadılar çünkü Negan’ın psikopatlaşmak için bazı geçerli sebepleri vardı. Kıyametten önceki hayatında iyi bir insandı, sevdiklerini acı bir şekilde kaybetmişti… Bu yüzden birçok kişinin sempatisini kazandı.

Peki Ya Neden?

Daha sayamayacağımız kadar dizide sayamayacağımız kadar psikopat karakter olduğuna eminim. Peki biz onları izlemekten neden keyif alıyoruz? Bana göre bunun en büyük sebebi onları içselleştirmemiz.

Çocukluk travmalarını, mutsuz aşklarını, sevgisizliklerini, yaralarını… Biz, bu karakterli kendimizden biri olarak görüyoruz. Onların durumuna kendimizi koyuyor ve onlarla aynı hareket edeceğimizi düşünüyoruz.

Kendine benzeyene, kendinden olana kızmak daha zordur çünkü onu her şeyiyle anlarız. Empati bu yüzden biraz korkunç bir duygudur. Gerekirse yapılan tüm kötülükleri haklı çıkartabilecek bir güce sahiptir.

En Büyük Katkı Onların.

Bu karakterleri saatlerce bize izleten en önemli diğer etken ise başarılı oyuncular, senaristler ve set çalışanlarıdır.

Senarist, psikopat karakterini ince işlemeli bir kıyafeti diker gibi her kelimesiyle dokur. Söylenecek sözler, yapılacak hareketler ilk onun kaleminden geçer.

Oyunculara ise bu noktada çok büyük bir iş düşmektedir. Yazılan karakteri tüm gerçekliği ile izleyiciye sunmaları gerekir. Bunun için ses tonlarını değiştirirler, mimiklerini ustaca kontrol ederler… Gülümsemeleri bile onlara ayrı bir hava katmalıdır ki izleyici etkilensin.

Bazı oyuncular bu işi ustalıkla gerçekleştirir. Psikopatlığı o kadar derinden işlerler ki gerçek hayat ve sanal dünya ayrımını yapamayız. Oyuncuları canlandırdıkları karakterler gibi görür, onlara küfürler yağdırır bazen de sevgi sözcüklerine boğarız.

Ne olursa olsun unutmamamız gereken ise şudur:

Karakterden nefret et, oyuncuya saygı duy.

Gerçeklerden Uzak!

Bu dizideki tüm olay, yer, karakter, kurum ve kuruluşlar hayal ürünüdür.

Dizilerden çıkan bu karakterleri haber kanallarına görmemeniz ve örnek aldığınız kişileri dikkatle seçmeniz dileğiyle.

05.04.2023 / Gökçen.

Editör: Begum

--

--