Sen, Senin Kim Olduğunu Biliyor Musun?

Kendini bilenler, bir gün haddini bildirecek kendini bilmeyenlere!

Gökçen Takan
Yazı Rehberi
5 min readMay 13, 2023

--

Devlet memurları, işçiler, parasını hakkıyla kazananlar, alın teri dökenler… Sizi koltuğunuzdan kaldıralım. Oturmaya değil, hizmet etmeye geldiniz(!)

Ben sizi tanıyorum, kim olduğunuzu biliyorum. Hayatımın her anında rastladım size. Doğdum, ilk sizinle tanıştım. Hastalandım, size koştum. Başım belaya girdi, sizden yardım istedim. Eğitimimi sizinle gördüm. Yaşayacak bir ev aradım sizin yaptığınız. Hayatımın daha nice anında sizinle beraberdim.

Kimlerden bahsettiğimi biliyorsunuz aslında sevgili okuyucular. Onlar biri ya da bir şey değil. Onlar çalışanlar, emekçiler, sizlersiniz

BESİLİ CANAVARLAR

Mesleğinizle ilk tanıştığınız veya tanışacağınız zamanı düşünün sevgili okuyucular. Nasıl da mutluluk dolu bir an, değil mi? Nasıl da enerjiksiniz, gözlerimiz kamaşıyor adeta sizin ışığınızdan. Şimdi bir de mesleğinize küsmeye başladığınız o zamanı düşünün. Kim üzdü sizi? Kim yok etti çalışma azminizi?

Şunu mu sormalıydım? Kim besledi sizi yiyip bitiren bu besili canavarları?

Kendi başarısızlıklarını insanların üzerinizden tatmin etmeye çalışan, ezikliğini başkalarının üzerine basarak yeneceğine inanan ve gölgelerde sinip herkesi zehirleyen tüm o canavarlar: Sizlerden korkmuyoruz, korkmayacağız.

KIRILAN KEMİKLER Mİ, KALPLER Mİ?

Şiddetin birçok türü vardır. Şiddet; zaman, mekan, yer ayırt etmez. Kötü tarafı şudur ki; şiddet kişi ayırt eder.

Hayatınızda bir kere bile şiddete uğramadığınızı mı düşünüyorsunuz? Bir daha düşünün.

Hiç öğretmeniniz tarafından herkesin içinde utandırılmadınız mı? Hiç yıllarca okuyup çabaladığınız mesleğiniz saçma insanlar tarafından beş paralık edilmedi mi? Hiç yaptığınız tüm iyi işlere rağmen patronlarınızın kölesi olmadınız mı? Hiç farklı görüşleriniz yüzünden toplum içinde baskılanıp sessiz olmak zorunda kalmadınız mı?

Bu sorulardan birine bile cevabınız “EVET” ise üzülerek söylemeliyim ki siz de şiddet mağduru insanlardan yalnızca birisiniz.

Belki de uğradığınız şiddet tüm bunların dışında, yalnızca ruhunuzda değil vücudunuzda da izler bıraktı.

Şimdi siz söyleyin! Kırılan kemikler mi yoksa kalpler mi? Hangi şiddetin, hangi acının esiriyiz?

ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAKİLERE BORÇ BİLDİKLERİMİZ

Doğduğunuz ilk an sizi kollarına anneniz değil bir sağlık çalışanı alır. Hastalandığınızda kendi kendinize değil bir sağlık çalışanı sayesinde iyileşirsiniz. Öldüğünüzde sizi yine bir sağlık çalışanı görür.

Doğum ve ölüm arası uzun bir yolsa eğer bizleri her durakta bekleyen bir sağlık çalışanı vardır.

Onlara minneti, saygıyı, sevgiyi borçlu olmamız gerekirdi. Bir gün çalışmak istemezlerse diye korkudan deliye dönmeliydik. Peki bizler ne yaptık biliyor musunuz? Onları dövdük, aşağıladık, ağza alınmayacak ithamlarda bulunduk. Giderler korkusuyla değil, ya kalırlarsa telaşıyla yaşadık.

SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?

Niye soruyorsun kardeşim bu soruyu? Sen kim olduğunu bilmiyor musun?

İki gram gücü olanlar hemen diline yapıştırır o muhteşem sözü: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Bilmiyorum güzel kardeşim. Belli ki sen de bilmiyorsun kim olduğunu da ikide bir soruyorsun bunu.

İster son padişah ol, istersen dünyanın en ünlü insanı… Geldiğin yer herkesle aynıysa eğer herkesle de aynı hizmeti alacaksın. İşine gelmeyene, zoruna gidene, tersine düşene sorma bu soruyu. Fark yaratacak bir cevabı yok çünkü kimse için.

VERGİLERİMİZLE NEYİ ÖDEMİŞİZ?

Durun telaşlanmayın! Haberiniz olmayan bir para çıkmadı cebinizden. Sadece vergilerinizle birilerinin maaşları ödendi.

Ne büyük özgüven değil mi? Birileri çalışıyor ve parasını biz ödüyoruz. Her istediğimizi yaptırabiliriz o zaman diğerlerine.

Şımarık çocuğumuzla baş edemeyen öğretmeni dilediğimiz gibi azarlayabiliriz mesela. İşimizi çözmeyen o polis memurunu istediğimiz gibi aşağılayabiliriz. Hiç değilse, damarımızı ilk denemede bulamayan hemşireyi öldüresiye dövebiliriz. Sonuçta hepsi bizler sayesinde para kazanıyor.

Eğer böyle düşünüyorsunuz sizlere tek bir tavsiyem var: Maaşları sayenizde ödenen(!) o psikiyatristlerden bir randevu da siz alın.

Kimsenin parasını ödediğiniz yok. Evet, vergi veriyorsunuz çünkü bu vatandaşlık göreviniz. Senin cebinden çıkan, o insanların cebinden de çıkıyor. Kimsenin kimseye patronluk taslamaya, emir vermeye hakkı yok.

Kimse ayrıcalıklı değil.

ÖZEL SEKTÖR VE ÖZELİN SEKTÖRÜ

Sekizde mesaisi bitenler, on birde çıkınca ayıp mı ediyor? Gecesi gündüzü, tatili bayramı belli olmayanlar suç mu işliyor?

Sırtınızı yasladığınız patronunuz sizden daha varlıklı, nüfuslu ama bu sizi niye ilgilendiriyor?

Paranı ben veriyorum. İster bugün kovarım seni, istersem fazla çalıştırırım.

Şiddetin göz ardı edilen, karanlık tarafıdır mobbing. Gücü elinde tutanların diğerlerini kukla yapma çabasıdır. Yaşamak için boyun eğmektir bir nevi.

Nerede çalıştığınızı anlayın!

Özel sektörde misiniz yoksa özelin sektöründe misiniz?

NEDENİ, NASILI VE DAHA NİCESİ

Vikipedi şöyle diyor: Üstünlük kompleksi, Alfred Adler tarafından ortaya atılan bireysel psikolojinin temel ilkelerinden biridir. Kişinin doğuştan var olan aşağılık kompleksine dayanarak kendini diğer insanlardan daha üstün görme, yüceltme karmaşasıdır.

Kişi hep üstün duruma geçme, sahip olma ve/veya kendini kahraman gibi görme davranışları gösterir.

Tüm bu yapılanlar psikolojik bir sorun olabilir pek tabii ya da yalnızca gücüyle her şeyi yapabileceğine inanan bir avuç aptalın uydurduğu bir tiyatro oyunudur.

Kim bilebilir?

NE YAPALIM?

Gücü olanlar güçsüzü tanısın. Kimse kimseden üstün olmadığını anlasın. Herkes, önce dinlesin sonra konuşsun. Derdi olanlar unutmasın ki yalnızca siz yoksunuz bu evrende.

İnsanlar değerlidir ve herkes başkalarını da aydınlatacak kadar ışık saçar etrafına.

Daha iyi yarınlar ve daha mutlu hayatlar için kimse kimsenin ışığını söndürmesin.

02.05.2023 / Gökçen.

Editör: Pozan

--

--