Son Kar Tanesi

almiraarg
Yazı Rehberi
Published in
2 min readJan 25, 2023
Photo by Aaron Burden on Unsplash

Diğer mevsimleri geride bırakmışlardı. Şimdi kış gelmiş, dört gözle karı bekliyordu insanlar. Yine uyandıklarında dünyalarının bembeyaz bir örtüyle kaplanmış olduğunu görmeyi bekliyorlardı. Onlar için kış demek; kar demekti. Kar ise huzur... İlkbaharın kıpır kıpır neşesi, yazın heyecanı, sonbaharın hüznü derken o sessiz sakin, huzur dolu mevsime biraz ihtiyaç duymuşlardı.

Ancak huzur veren mevsimimiz bu sene insanları şaşırtmak istemiş olmalı ki son kar tanesini indirecekti yeryüzüne.

Birkaç hafta sonra insanlar, bekledikleri sihirli manzaraya kavuştu.

Evet, kar yağıyordu. Hem de o kadar güzel yağıyordu ki insan bir süre bakınca büyüleniyor, hipnoz oluyordu sanki. Gerçi bu, sadece bazı şeyleri derinden hissetmeyi öğrenmiş olan insanlar için böyleydi. Çoğu insan için sıradan bir kardı. Her sene gelecek olan onlara gereken neşeyi verip gidecek olan kardı.

Kar, saatler boyu yağdıktan sonra durdu bir süre ve diğer kar taneleri durduğu sırada son kar tanesi düştü yeryüzüne. Diğer kar taneleri ona hüzünle baktı, birer gözyaşıyla onu selamladı.

İnsanlardan kimse fark etmedi, kimse anlamadı. Hayır, o sadece bu senenin son kar tanesi değildi. Geçmişin, şimdinin ve geleceğin de son kar tanesi idi.

Evet, herkes onun son olduğunu anlayamayacak kadar meşguldü.

O, son olduğunu söyleyemedi insanlara. Diğer kar taneleri gibi kaldı bir süre dünyada ve en sonunda eriyip gitti diğerleri gibi.

İlk birkaç sene anlamadılar yokluğunu pek. Habersiz gidenlerin yokluğu anlaşılmaz bir süre. Geride kalanlar ‘gelir bir süre sonra’ derler ve beklerler sadece.

Ta ki gidenin eksikliği acıtıncaya kadar.

Ta ki gidenin yüreğindeki keder kaybolana kadar.

Kalanlardan biri yeterince beklediğini anladı ve bir hikaye yazmaya başladı:

Giden mutlu olmaya başlar, kalan ise ağlamaya. Aniden gerçekleşen ayrılıklar da böyledir.

Giden eğer veda etmezse ardında bir yığın umut bırakır.

O umut çürütür kalanı, yıpratır yüreğini. İçinde hep saklar o ihtimali. “Belki gelir.” der. Bekler uzun uzun. “Geldi, gelecek” diye düşünür. Biraz daha bekler, biraz daha üzülür.

Aslında biliyordur artık gelmeyeceğini. Ancak inandıramaz kendini. Farkındadır bir daha onu göremeyeceğinin. Fakat kabul edemez.

Gidenin, vedasız gidişi sürükler onu bu yola. Onu umut etmeye yönlendirmiştir bu son. Bu kalanı çürütür ve yok eder. Umut kalanı tükettiğindeyse kalan aynı olmaz. O da gider. Başka umutlar bulmaya yeni bir yolculuğa çıkar. “

Demiştim ya, “Karı izlerken bazıları büyülenir, onlar bazı şeyleri derinden hissetmeyi öğrenmiş kişilerdir.” diye. İşte onlardan birinin hikayesi bu. Kar onun için gitmiştir. Ama o bir süre daha ümit eder. Bir sabah uyandığında huzur dolu tablosunu görebileceğini düşler. Ancak bunun vedasız bir terk ediş olduğunu anlayınca aramaz artık karı. O da kendine yeni mevsimler aramaya çıkar.

Editör: Sinem Karakuş

--

--