Toronto’ya Bir Çift Gözden Bakış

Toronto Gezi Rehberi

Kanada Toronto’yu Ziyaret Ederken Bilmeniz Gerekenler!

Buse Melike İtik
Yazı Rehberi

--

Bir şehir, bir ülke ya da bir şehrin bir semti! Söz konusu bir yeri gezmek olduğunda elimiz ister istemez Google’a gidiyor ve kendimizi o yeri araştırırken buluyoruz. Ben de gezdiğim her şeyi araştırırken Google amca ve türevlerinden yararlandım. Bugün sizlere yolunuz pahalı uçak biletleri ve vize engelleriyle kesilmezse ziyaret edebileceğiniz Toronto’dan bahsedeceğim ama aklınıza tripadvisor (iş birliği değil) gibi bir metin gelmesin. Benim önerilerim biraz daha benim hoşuma giden yerlerden oluşacak. Aralara da birkaç hatıra fotoğraf eklemeyi düşünüyorum, karlar arasında yorgan montlu fotoğraflara hazır olun!

Photo by Alex Shutin on Unsplash

Toronto mu? Orası da neresi?

Toronto’yu duymuş olabilirsiniz. Duymamış da olabilirsiniz, kendisi bize 10.000 kilometre ötede olan “Akçaağaç Ülkesi” Kanada’nın en büyük şehri! Böyle deyince Toronto’nun Kanada’nın başkenti olduğunu düşünebilirsiniz ama gerçek öyle değil! Kanada’nın başkenti, Toronto’ya yaklaşık altı saat mesafede olan Ottawa şehri! Bu iki şehri kıyaslarken Toronto’ya İstanbul, Ottawa’ya Ankara diyebilirsiniz! (Gördüm onaylıyorum, havasına kadar doğru) İkisi de Kanada’nın Ontario eyaletinde bulunuyor. Kanada’daki eyalet sistemi gittiğiniz şehirdeki dil ve kurallar açısından büyük bir önem taşıyor. Örneğin, Quebec eyaletine gittiğinizde her yerde Fransızca yazılar göreceksiniz ve aktif konuşulan dilin de Fransızca olduğunu fark edeceksiniz.

Aynı şekilde Toronto’da yasal olan bazı ürünlerin orada yasal olmadığını ve kanunların değiştiğini de belirtmeliyim. Buna vergiler de dahil. Bu yüzden ödemeniz gereken parayı hesaplarken ziyaret ettiğiniz eyaletin vergi oranını da mutlaka kontrol etmelisiniz.

Toronto iklimi, kozmopolitan yapısı ve iş dünyasının merkezi olması özelliğiyle gerçekten de İstanbul’a benziyor! Her ne kadar kozmopolitan desem de şehirde sadece 2.93 milyon kişi yaşıyor, yani İstanbul kadar kalabalık bir şehir değil! Şehirde iki havalimanı bulunuyor, birisi yukarıda gördüğünüz görseldeki göl (evet, deniz değil) üstüne kurulu! Ontario Gölü’nün hemen yanındaki bu küçük havalimanın adı Billy Bishop ve sadece yerel uçuşlarda kullanılıyor. Yani her ne kadar gölün üstüne inmek havalı gözükse de siz diğer havalimanına, yani Pearson havalimanına iniyorsunuz.

Pearson diyince aklınıza Suits dizisinden Jessica Pearson geliyorsa sevinebilirsiniz çünkü Suits dizisi Toronto’da çekildi :) (Ya da dizinin gerçekten New York’ta çekildiğini düşündüyseniz yıkılabilirsiniz)

Bu havalimanına vardıktan sonra havalimanından şehre ulaşmak için UP Express trenine binip şehir merkezine gidebilirsiniz. Şehir merkezine herkes “downtown” diyor, harbiden de şehrin merkezi, şehrin eğimi bakımından şehrin aşağısında kalıyor :) Buradaki Union durağını da Karaköy/Şişhane gibi düşünebilirsiniz, sadece Union daha çok Zincirlikuyu ya da Mecidiyeköy gibi bir metro/otobüs/tren hattının kesişim noktası gibi. Union’a ulaştıktan sonra her yere gidebilir ya da gelebilirsiniz.

Metro istasyonunun içi oldukça havalı, buraya gelmeseniz de buradan geçerken uğramanızı öneririm. Ben Kanada’ya iki kez gittim ve ikinci ziyaretimde buradan otobüse koştururken metro kartımı düşürmüştüm. İçinde de 26 dolar para para vardı :) Buraya ulaştıktan sonra gitmek istediğiniz her yere geçebilirsiniz. Uber de çağırabilirsiniz, Uber uygulamasının çok güvenli ve pratik olduğunu söyleyebilirim. Bazen otobüsler gecikebiliyor, Uber’iniz mutlaka olsun. Hele de soğuk havalarda (-30'u bulan) ihtiyacınız olacak! Günlük gezilerinizde de Presto adındaki toplu taşıma kartını kullanabilirsiniz. (Birçok metro istasyonunda ve bizim Migros’a benzeyen yerlerde satılıyor)

Hazır şehir merkezine varmışken biraz daha havalardan bahsedeyim! Lisede karasal iklimi işlemişsinizdir. Evet, işte Toronto buram buram karasal iklim kokuyor! Evet, Marmara Denizi’nden daha büyük bir gölleri var ama şehrin yazı 40 dereceleri görürken kışın sıcaklık -20 hatta -30'a kadar düşebiliyor. Aynı zamanda yaz kış fark etmeden aniden sağanak yağmur bastırabiliyor, bu yüzden yanınızda bir yağmurluk olması da çok önemli! Ziyaret tarihlerinize göre uygun kıyafetler getirmeyi unutmayın.

Benim önerim eğer kışın ziyaret edecekseniz kalın mont alışverişini Kanada’ya gittiğinizde yapmanız. Ülkedeki birçok marka kıyafet Türkiye’dekilere göre uygun. Mesela Columbia. Ben 2022 yılında anneme 100 dolara bir mont almıştım (O zaman dolar 10 liraydı). O montun aynısını geçenlerde Türkiye’deki bir şubede gördüm. Aynı montun fiyatı Türkiye’deki mağazada 11.000 liraydı. Sanırım ne demek istediğimi anlıyorsunuz :)

Hazır bu fiyat farklarından bahsetmişken mutlaka Outlet mağazalarınızı ziyare etmenizi de söylemeden geçemem. Ne olursunuz, bizim Zorlu Center’ın Kanada versiyonu olan Eaton Center’dan bir alışveriş yapmayın.

Kanada’nın Zorlu Center’ı

Bu outlet mağazalarda aynı markaların çok daha uygun fiyatlı ürünlerini bulabilirsiniz. Bunlardan şehre yakın olan ve en uygun olanı Vaughan bölgesindeki Vaughan Mills alışveriş merkezi. Bir diğeri de Niagara Falls’a giderken uğrayabileceğiniz Outlet Collection at Niagara)

50 Dolar’a aldığım Columbia yağmurluğum ve Outlet Center Niagara’da ben.

Şehirde müstakil evler oldukça yaygın, başınızı çevirdiğiniz her yerde filmlerden fırlamış o binaları görebilirsiniz. Eğer otelde konaklamıyorsanız bu evlerde oda kiralayabilirsiniz, birçok kişi -özellikle öğrenciler- konaklamalarını bu şekilde hallediyorlar. AirBNB fiyatları Avrupa ve Türkiye’ye göre oldukça pahalı. Genel olarak konaklamalar da pahalı diyebiliriz, bir öğrenci aylık oda kiralayacaksa minimum 600 CAD, muhtemelen de 800 CAD civari bir masrafla karşılaşıyor. Şehirde Little Italy, Chinatown gibi belli milletten insanların ağırlıklı yaşadığı bölgeler de var, evinizi seçerken bunu da göz önünde bulundurmayı unutmayın.

Şehrin her yerinde karşılaşabileceğiniz klasik bir ev

Botları montları aldıysak şehri gezmeye hazırız! Toronto şehrini gezerken bir gezme haritası çıkararak belli yerleri gezebilirsiniz. Gezilecek birçok yerin ücretli olduğunu belirteyim, bu yerleri de teker teker gezmek yerine CityPass adındaki bir kartı almanızı öneririm.

Bu kartın yetişkinler için güncel fiyatı 75 CAD + vergiler (yeri gelmişken Toronto’daki birçok ürünün fiyatının vergisiz olduğunu da söyleyeyim) çocuklar için olan fiyat da 56 CAD + vergiler. Bu ücrete CN Tower ve Casa Loma, Royal Ontario Müzesi, Toronto Zoo, Ontario Science Centre, City Cruises Toronto seçeneklerinden dördünü ziyaret edebiliyorsunuz.

CN Tower’da ben, 2018.

Bu saydığım yerlerden hayvanat bahçesini ve City Cruises Toronto seçeneğini ziyaret etmedim. Bilime ilginiz varsa bilim müzesini çok seversiniz ama Royal Ontario müzesinin beklentinizi karşılayacağını sanmıyorum. Casa Loma ise sadece küçük bir köşk gibi, özellikle İstanbul’dan geldiyseniz gülerek çıkacağınızı söyleyebilirim :)

Peki bu meşhur beşliyi geçersek Toronto’da nereleri gezmenizi öneririm? Sıradan başlayalım o zaman!

Ontario Gölü, Toronto Adası ve Kano Keyfi

Ben hayatımda bir kez kano yapmayı denedim, bunu da ilk kez Toronto’ya gittiğimde yaptım. Yanıma yedek kıyafet almadığım için ve sırılsıklam olduğum için bir daha yaparsam yanıma net yedek kıyafetler alırım ama yine olsa yine yaparım. Toronto’nun şehir manzarasını uzaktan seyrederek adaya ulaşmaya çalışıyorsunuz. Kanoyu erken bir saatte yaparsanız adaya çıkıp adayı gezebilir, sonrasında da şehre dönebilirsiniz. Adaya gittiğinizde göle ve denize girebileceğiniz birçok sahil de var.

Toronto Adası, ben ve manzarası
Şehirdeki mevsimsel farklılığı anlatan iki fotoğraf :)

Kış aylarında bazı günler sabah okula gitmek için hazırlanırken bir anda “buzlanma” uyarısı yapıldığını ve okulların çevrimiçi eğitime döndüğünü görebilirsiniz. Bu soğuklarda yolların buzlanması oldukça tehlikeli olduğu için belli günlerde direkt okullar ve birçok kurumlar tatil edilebiliyor.

Toronto Wonderland’de Adrenaline Doymak

Eğer adrenalin tutkunuysanız Wonderland’de birbirinden çılgın eğlence aletlerine binebilirsiniz. Özellikle yazın deneyebileceğiniz rafting benzeri sulu aktiviteler de var. Buranın en meşhur aleti Leviathan adındaki aşırı hızlı hız treni. Kendisinin ne kadar korkunç olduğunu merak ediyorsanız bu linkten izleyebilirsiniz.

Yonge Dundas Meydanı

Benim şehirde en en en sevdiğim yer burası. Kendisini çakma bir Times Meydanı olarak düşünebilirsiniz. Burada yaz aylarında birbirinden güzel konserler oluyor ve akşamları ışıl ışıl geçiyor. Kışları hava soğusa da bu meydanın canlılığı değişmiyor.

Toronto’daki son günüm ve şehre dair son fotoğrafım

Herhangi bir Tim Hortons Şubesi

Tim Hortons Kanada’nın resmi ve en meşhur kahve markası. Her sokakta bir Tim Hortons kafesine denk gelebilirsiniz. Gittiğiniz kafenin internetini kullanmak istiyorsanız Tim Hortons’a gitmenizi önermem, aynı şekilde kafede birçok evsiz görmeye de hazırlıklı olun. Giderseniz de mutlaka IcedCapp içeceğini deneyin. Donutları ve Timbitslerini denemeyi unutmayın! Toronto’da eğer Fast-Food kategorisinde bir şeyler yemiyorsanız gittiğiniz restoranda bahşiş bırakmanız gerektiğini unutmayın. Hele de kaliteli bir restoranda bahşiş bırakmadığınız için başınıza her şey gelebilir!

Toronto Old Town

Toronto oldukça yeni bir şehir, bu şehirde eski binalara ya da “tarihi” yerlere rastlamak o kadar da kolay değil. Yine de sizi Avrupa’ya götürecek Old Town adındaki bölgeyi ziyaret edebilirsiniz. Buraya aşk kilidinizi takabilir, restoranlarda yemek yiyebilir ya da sadece yürüyüp gezebilirsiniz. Ben ambiyansını sevmiştim ama Türkiye ve Avrupa’dan sonra yine çok büyük bir beklentiyle gelmemenizi öneririm :)

Çakma Paris Kilitleri

Chinatown

Toronto’nun en kültürel bölgelerinden birisi de Chinatown. Buraya gidip konseptli mekanlarda yemek yiyebilir, ayak masajı yaptırabilir ya da yine bölgenin sokaklarında yürüyebilirsiniz. Buna ek olarak benim bir önerim de Greektown. Kültürel bir yapısı olduğunu söyleyemem, sadece bölgedeki mescit size kendinizi bir an Türkiye’de hissettirebilir :) Ben o sokakların enerjisini sevmiştim, oraya da bir göz atabilirsiniz.

Üniversiteler

Kanada eğitim kurumları ve eğitim sonrası çalışma imkanlarıyla da öne çıkan bir ülke. Eğer Kanada’yı turistik olarak ziyaret etmeyi düşünüyorsanız bu kısmı geçebilirsiniz ama ben en azından turistik ziyaretinizde Toronto Üniversitesi’nin kampüsünü ziyaret etmenizi öneririm. Şehrin göbeğine kurulu bu üniversitenin binaları ve yapısı şehre çok yakışmış. Lisans eğitimimi tamamlamak istediğim bir üniversiteydi, onun yerine kendimi Boğaziçi’nde buldum.

Minik bir bilgi vereyim, üniversitenin bahçesi ve ana binasının yapısı Boğaziçi Üniversitesi’nin güney kampüsüne inanılmaz benziyor. Hatta Pinterest’te University of Toronto diye aratırsınız önünüze Boğaziçi fotoğrafları da çıkıyor :)

Siz siz olun, “manifest” ederken daha spesifik olmaya çalışın.

Söz konusu eğitim kurumları olunca tabii ki Toronto’daki tek üniversite Toronto Üniversitesi değil. Direkt şehrin içinde York Üniversitesi, Toronto Metropolitan Üniversitesi gibi birçok üniversite ve Seneca College, George Brown College gibi birçok kolej bulunuyor. Ben de York Üniversitesi’nde bir dönem değişim öğrencisi olarak eğitim aldım. Bu saydığım üniversitelerin ve kolejlerin hepsi direkt şehrin içinde; istediğiniz bölümlere göre bu üniversiteleri ve kolej programlarını inceleyebilirsiniz. Bu eğitimleri tamamladıktan sonra üç yıla kadar çalışma izni alabilir sonrasında kalıcı oturum ve vatandaşlığa başvurabilirsiniz.

Hatta bu aralar bu üç yıllık çalışma vizesi için bu eğitime de gerek yok. Kanada turist vizesiyle gelen herkese üç yıllık çalışma izni veriyor.

Toronto’nun Birbirinden Güzel Sokakları

Bu şehre dair birçok şeyi sevdim ama bunlardan en sevdiğim kesinlikle şehrin sokakları oldu. Bu sokaklarda gece gündüz, ışıklı karanlıklı, soğuk sıcak; günlerce dolaştım. Zihnimde Toronto’nun haritası var, o yolların çıkışlarını görebiliyorum. Siz de şehri ziyaret edecek olursanız mutlaka bu sokaklardan yürüyün, gezin.

Ufak Bir Ekleme: Yakında Gezilebilecek Yerler

Eğer Türkiye’den on saatlik bir uçuşla Kanada’ya gidiyorsanız muhtemelen tek bir şehri gezip dönmeyi planlamıyorsunuzdur. Bu nedenle size Toronto’yu ziyaret ettiğinizde ziyaret edebileceğiniz, mutlaka ziyaret etmenizi önerdiğim birkaç şehirden de bahsedeceğim.

Niagara Falls

Niagara Şelaleri’ni muhtemelen duymuşsunuzdur. Hatta Toronto’yu hiç duymadıysanız da Niagara Şelaleleri’ni kesin duymuşsunuzdur! Niagara Şelaleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada arasında yer alıyor ve iki ülke de bu bölgeyi turistik olarak değerlendirebiliyor. Fakat herkesten dinlediğim kadarıyla ve manzarayı gözlemlediğimde Kanada tarafındaki seyir zevkinin çok daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Eğer kasino ve kumara ilginiz varsa Niagara’ya gittiğinizde birbirinden farklı kasinolarda vakit geçirebilirsiniz. Bu arada bu kasinoları Las Vegas kasinoları gibi hayal etmeyin çünkü kasinolara gidenlerin büyük bir çoğunluğu yaşlı insanlar! Bir nevi Kanadalıların kaplıcaları buradaki kasinolar.

Mutlaka gittiğinizde akşama kadar kalın ve şelalelere yansıtılan ışıklı görüntüyü seyredin.

Toronto’yu ziyaret etmeseniz bile bence Niagara Şelaleleri mutlaka görmeniz gereken bir yer.

Ottawa

Eh, Kanada’nın başkenti neresi peki? İşte Kanada’nın başkenti, benim benzetmemle Ankara olan Ottawa. Toronto’dan birçok otobüs, tren ya da car-share (paylaşımlı araba da ülkede oldukça yaygın) Ottawa’ya gidebilirsiniz. Yolculuk yaklaşık altı saat sürüyor, gittiğinizde en fazla iki gün kalmanızı öneririm. Hatta sadece bir gün kalıp ya da bir gün gezip Montreal ve Quebec’e geçmeniz çok daha ekonomik olur çünkü başkent desek de Ottawa şehrinde görüp gezilecek iki caddeden başka bir şey yok.

-30 dereceyle en soğuk günleri burada geçirmiştim.

Montreal

Quebec eyaletindeki Montreal şehri Fransız esintilerini buram buram hissedeceğiniz bir yer. Bu şehre geldiğinizde insanların karakteri ve iletişim dili bile değişiyor! Bir günde kolaylıkla gezebileceğiniz bu şehir, Kanada’nın en çok göç alan bölgelerinden birisi. Burada yaşamak istiyorsanız Fransızca dilini akıcı bir şekilde konuşabilmeniz uzun vadede gerekebilir.

Montreal’deki Notre Dame Basilica

Quebec City

Son olarak benim belki de en çok sevdiğim yer, Quebec eyaletindeki Quebec şehri. Yıllar önce izlediğim Goblin adındaki bir dizide görüp burayı çok beğenmiştim ve ziyaret etmeyi çok istiyordum. Burası muhtemelen ülkedeki şehirler arasında Avrupa etkisini en ağır hissedeceğiniz şehir olacak.

Goblin dizisini izleyenler beni anladı :)

Buraya geldiğinizde benim ziyaret ettiğim zamana kıyasla çok daha güzel bir havayla karşılaşırsanız ne ala! Fotoğrafta arkamda kalan Fairmont otelinin altında dondurma yemeyi de unutmayın! Hâlâ hayatımda yediğim en güzel dondurmadır kendisi!

Umarım sizin için faydalı bir yazı olmuştur. Biraz daha kendi tecrübelerimi göre “keşke bilseydim” ya da “bir daha gitsem yine buraya giderdim” dediğim yerleri toplama çalıştım. Benim yazdıklarım dışında kalan, en çok aratılan sitelere de mutlaka bir göz atın.

Siz Kanada’yı ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz? Yorumlarınızı merakla bekliyorum! Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Editör: Begüm Uğurlu

--

--