Ufak Tefek Farkındalıklar

Bir ruh sağlığı uzmanının kendini tanıma kuyusu…

Hacer Nur Çekiç
Yazı Rehberi
3 min readSep 18, 2023

--

Photo by Alicia Christin Gerald on Unsplash

İnternette psikologlar ve psikolojik danışmanlar tarafından ruh sağlığı uzmanı olmanın ne kadar yararlı veya avantajlı olduğunu okumuşsunuzdur. Bir psikolojik danışman olarak bana göre de harika bir şey. Bol bol okuma yapmak, eğitim hayatının asla bitmemesi, benliğine nelerin iyi geleceğini bilmek gibi aktiviteler beni mesleğimde cezbeden şeylerdendir.

Peki ya ruh sağlığı uzmanı olmanın veya bu yola başlamanın en büyük dezavantajı nedir? Kendi tecrübelerimden yararlanarak size anlatayım.

Üniversiteyi kazandığımda son derece hevesliydim. Çünkü yıllardır hayalini kurduğum mesleğe kavuşma yolundaki ilk adımı atmıştım. İlgi alanım olduğu için çoğu ders bana kolay ve eğlenceli geldi. Hocalarım da birbirinden anlayışlı ve bilgiliydi. Bunların hepsi harikaydı ama mesleğin kimsenin daha önce bahsetmediği karanlık bir yanı vardı: Kendini tanımak!

Biliyorum, böyle söyleyince kulağa güzel bir şey gibi geliyor fakat kendini tanıma bataklığının dipsiz bir kuyu gibi olduğunu deneyimledim. Derslere girip çıktıkça, özellikle aile, çocukluk ve yakın ilişkiler hakkındaki farkındalıklara vardıkça kendimi kaybettim. Meğer ben neymişim. Babam nasıl bir insanmış, annem neden hiç ağlamazmış, arkadaşım neden bu kadar hırslıymış hepsini anladım.

Çevreniz hakkında bunca bilgiye sahip olmak güzel gibi gözükebilir. Ancak bunca farkındalığa bir anda sahip olmak insana ağır gelebiliyor, en azından bana ağır geldi. İnsanın çocukluk travmaları, yetişkinlik hataları, ilişkisel problemleri tek tek su yüzüne çıkıyor. Edinilen bu bilgiler ışığında hem dünyaya farklı bir pencereden bakıyor hem de bunca senedir tanıdığınız insanların derinliklerine inmiş oluyorsunuz.

Girdiğim ortamlara aynı gözle bakamaz oldum. Kim ne düşünüyor, bu hareketi neden yaptı, şimdi nasıl bir tepki verecek diye düşünürken buldum kendimi. Belki de tüm bunlar psikoloji biliminden değil fazla detaycılıktan kaynaklanıyordur, kim bilir?

Photo by Diego PH on Unsplash

Ruh sağlığı uzmanlarının hepsinin öğrencilik yıllarında yaşadığını duyduğum bir olay da teşhis koyma hastalığı! “O yeme bozukluğuna sahip, bu narsist olabilir, sen paranoyak olabilirsin. Peki ya ben? Ben hepsi olabilirim çünkü hepsine kendimi yakın hissediyorum. Acaba ben deli miyim?” diye diye kendimizi yer dururuz. Tüm bu terimler bize yeni olduğu ve çok da hevesli olduğumuz için biraz abartıyoruz sanırım.

Hepimizde olduğu gibi bölüm içerisinde farklı ilgi alanlarına ve farklı kişiliklere sahip insanlar vardı. Bol bol birbirimizi gözlemleme fırsatı bulduk. Her insanın kendine has bir tarzı var. Öğrenilenler sayesinde kimi mizahi yönünü geliştirdi, kimi daha iyi bir versiyonunu inşa etti, kimi yeni alışkanlıklar kazandı. Ben mi? Ben tüm bu farkındalığa dayanamayıp depresyona girdim, yepyeni takıntılara sahip oldum. Üniversite arkadaşlarımın çoğu gerçek beni tanımıyor. Çünkü asla kendimi gösteremedim, içimdeki sesi susturamadım. Günlerce “Bu neden böyle oldu, şu olay aslında benim hatam imiş,” diye düşünüp durdum. İyice içime kapandım. Bir ara kendim olmaktan bile vazgeçmiş olabilirim.

Siz, kendiniz olmaktan vazgeçmeyin. Eğer içinizde böyle bir heves varsa ruh sağlığı uzmanı olmaktan da vazgeçmeyin. Ama kendinize dikkat edin ve benim gibi bir şeyleri abartmayın. Kendini ve çevrendekileri yakından tanımak korkutucu olsa da güzel bir şey.

Ben hala kendi kendimi iyileştirme sürecindeyim. Dediğim gibi, öz farkındalık dipsiz bir kuyu… Hala bu kuyunun dibini arıyorum.

Başta bunca söylendiğime bakmayın. Mesleğime aşık bir insanım. Farklı insanlarla tanışıp onların iç yolculuklarına çıkmaya, onlara yeni şeyler kazandırmaya bayılıyorum. Ama işte bu mesleğin karanlık yanını sizinle de paylaşmak istedim. Kendinize iyi bakın, sağlıklı ve farkındalık dolu günler dilerim!

Editör: Rüya Yaşar

--

--