Yeni Bir Türü Hakim Kılmak: Sweet Tooth Dizi İncelemesi

Doğa bizi gözden çıkarırsa söz hakkımız kalır mı?

Cankut Değerli
Yazı Rehberi
3 min readJun 22, 2024

--

Herkese merhaba! Uzun zamandır başına oturamadığım Medium’un başına nihayet geçebildim bugün. Bu yazıyı yazmak bir süredir aklımdaydı ve bugüne kısmetmiş.

Bugün sizlerle gerçekten her saniyesinden zevk aldığım, bana her duyguyu yaşatarak hem eğlendiren hem de geren muhteşem bir diziden bahsedeceğim. Sweet Tooth.

2021 yılında Netflix’te yayınlanmaya başlayan dizi aslında bir çizgi roman uyarlaması. 6 Haziran 2024'te yayınlanan üçüncü sezonuyla da final yaptı. Aslında bu diziyi çok görüyordum ama hiç ilgimi çekmemişti, sebebi de tamamen Netflix’in diziye koyduğu tanıtım metni bence. Bilemiyorum, merak uyandırmadı hiç. Sonra arkadaş tavsiyesiyle bir şans vereyim dedim ve “iyi ki” dediğim diziler arasında yerini aldı kendisi.

Dizimiz medeniyetin kıyamet virüsü adlı bir hastalıkla çöküşüyle başlıyor, bir yandan da yeni doğan çocuklar insan hayvan karışımı melezler olarak dünyaya gelmeye başlıyorlar. Hastalığın mı melezlerin mi önce ortaya çıktığı bilinmez ama bir gerçek var ki o da melezlerin virüse bağışık olmaları. Dolayısıyla bu da belli kesimlerin melezleri ötekileştirmesine hatta yok etmek istemelerine kadar vardırıyor işi.

Dizinin ana karakterlerinden biri Gus. Kendisi on yaşında yarı geyik bir oğlan. Babasıyla birlikte Yellow Stone’da yaşıyor ancak Gus dokuz yaşındayken babasının ölümüyle birlikte yalnız kalıyor. Bir seneyi tek başına geçiren Gus, yaşadığı yerin keşfedilmesiyle birlikte onu kurtaran Jepperd’la birlikte evini terk etmek zorunda kalır, amacı Birdie lakaplı annesini bulmaktır.

Hikâyenin bir diğer baş karakteriyse doktor Aditya Singh. Çöküşün ardından karısı Rani’yle sakin bir yaşam sürmektedir ancak karısı hastalığa, daha doğrusu illete yakalanmıştır. Bu durumu komşularından gizlemekte olan çifti ummadıkları ve pek de hayra alamet olmayan sürprizler beklemektedir.

Bundan sonra ne desem spoiler ancak Son Adamlardan da biraz bahsedelim. Son Adamlar askeri bir örgüt. Amaçları dünyayı melezlerden arındırıp eski düzene geri dönmek. Başlarındaki General Abbot’ın tam bir bela olduğunu söylememe herhalde gerek yoktur.

Hikâye ilerledikçe işler daha da karmaşıklaşıyor. Bir yanda doğanın yeni söz sahipleri ve onlara destek veren insanlar bulunurken diğer tarafta her şeyi yakıp yıkan, almaktan başka bir şey bilmeyen insanoğlu. Çaresizliğin vardığı sonuçların ne kadar acı olduğu bir yana, iyiliğin de çiçek açtığını görmek mümkün bu hikâyede.

Zaten bu diziyi bu kadar özel kılan da bu. İnsanın içindeki iyilik ve kötülük potansiyelini öyle bir ortaya koyuyor ki şaşıp kalıyorsunuz.

Yaptığımız her eylemin bir amacı vardır. İyilik ve kötülük olduğumuz bir şey değildir, yaptığımız ve yapacağımız seçimlerdedir çünkü insan ikisini de içinde taşır.

Bireysel çöküş veya yükseliş kişinin kendi elindedir. Tıpkı Last Of Us’ta olduğu gibi burada da bir bağın anlatıldığını görebiliriz. Ellie ve Joel nasıl Birleşik Devletler’i baştan başa geçmişlerse benzer bir durum Gus ve Jepperd için de geçerli. Önceden umursamaz bir adam olan Jepperd’ın dönüşümünü Gus aracılığıyla izliyoruz. Tabii Gus’ın başka dostları da var ama onlardan bahsedersem spoilera girmiş olurum.

Öte yandan insanlığın çöküşü ve yükselişi tek bir kişiye bağlı değildir. Herkese bağlıdır. Doğanın hakimi miyiz yoksa doğa canı istediğinde bize şamarı vurabilir mi? Bence sorunun cevabı belli. Yine de insanlık bunu kabullenmeye pek hazır görünmüyor. Her gün doğayı dize getirmeye çalışıyoruz. Peki var olmaya ve kurtarılmaya değer miyiz? Onu bu kadar mahvederken doğa ana bize neden kucak açsın?

İşte dizi tüm bu soruları soruyor bizlere. Verdiği cevaplar hoşunuza gider mi bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim: Dizi hikâyesini işlerken bunu herhangi bir politik doğruculuk veya sosyal adalet akımına bağlanmadan, tamamen insanî değerler üzerinden yapıyor.

Doğa bizden henüz vazgeçmiş görünmüyor ancak son zamanlarda gerçekten bir pandemi yaşandı. Farklı felaketlerle boğuşmaya devam ediyor insanlık. Sonunda ne olur bilinmez ancak bugün yapacağımız seçimler yarınımızı etkiliyor. Dolayısıyla neye kulak verdiğimiz çok önemli.

Toparlarken bu diziyi herkese tavsiye ettiğimi belirteyim. Sweet Tooth insanlığa dair önemli sorular sorarken zaman zaman iç ısıtan, zaman zaman yüreğinizin bam teline basan çok güzel bir hikâye anlatıyor. Her şeyiyle ayarında, ne çok abartan ne kurgusundan kısan bir hikâye izliyoruz.

Umarım izlerken sizler de benim kadar zevk alırsınız. Görüşlerinizi yorumlara yazarsanız da çok mutlu olurum. Kendinize cici bakın, hoşça kalın!

Editör: Şevval Aydoğan

--

--