“Yeraltı” Film İnceleme

Asya Esra Duman
Yazı Rehberi
Published in
2 min readJun 29, 2022

Film, Fyodor Dostoyevski tarafından yazılan “Yeraltından Notlar” kitabının bir uyarlamasıdır. İşlenen her bir sahnede de, kitabın içindeki soğukluk ve kasveti görmek mümkündür.

Metaforik olarak çok fazla anlam barındıran filmde, baş karakterimizin yalnızlık, toplumsal meseleler ve kısmi de olsa depresyonla mücadele ettiğini görmek mümkün. Üstelik tüm bu sorunlarla baş ederken, hayatına yeni bir insanı almama konusunda da oldukça ketum bir davranışa sahip. Toplumun kendini asla anlamadığını düşünmesi, diğer karakterlerin yaptığı her harekette ona yargılayıcı bir şekilde bakılması, durumu onun için daha da kritik bir hale getiriyor ve onu agresifleştiriyor.

Naylon bir perde arkasından oyun oynayan adamları izlerken, karakterleri görememesi aslında yaşadığı bu durumun metaforikleşmiş bir hali gibidir. Şeffaf ve naylon perde incecik olmasına rağmen düzgün bir görüş sağlayamaması, toplum ile arasındaki anlaşmazlığı simgeliyor aslında. O perde toplumu görmesini engelleyen, aynı şekilde toplumun da onu görmesini ve anlamasını engelleyen bir soyutlaşmayı simgeliyor. Karakter her ne kadar toplumla iç içe yaşasa da, otobüse binmesi, işe gitmesi, komşularını dikizlemesi… Hayattan hiç bir zevk almayan, paranoyakça ve hastalıklı bir halde davranan ana karakterimiz Muharrem, yaşadığı iç çatışmayı her hal ve hareketinde yansıtıyor. Film içerisinde aslında çok küçükmüş gibi duran ama aslında anlamsal bakımdan çok şey ifade eden metaforlar mevcut. Örneğin sigarayı üzerine düşürdüğünde üflemek yerine dikkatlice tükürüğü ile temizlemesi ama sahnenin sonunda sigarayı ekmek üzerinde söndürmesi… Ekmek toplum için kutsaldır. Ekmeğe zarar dine ve kültüre zarardır.

Film içerisinde gördüğümüz kontrastlar ile desteklenen hikayede hep bir çatışma mevcut. Aydınlık ve karanlık, siyah ve beyaz, iyi ve kötü… Karakterin ofise gitmek için çıktığı merdivenler, kendi karanlık, soluksuz evine nazaran komşularının yaşadığı o eğlence… Bu tarz zıtlıkların tamamını filmin içerisinde görmek mümkün.

Filmin sonunda Muharrem’in karanlık bir odada oturması ama hemen yan koridorunda ışık sızan karanlık bir kapının olması, aslında tüm bu depresif halden ayrılıp normal olabilmesi için bir işaret. Kapıdan sızan ışık, kadın karakter çıkıp gittiğinde bile bir süre daha yanmaya devam etti. O anlık kapı Muharrem için son umut olabilirdi ama o oturduğu yataktan kalkıp kendine seçenek sunmadı bile. Sabit kamerada gördüğümüz, açısı itibariyle hem Muharrem’i hem de aralık ışık sızan kapının göründüğü bu sahnede karakterin yaşadığı buhrandan kurtulması için seyirci büyük bir beklentideydi. Ama Muharrem alışık olduğu düzeni bırakabilecek kadar cesur biri değildi. Her zaman sade yumurta yemesi, tek tip kıyafet giyinmesi, tüplü bir televizyonda hayvan belgeselleri izlemesi…

Film yapısı gereği seyirciye verdiği o çatışmayı gerek Muharrem’in sigarası gerek aralık kapı gibi ufak işaretlerle dinamiğini canlı tutuyor. Kameranın konuya olan uzaklıklarının hep biraz boşluğu ve geneli görmesi, kontrastları bolca kullanmaları ve yine oldukça az kamera hareketi ile anlatılan konu, film süresi boyunca mevcut.

--

--