Photo by Marie Bellando Mitjans on Unsplash

Zihin Kuramı: Hayatta Kalmaktan Suç ve Ceza’ya

Edebiyat nasıl evrimleşti?

Fırat Şeker
Published in
5 min readJul 9, 2022

--

Homo sapiens’in harika bir hikâye anlatıcısı olduğu genel olarak kabul görmüştür. Fakat nasıl oluyor da bu kadar iyi hikayeler ortaya çıkarabiliyor? Ve neden aynı zamanda da iyi bir hikâye dinleyicisi? Bunun pek çok açıklaması var ancak bu yazıda özellikle bir tanesine değineceğim: “zihin kuramı” (theory of mind).

Zihin kuramı, bir kabiliyet, bir psikolojik mekanizmadır. Üç ve beş yaş arasında gelişen ve insanı en çok insan yapan psikolojik özelliklerden birisidir (Perner & Lang, 1999). Bana kalırsa, insanların bugün bildiğimiz toplumları, medeniyetleri ve sosyal kuralları kurmasında ve korumasında en büyük faktörlerden birisi olmuştur. Zihin kuramına sahip birisi, onu ortaya atan Premack ve Woodruff’ın (1978) tanımına göre:

“Kendisine ve başkalarına zihinsel durumlar atfedebilir. Bu zihinsel durumlar doğrudan gözlemlenebilir olmadığından ve bu durumları kullanarak sistemik çıkarımlar yapılabildiğinden bu, neticede bir kuramdır.”

Basitçe, zihin kuramı diğer insanların zihinsel süreçlerini, inançlarını, niyetlerini ve sahip olduğu değerlerini anlamamız için kullandığımız bir psikolojik mekanizmadır. Bu kabiliyet insanların bir nevi zihinlerini okuyabilmemizi sağlar. Zihin kuramı canlılara olduğu kadar canlı olmayan şeylere de uzanmaktadır. Bir diğer deyişle, hem diğer insanlara hem de objelere ve gerçekte olmayan şeylere niyet, düşünce ve değerler atfedebiliriz (Baron-Cohen, 1999).

Çok benzeştiği için ayırt etmekte fayda olan empati ise (basitçe) kişinin, bir diğer kişiyle birlikte bir duyguyu “hissetmesi”, o duyguyu paylaşmasıdır (Singer v.d., 2009). Empati ve zihin kuramı el ele giden kavramlardır.

Peki, bundan nasıl bu kadar eminiz? Zihin kuramını destekleyen ampirik bulguların çoğu otizm araştırmalarından gelir. Otizmli çocuklar zihin kuramının test edilmesinde kritik rol oynar, zira onların bu kabiliyeti kusurludur ve neredeyse yoktur. Karşılarındaki kişinin iletişimsel niyetlerini, bedensel ipuçlarını ve şakaları anlamakta güçlük çekerler. Karşılarındakinin geçmişine ve zihinsel durumlarına göre konuşmalarını düzenleyemezler. Aynı zamanda otizmli çocuklar, olmayan şeyleri hayal etmekte de güçlük çekerler ve “varmış gibi yapmakta” (pretend) zorlanırlar (Baron-Cohen, 2001). Bunlar, zihin kuramının hayal gücüyle ve kurguyla bağlantısının bir göstergesidir.

Asıl sorumuza dönecek olursak cevaplarından birisi şu: Homo sapiens iyi bir hikâye yaratıcısı ve dinleyicisi çünkü zihin kuramına sahip. Çünkü hikayedeki karakterlerin yerine kendini koyabiliyor. Çünkü onların düşünceleri, değerleri, amaçları ve istekleri üzerine akıl yürütebiliyor, empati sayesinde onların duygularını anlayabiliyor (Zunshine, 2006; Mason & Just, 2009).

“E bunu zaten biliyordum ben!” diyenleri duyar gibiyim. Ancak işin ilginç tarafı burada değil. İşin ilginç tarafı biz insanların, tür olarak hayatta kalma olasılığımızı artıran psikolojik bir becerinin evrimleşmesi sayesinde İlyada’yı, Hamlet’i, Suç ve Ceza’yı ve Yüzüklerin Efendisi’ni yazabiliyor ve okurken keyif alabiliyor olmamızda yatıyor.

İnsanların zihin kuramı becerileri evrimsel süreçte ne zaman ortaya çıktı tam olarak bilmiyoruz ancak bulgular 6 milyon yıl ile 30 bin yıl arasını işaret ediyor (Baron-Cohen, 1999). Oldukça geniş bir zaman aralığı olduğundan bulguların ve tahminlerin henüz pek de keskin olmadığını tahmin edersiniz. Çağdaş psikolojide bu kabiliyetin insanlar arası iş birliğini, dolayısıyla toplumun temellerini; takım oyunlarını, dolayısıyla spor müsabakalarını; inanç sistemlerini ve elbette ki hikâye anlatıcılığını mümkün kıldığına yönelik bulgular var. Fakat özünde, zihin kuramı yeteneğinin öncelikle türdeşler arası anlaşmayı, dil kullanımı ile iletilen bilgilerin amacını ve türünü ve nihayetinde iş birliğini, takım çalışmasını ve hayatta kalmayı artıracak bir beceri olarak evrimleştiğini söyleyebiliriz.

300.000 yıl öncesini hayal edin; insanlar şimdi olduğu gibi o zamanlarda da grup halinde yaşarlardı. Grup olarak hayatta kalmanın en kolay yollarından birisi de diğerlerinin ne düşündüğünü tahmin edebilmekten geçiyordu.

Düşünün, avlanmanız gerek. Grubunuzdaki herkesin aç olduğunu ve yemek bulmak istediğini anlayabiliyorsunuz. Bunun için bir av takımı kurmak için grubunuzla plan yaptınız. Gelmek istemeyenleri ikna ettiniz, zira onları ikna etmek için onların ne düşündüğünü ve düşüneceğini anlamanız gerek. Bir mamut buluyorsunuz. Onu kovalayıp kıstırıyorsunuz. Birinizin mızrağının kırıldığını ve yere düştüğünü, mamutun ayakları arasında ezilmek üzere olduğunu gördünüz. Bu durumda elinizdeki silahı ona fırlatmanız şu düşünce süreçlerini eforsuz bir şekilde yapabilmenize bağlı: “Arkadaşım ölmek üzere. Ölmek istemiyor. Mızrağımı ona atarsam kendini koruyabilir çünkü mızrağı kullanmayı biliyor. Bu durumda benim mızrağıma ihtiyacı olmalı. Canının derdinde olduğu için ona seslenmem gerek.

Sonuç; arkadaşınıza seslenerek (dil kabiliyetleri de tahmin ettiğiniz üzere zihin kuramı ile derinden ilişkilidir) mızrağınızı arkadaşınıza atıyorsunuz ve arkadaşınız mamutun ayakların arasında kaldığı için avını kalbinden yaralayabiliyor. Siz de grupça arkadaşınızı kurtarıp avınızı yakalıyorsunuz ve yüksek protein ve hayvansal yağ kaynağına erişmiş oluyorsunuz.

Grubunuzun bir üyesinin zihinsel süreçlerini anlamanız veya tahmin edebilmeniz, grup olarak avınızı yakalamanıza yardımcı olmakla birlikte bu özelliğe sahip olmayan diğer türlere kıyasla çok daha başarılı bir şekilde hayatta kalmanızı sağladı. Peki kurgular, hikâyeler, romanlar bunun neresinde? İşte işin ilginç yanı.

Binlerce yıllık evrim süreci boyunca insanlar zihinsel durum atfedebilme yeteneklerini kullanarak hayatta kalmalarının yanı sıra anlatılar da (narrative) oluşturabiliyordu. Bu evrimsel bir yan üründü. Yani çevreden kaynaklanan asıl sorunu çözmeye yardımcı olacak bir adaptasyon evrimsel süreçte seçildiğinde beraberinde gelmişti. İnsanlar bunun sayesinde gerçekte var olmayan şeylere zihinsel süreçler atfettiler; kurgu ve anlatı kapsamında bunlar Truvalı Hector, Harry Potter ve Raskolnikov gibi karakterlerdi. Hikâye anlatıcıları, dinleyicilerinin veya okuyucularının ne düşüneceğini de düşünebiliyordu, yine empati ve zihin kuramı sayesinde. Böylece daha sürükleyici, daha etkileyici anlatılar oluşturabildiler. Karakterleri onlarla bağ kurabileceğimiz hâle getirdiler, eh biz de bunu çok sevdik. Onlara gerçek birer insan gibi davrandık. Elbette anlatı üretmede planlama, empati, epizodik bellek gibi diğer bilişsel kabiliyetlerin de rolü olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Zihin kuramının açtığı kapılar sadece kurgusal karakterlere kısıtlı değildi: insanlar gerçek dünyada mitolojik varlıklar yarattılar, batıl inançlar kurdular, krallıklar, ülkeler, şirketler inşa ettiler. Bunların her biri müthiş bir anlatı oluşturma ve zihinsel durum atfetme kabiliyetinin ürünleri. Bizlerin Suç ve Ceza’yı yazıp ve okuyabilmemizin sebeplerinden birisi zihin kuramının evrimleşmesi. Edebiyat, evrimin bize bir lütfu.

Kaynakça:

Baron-Cohen, S. (1999). The evolution of a theory of mind (pp. 261–277). na.

Baron-Cohen, S. (2001). Theory of mind in normal development and autism. Prisme, 34(1), 74–183.

Mason, R. A., & Just, M. A. (2009). The role of the theory‐of‐mind cortical network in the comprehension of narratives. Language and Linguistics Compass, 3(1), 157–174.

Perner, J., & Lang, B. (1999). Development of theory of mind and executive control. Trends in cognitive sciences, 3(9), 337–344.

Premack, D., & Woodruff, G. (1978). Does the chimpanzee have a theory of mind?. Behavioral and brain sciences, 1(4), 515–526.

Singer, T., & Lamm, C. (2009). The social neuroscience of empathy. Annals of the New York Academy of Sciences, 1156(1), 81–96.

Zunshine, L. (2006). Why we read fiction: Theory of mind and the novel. Ohio State University Press.

--

--

Fırat Şeker
Yazı Rehberi

Psikoloji, felsefe, bilim, sanat ve insan. KHAS - Psikoloji yüksek lisans öğrencisi. https://www.moralintuitionslab.com/ 'da Lab Manager.