HERKESİN DİYETİNE KİMSE KARIŞMAMALI!
Kuralları tamamen bana ait, kendime özel bir diyet!
Kilo vermek istediğimizde, bir diyete başlama ihtiyacı duyduğumuzda veya diyet yaparken tok hissetmek istediğimiz zamanlarda internetteki diyet listelerinin içinde kayboluyoruz. Yüzlerce diyet arasından seçim yaparken bazen en hızlı kilo verdirecek olan diyete başlamak istiyoruz. Çoğu zaman yemek yeme düzenimize en uygun diyeti seçiyoruz. Bazen de popüler bir diyet oluyor ve hemen aldanıyoruz.
Her yazımın sonunda, mutlaka dile getirdiğim üzere böyle bir durumda vücudunuzu tanımanız ve anlamanız oldukça önemli. Her ne kadar diyet ve beslenme konusunda uzman olmasam da, bende kendi yöntemlerim sayesinde vücuduma neyin iyi gelip gelmediğinin bilincindeyim.
Dönem dönem, yemek yeme düzenimin sekteye uğraması sebebiyle artık hangi durumlarda kilo alıyorum, ne yaparsam kilomu dengede tutuyorum veya ne yemezsem kilo veriyorum gibi sorulara rahatlıkla cevap verebiliyorum. Madem bu sorulara rahatlıkla cevap verebiliyorum, o zaman kendi diyetimi ve kendi diyet listemi oluştuabilirim. Adına da ‘Helin diyeti’ diyebilirim. Neticede diyet benim karar benim.
Helin diyeti nedir?
Adıma ait bir şey yaratmanın verdiği heyecan ile sizlerle direkt olarak neler tükettiğimi, psikolojik olarak bu süreci nasıl sürdürdüğümü ve sonuçları paylaşmak istiyorum.
Bu diyette katı kurallara yer yok, hele aç kalmaya hiç yer yok.
Aslında bir nevi özgürlüğün ve kafa rahatlığının bir hafifliği var desek yanlış olmaz.
Sabahları, mutlaka uyandığım gibi en az yarım litre su içmeye özen gösterdim. Bu sayede bütün gece susuz kalmış vücudumu uyanmaya teşvik ettim ve metabolizmamın hemen çalışmasını sağladım. Genelde, her sabah kahvaltı modum değiştiği için tek bir kahvaltı yöntemine bağlı kalmadım.
Mesela, bir sabah canım çok tatlı şeyler çekti ve kahvaltıda pankek yapıp üstüne Nutella sürmektense (biliyorum kulağa şahane geliyor) iki bardak sade filtre kahve ve iki adet küçük boy muz dilimledim, yanına bir tatlı kaşığı şekersiz yer fıstığı esmesi koydum ve çiğ badem ile destekledim. Meşhur ‘acai bowl’ a benzer bu kahvaltım hem beklentimi karşıladı hemde beni oldukça tok tuttu. Başka bir sabah, yemelere asla doyamadığım ekmek üstü avokado ve yumurta ikilisini tükettim.
Gündüzleri çok geç uyandığım için bir günde iki öğün tüketebildim ancak. Akşam yemeklerinde her zaman favorim olan protein ve sebze ikilisini tercih ettim. Genelde et-haşlanmış sebze, balık-salata veya sadece sebze yemeklerinden oluşan öğünler tercih ettim.
(Bir akşam makarna yedim ama gerçekten çok mutluyum.)
Tüm bu iki öğünlük döngülerin arasında küçük tavsiyeler vermem gerekirse eğer; gece yatmadan önce bir kase yoğurdun içine pul biber ve limon sıkarak yedim, hem tok kalmamı sağladı hem de uyurken bile yağ yakımım devam etti. Her öğünden sonra yarım saat içerisinde mutlaka 1 çay kaşığı elma sirkeli yeşil çay tükettim. Son olarak ama en önemlisi olarak günde ortalama 3 litre su içtim.
Helin diyeti sürecim?
Tüm bu uygulamaların dışında, spor hiç yapamadım. Final sınavlarımın yoğunluğu nedeniyle spora vakit ayıramamış olsamda yalnızca bu yemek yeme düzenim ve değişikliğim sayesinde 2 kilo verdim. İnsanlık için küçük benim için büyük bir adım olan bu 2 kiloyu verdiğim için mutluyum.
Psikolojik süreç demiştim. Yanlış anlaşılmasın ortada olumsuz bir süreç asla yok hatta tam aksine çok mutlu edici bir süreç var. Mesela kaçamaklarımı yaparken kendime asla kızmadım, kendimi suçlamadım veya yaptığım kaçamağın bedelini kendime tekrardan aç kalarak ödetmedim.
Uzun yazımın kısası!
Çünkü ben bedenimi tanıdığım kadar seviyorum da. Sevdiğim bir şeye kötü davranmak ancak onun daha kötü olmasını sağlamaktan başka hiçbir şeye yaramaz.
Bu yüzden kilo alsam da versemde kendimi sevmeye devam etmek her zaman önceliğimdir. Sizlerde kendinizi tanıyın, vücudunuzu tanıyın ve ona ne olursa olsun sevin.
Tabii Helin diyeti deyip geçmeyin siz gene de doktorunuza ve bedeninize mutlaka danışın derim ben.
Sağlıklı kalın, sağlıkla kalın.
