ACEMİ PESKETARYENİN SERÜVENLERİ!
Süreç hiç düşündüğüm gibi olmadı!
Hepimizin kafasında, sağlıklı beslenmeye dair bir anlayış mevcut. Kimisi sağlıklı yaşamı sebze tüketerek, kimisi karbonhidratı azaltarak, kimisi et yani protein ağırlıklı beslenerek sağlıklı beslenmeyi uygun görüyor. Benim sağlıklı beslenme anlayışım: Ne kadar fazla sebze ve meyve yersem, o kadar sağlıklı olurum ve kilo verebilirim anlayışına dayalıydı. Evet geçmiş zamanlı konuştum çünkü, pesketaryen olana kadar bu düşüncenin doğru olduğunu düşünüyordum.
Vücudumuzda dengeler kurmak, kendimize uygun olanı seçmek veya mutlu olacağımız bir beslenme yöntemi bulmak oldukça zor. Tüm bunların zor olduğu yetmezmiş gibi, doğru bildiğimiz yanlışlarla bu yolda karşılaşmak daha zor. Benim doğru bildiğim yanlışım bakliyat, sebze, meyve ve deniz ürünleri ile beslenerek daha kolay kilo kontrolü sağlayabileceğimdi. Pesketaryen olmak yani bir beslenme şeklini ya da bunun içerisinde yapmaya çalıştığım diyetler de büyük ölçüde denge gerektiriyormuş. Yani, ne kadar sebze yerseniz o kadar iyi olmuyormuş.
Bir hafta içerisinde iki kilo alarak, bu acı gerçekle yüzleşmiş oldum. İlk tartı ile yüz yüze geldiğimdeki sinir krizlerim, “nasıl olabilir ki?” yakarışlarım, gerçeklerle yüzleşmek ve kapanış. Meğer sebzelerin protein oranı, kırmızı ve beyaz etlerde bulunan protein oranından yüzde 80 daha fazlaymış. Bunun yanı sıra, et yerine tükettiğim bakliyatlar ve bazı sebzeler karbonhidrat ve nişasta bakımından oldukça zengin olduğu için, kilo kontrolü zorlaşırmış. Tabii ben vejetaryen köfteli hamburgerler yaptığım için veya öğle yemeklerinde içeriği zengin doyurucu salatalar yediğim için her şey yolunda zannederken aslında vücuduma yakması oldukça zor besinler yüklediğimi farkında değildim.
Biraz daha açıklamam gerekirse eğer: Örneğin, vejetaryen köftenin içinde nohut, bezelye ve yeşil mercimek var ve ben tüm bu bakliyatları, aynı anda ekmek ve nişasta bombası olan patates ile tüketiyorum. Bu da yetmezmiş gibi sözde kendimi ödüllendirerek yanında kola içiyorum. Yerken muhteşemdi fakat suratıma tokat gibi çarpan gerçeklerle harmanlayınca pek hoş olmadı. Üstüne ancak soğuk bir soda içebildim, durumu siz anlayın.
Doğrusunu öğrendiğim yanlışlardan sonra?
Öncelikle, pesketaryen olmaktan vazgeçmek gibi bir düşüncem olmadı. Dengesini kurabildiğim müddetçe, devam ettirmek istediğim bir yemek yeme şekli olduğuna karar verdim. Hatta bu beslenme şeklinin içerisinde, kendime bir çeşit diyet ve kilo verme yöntemi buldum. Bu hafta uygulamaya başlıyorum. Bu yüzden yediklerimde bulunması gereken sebze, bakliyat ve deniz ürünlerinin yüzdelerini yani miktarlarını araştırdım. Zaten pesketaryen diyetle tanışmam da böyle oldu. İdeal bir pesketaryen menüsünde sebze ve meyveler, tüm yeşillikler yüzde 50, tahıl ve karbonhidrat grubu yüzde 25, deniz ürünleri yüzde 25 oranında yer almalıymış.
Tüm yemek yeme dengelerini oluşturduktan sonra, önemli olan şeyler spor ve su tüketimi. Et yememenin dışında, yararını kilo kaybı olarak görmeyi planladığım pesketaryen diyetini iyi bir spor rutini ve bol su tüketimi ile birleştirirsem her şey istediğim gibi olacak.
Hiç mi faydasını görmedim?
Tabii ki bahsi geçen beslenme şeklini hayatımda uygulamaya başladığımdan beri, kendimi daha dinç hissetmeye başladım. Hatta dolaylı yoldan şekeri bırakmama bile yardımcı oldu. Bunun yanı sıra, metabolizmamın eskisine nazaran daha iyi çalıştığını söylemek yanlış olmaz. Eğer denge konusunu da olması gerektiği gibi sürdürebilirsem, önce kendi vücuduma sonra sizlere çok daha güzel geri dönüşler yapabileceğime inanıyorum.
Uzun yazımın kısası!
Tüm yazımdan anlaşılacağı üzere, bir sonraki haftanın konusu pesketaryen diyeti. Küçük bir hatırlatma olarak söylemem gerekirse eğer, pesketaryenliği henüz denemeye başladığım için ekonomik açıdan etkilerini haftaya sizlerle daha kapsamlı paylaşacağım.
Her yazımın sonunda sizlere hatırlattığım fakat bu sefer kendim uygulamadığım bir diğer konu ise: Herhangi bir beslenme şeklini veya diyeti hayatınızda uygulamadan önce, dikkat etmemiz gereken birden fazla unsurun olması.
Gene de biz her halimizle güzeliz.
Sağlıkla kalın, sağlıklı kalın!
