tarih

Kinyas Göğebakan
Yeni Şükran Oteli
5 min readJan 30, 2017

iki adam bir hikayenin içindeydi hikayenin kendisi ağrılıydı ve ilerlemiyordu iki adam bir masanın etrafına rastgele oturmuşlardı masanın ortasında metalden yapılmış bir kıraathane küllüğü boş duruyordu adamlardan biri sigarayı bırakmıştı çay içmiyordu üzgündü diğeri bıkmıştı hava soğuktu ve yollar karanlıktı gece olduğunda insan ne yaparsa yapsın her yer karanlıktır sessizlik hakimdir ışıklar sessizdir gün ışığı hariç etraflarıyla beraber karanlığı bir şeyler aydınlatıyordu bazı şeyler üzgün adamı aydınlatıyordu üzgün olduğu için sürekli düşünmek zorunda olan bu adam yapamadığı şeyleri düşünürken yapmak istediği ve yapamayacağı şeyleri de düşünmek zorundaydı çünkü bunlar bir zincir oluşturuyordu hayır bir ip oluşturuyordu bu ip adamı bir şeylere bağlıyordu tavana örneğin düşünmek zorundaydı çünkü neyi nasıl yapması gerektiğini bulması şarttı bulamazsa bu ipi koparamayacak ve yapacakları daima yapamadıklarına bağlı kalacaktı bir düzen tutturmalıydı bir yerden başlaması gerekiyordu örneği o masada otururken sigarayı bırakmakla başlayabilirdi bıkmış adam sigara içmiyordu sigarayı bırakabildiğine göre bir şey başarmış olabilirdi düşünen adam bir sigara yakmayı düşündü sigarayı yaktı da biraz daha başarısız hissetti adamları boş ver şimdi hatırlıyor musun eskişehir’de bir adamla beraber eve çıkmıştın baban çok ısrar etmişti babanın bir arkadaşının oğludur ve rızkını baban karşılıyordur diye babanı kıramamıştın yanına taşındığın adamın tek eğlencesi eve çağırdığı kızlı erkekli arkadaşlarıyla kral tv izleyip bilumum ankara havalarında oynamaktı sen katılmıyorsun diye bozulmuşlardı alim mi olacaksın lan diye dalga geçilmişti seninle -evet- sen o zamanlar ismail rusuhi hazretlerinin mesnevi şerhini inceliyordun ince eleyip sık dokuyarak o güne kadar oyun dışında pek kullanmadığın bilgisayar denen aletin türlü nahoşluklarına katlanıyordun en zor kısmı da arapça harfleri türkçe klavyede yazamamak olmuştu senin için kutsal harflere türlü belalar okuyordun sınıfın sondu izmir’e dönmek istiyordun katlandığın şeyler hep bu yüzdendi anımsıyor musun adamları anımsa bıkmış bıkan bıkkın adamı -ant olsun anımsıyorum- sen o günlerde ismail rusuhi hazretullahlarının harfleriyle arapların çizgileriyle uğraşırken -adetullahtandır- kafanda aslında başka şeyler vardı bir yandan izmir’e gitmek istemiyordun çünkü dımdızlak hayatın içinde kalakalmaktan da korkmuyor muydun -evet korkularımdan biri buydu bir diğeri de kılıçdaroğlu’nun yeni chp’siydi- onu bırakalım o daha sonraki mevzu adamlardan üzgün olan kimdir üzgün olanın yerine istediğin herkesi koyabilirim o üzgün adam eskişehir’de bıraktığın biri olabilir veya başka bir şehirde olan biri kimi tanıdıysan üzgün değil miydi sen mutlu insanlarla arkadaşlık etmeyi sevmezsin

-evet çünkü bu kadar mutlu olunacak ne vardı diye düşünürüm insanlar ölüyor insanların büyük dertleri var senin büyük dertlerin var mı sen madende göçük altında kalmıyorsun seni gecenin köründe bekçiliğini yaptığın fabrikayı basan aç kurt köpekleri parçalayarak öldürmüyor senin nasıl dertlerin olabilir senin polislik bir işin mi var peşinde birileri mi var gözünü çıkardılar mı senin yok yere hapis yattın mı-

uzun upuzun olabildiğince uzun bir sessiz karanlık benim böyle dertlerim yok benim bu insanlarla ortak bir derdim var bu insanların başına böyle dertler gelmesi benim suçum değil ve benim suçum hepimizin nefes alarak dahil olduğu bir suç bir organize suç şebekesi yaşamak suçunu işleyen bir örgüt hani örgütlük bir işim bir paralel bağlantım yoktu hepimiz bu yapının içindeyiz ve bu millet bizden bir bir hesap soruyor -çok gittin- ben askerdeyken uzun dönem askerlik yapan çocukların kollarında neden ben yazılıydı istisnasız her biri azer bülbül dinliyordu ve neden ben sorusunu kollarına sırtlarına dövdürmüşlerdi bu insanlarla senin nefes almak veya almamak gibi bir ortak noktan yok mu -var tabii ki ben sigarayı bırakmışsam kendim için bırakmışımdır sigara içerken kendime mi zarar veriyorum kendimle beraber sevdiklerimle geçirebileceğim zamanı da azaltıyorum ben sigarayı bu yüzden bıraktım- yani diyorsun ki senin hayatında yaptığın sigara içmek veya içmemek gibi basit seçimler senin çevrendeki insanların hayatını yakın veya uzak gelecekte bir şekilde etkileyebilir kelebek etkisine bağlıyorsun konuyu sanki o filmi ben- bırak şimdi o filmi bırakalım bunları benim yaptığım seçimler tabii ki bir insanın göçük altında yaşamını yitirmesini doğrudan etkilemiyor ama bu zincirleme bir reaksiyon göstermiyor mu çok mu uçuyorum bir düşün sigara içerek kanserden ölmek veya durup dururken birkaç azgın köpek tarafından parçalanmak arasında ne gibi bir fark var bunların ne önemi var sonunda ölüyorsun ve belki birkaç hikayede konu ediliyorsun seni unutanlar dışında seni hatırlayanlar da ölüp gidiyor o maden göçüklerinin duvarları neden ben yazısıyla doludur kömür karasıyla kömürden duvarlara yazılmıştır neden ben

adamlardan hangisi sensin diye sordu bana ben bıkmış olanım ve artık düşünmüyorum bu külfeti üzerimden attım gelecek planlarımı akan bir suya bıraktım ya yüzer ya batar ben adımlarımı attım -hayır sen adımlarını sonuçlara ulaşmak için atmıyorsun her zaman bir başka bilinmeyene o bilinmeyene biz burada alışılageldiği üzere x diyelim sen adımlarını x’e doğru atıyorsun ve x sürekli değişiyor sorumluluğunu üstlenebildiğin kaç tane kararın var yoksa verdiğin tüm kararlar iyi kötü seni bir yere ulaştırmasını umduğun akan sulara atılmış adımlar mı- ben bu okulu okumadan önce işsiz kalacağımı biliyordum yıllarca yapmak istediğim mesleği yapamayacağımı bunun yanında kendimi gerçekleştirmenin zor olacağını biliyordum buna rağmen aldığım bir karardı sonuçlarına tabii ki katlanacağım sonra verdiğim en güzel kararlardan birini verdim evlendim bunu seninle konuşmayacağım bunun sonucu sebebin ta kendisi kırmızı bir çizgi çekiyorum -yani madene girersen ölürsün bu işin fıtratında bu var- hayır güvenlik önlemi alınmayan bir madene girersen ölürsün insan hata yapmak için programlanmıştır bir iş güvenliği uzmanıyla tanışmıştın hatırlıyor musun madende çalışıyordu ve abi ben daha ne yapayım adam kazmanın sapını oyup içine sigara saklıyor kafada baret ağızda sigara kazma sallıyor diye anlatmıştı da bir durup düşünmüştük bile bile veya bilmeden ölüme gidiyoruz o adamın o bilgiden yani aşağıda ateş yakarsa havaya uçacağından haberi tabii ki var okuması yazması olan birinin cahil olmaya hakkı yok demişti bir arkadaşım aynen öyle -sen madene iyice gömüldün sadede gel istersen kalkacağım işim var daha- adamın biri hikayenin bu bölümünde bir sigara yakıyor diğeri kalkıp bir sade nescafe (granül kahve) hazırlıyor masada metal bir kül tabağı var bir ucu kuzeyi gösteriyor bıkmış bıkan bıkkın bıktırılmış adam pislik adam benimle nasıl da tartışıyor diye aklından bir küfür geçiriyor bütün laz müteahhitlere çünkü evinin çatısı akıyor temele su akıyor yaptığı bu seçim seçimler kaza ve kader ve ismail rusuhi ankaravi hazretleri ve eskişehir ve mesnevi ve mevlana ve kılıçdaroğlu ve perinçek ve tarhan ve banka hesabı ve banka hesaplarındaki üç haneli eksi bakiyeler ve gelecek ayın maaşı ve paralel yapı ve genel seçimler ve izbanın hareket saatleri ve şehrin trafiği ve bir türlü gelmeyen kış ve kasım ayı ve internet servis sağlayıcısı ve olmayan internet altyapısı canını sıkıyor kahveden bir yudum alıyor kahveyi tek başına içmek canını sıkıyor sigarayı bırakma seçiminden memnun bu kadar düşünecek şey varken insanlar nasıl böyle dayanabiliyor diyor üzgün ve bıkkın bir adam masanın etrafında oturuyor bir otobüs kalkar gibi oluyor otobüsün hareketi canını sıkıyor boş küllük canını sıkıyor karanlık bir sessizlikte bütün dünya zar atıyor

--

--