Öğrenci Kız (Osamu Dazai) Alıntılar ile İnceleme

Enes Günal
Yetkin Yayın

--

Dazai, ergenliğin heyecanın yaşayan fakat artık yetişkin olduğunun farkında olan bir kızın, bir öğrenci kızın bir gününü anlatır bu eserde. Elbetteki konu Dazai olunca melankoli ve düş kırıklıkları olmazsa olmazdır. Tek bir gün dahi olsa onca can sıkıcı anı sığdırmıştır sevgili yazar.
Eserde okurken işaretlediğim bazı cümle ve sözleri yorumlarıyla birlikte sizinle paylaşmak isterim:

"...Sefil (köpek) öyle hüzünlü ki ondan nefret ediyorum..."

Bir varlığın kötü durumda bulunması, acınası olmasının iğrenme sebebi olarak sunulması oldukça ilginç. Genellikle bu kavram merhamet ile beraberdir fakat sanki burada: Acınası olan, öyle olmayı seçtiği için öyledir ve bu üşengeçlik en hırslı duygu ile cezalandırılıyormuş gibi hissettim.

"...Böyle önemsiz bir şeye üzülmemek için bir an önce güçlenmek ve daha saf olmak istedim..."

Güçlü olmak anlaşılır geliyor fakat üzülmeme durumunda saf olmanın da önemli sayılması, bana cahillik mutluluktur sözünü hatırlattı. Saf yani cahil yani birçok durumdan habersiz olma durumunun üzüntüden de habersiz olacağını düşünmek tam da Dazai’ye göre.

"...Bir kadının kaderine karar vermek için bir gülümseme yetip de artıyor..."

Dazai benim için çok kıymetli bir yazar fakat onunda kendimce haksız bulduğum yanları yok değil. Özellikle kadınların onun zihnindeki hali oldukça garip. Belki Japonya'nın o zamanki hallinden dolayı böyle düşünüyordur diyeceğim fakat Dazai toplumun kurallarına o kadar kolay uymaz diye düşünüyorum. Kadınlardan korkan ve onları özünde kötülük bulunan bir varlık olarak görmesi oldukça şaşırtıcı.

"...İçimde mevcut olan tüm çelişkiler hakkında sızlanarak günlük hayatımın anlamsızlığına kafa yoruyorum..."

Çelişkileri oldukça önemli bulan biri olarak bu cümle beni oldukça etkiledi. Fakat ana karakterimizin dediğine pek katılmıyorum. Evet yüksek ölçülerdeki çelişki insanda palavra gibi durabilir fakat zaman ölçeğini biraz açarsak ve çelişkileri incelemeye başlarsak, fark ediyorum ki bu çelişki değişim ile eşdeğer oluyor. Sonuçta önceki halin ile çelişkide olman değiştiğinin simgesi oluveriyor. Anlamsızlığa kafa yormak ise ana karakterimizin Dazai'nin bir yansıması olduğunu hatırlatıyor.

"...Dahası gökyüzü çok güzel hayatımda ilk kez gökyüzüne karşı başımı eğmek istiyorum. Artık Tanrıya inanıyorum..."

Güzellik ve estetik algısının doygunluğa ulaşması ile inancın arasındaki ilişki ilgimi çekti açıkçası. İnsan doğası gereği menfaatlerine düşkündür, ana karakterimizin güzelliğe duyduğu özlemden olacak ki heyecana kapılıyor ve inancını revize ediyor. Hatalar ile bezeli insanın güzellik özü olmamasına rağmen öze duyulan his özlemi beslemesi ise oldukça ironik.

"...Saf güzellik her zaman anlamsız ve ahlaksızdır..."

Sanki sözlerime cevap olsun diye sevgili yazar bunu karaktere söyletmiş gibi. Üst tarafta ironiden bahsediyordum fakat yazar güzelliğin aslında sanıldığı kadar güzel olmadığını belirtiyor gibi. Sevgili yazar kelimeleri ve anlamı anlamsız kılmada bir usta sanki.

"...Mutluluk bir gün geriden gelir..."

En sevdiğim alıntılardan biri. İnsan anı yaşamakta oldukça çekingendir. Geçmişi yad etmek ve onu övmek bize iyi gelir çünkü geçmiş artık geçmiştir ve tek bir hale ulaşmıştır. Oydaki şimdi ise belirsizlik çemberidir. Bu çemberin efendilerini bizler özenle bakmaktayız.

Genel anlamda oldukça güzel bir olan "Öğrenci Kız" bir çok yönüyle de oldukça vurucu bir eser. Üstelik bu vuruculuğu oldukça alaylı ve sessiz bir şekilde yapıyor.
Kitabı çeviren İrem Akçay ve basan İthaki yayınlarına teşekkürlerimi sunuyorum.

--

--