Ölü’n Bizi Ayırana Dek

Elif Kula
Yetkin Yayın
Published in
4 min readJan 28, 2024

Sahnelendiği günden beri kapalı gişe oynayan, izlemeyenlerin başlıktan pek de bir anlam çıkaramayacağı, iki perdelik kara komedi oyunun konsepti PuCCa’ya, senaryosu ‘’Bir Kadın Bir Erkek’’ dizisi senaristleri Murat Dişli, Alper Atalan ve Zeki Enes Akkan ve aynı zamanda tiyatronun oyuncularından biri olan Ebru Cündübeyoğlu’na ait. Cansu ve Serdar, evlilik hayatından sıkılmış, bunalmış ve boşanmaya karar vermiş bir çifttir. Boşanmadan önceki gece kendileri için düzenlenen bir boşanma kutlama partisine katılırlar. Ancak sabah aynı evde aynı koltukta sızmış bir şekilde uyanırlar! Bir gece öncesine dair çok az şey hatırlayan Cansu ve Serdar’ı bekleyen asıl sürpriz, salondaki kanepede uzanmakta olan cesettir. Ne yapacağını bilemeyen çiftimiz bir yandan “Hangimiz katil?” sorusuna yanıt ararken, bir yandan da evliliklerini, ilişkilerini kısacası kendilerine dair birçok şeyi sorgulayacak ve aynı zamanda ortaya çıkan diğer sürprizlerle baş etmeye çalışacaklardır.

Genel olarak konusunu bu şekilde anlatabileceğimiz bu tiyatro kadın-erkek ilişkilerini hem komedi hem de gerçeklik bakımından çok güzel ele alıyor. Bu gerçekliğin en büyük destekleyicisi ise bence sahne tasarımı ve kostümler. Oyuncuların kostümleri önceki geceye ve diğer gündeki olaylara da uyumlu. Bu yüzden olaylar arasında geçiş yapıldığında hiçbir şey eğreti durmuyor. Aynı şekilde sahnedeki dekor da tam olarak kendi evlerimizdeki gibi. Sahnede aynı anda mutfak ve salon tasvir ediliyor. Bir de sahnedeki dekorların güzelliğine ek olarak sürekli değişen ve repliklere, hareketlere ayak uyduran ışıklar bu işin tamamlayıcı parçasıydı. Tiyatroda bunun etkisini ve önemini fark ettiğim kısım ise sahnede canlandırılan hızlı çekim tarzındaki oyunun bir kısmıydı. Tabi burda en çok iş oyunculara düşse de oyunun o kısmındaki müziğe ve oyunculuklara uygun ışıklandırma yapabilmek de büyük bir yetenektir. İşte bunlar gibi detaylar tiyatronun gerçekliğini büyük ölçüde yansıtan unsurlardır.

Biraz önce bahsettiğim gibi tiyatrodaki çift sanki gerçek hayattan bir çifti birkaç gün gözlemlememizden oluşuyor gibi. Tiyatronun sonuna kadar olan tüm diyaloglar yarattıkları karakterlerle hiç çelişmiyor. Normalde tiyatrolar gözümüze daha ‘sanatsal’ ve altından anlam çıkarmamız gereken bir etkinlikmiş gibi gelse de bu senaryo bunun tam zıttı şekilde tasarlanmış diyebiliriz. Tüm diyaloglar ve senaryo çok akıcı ve anlaşılır, o iki saatlik zamanın nasıl geçtiğini hiç anlayamıyorsunuz. Hatta oyunun adının nereden geldiğini bile oyunun içinde öğrenebiliyorsunuz. İki saatlik süre yönetmen ve aynı zamanda tiyatronun da oyuncusu olan Hakan Yılmaz tarafından o kadar iyi planlanmış ki ne yarım kalan bir olay ne de karakterlere dair detaylıca işlenmemiş bir şey bulamazsınız.

Görsel açıdan bu kadar iyi olan bir tiyatronun müzikleri de keza öyle. Ancak bu oyunda çok fazla müzik bulunmuyor. İki perdede toplam birkaç tane müzik kullanılıyor. Tiyatronun türü de müzikal olmadığı için müziğin eksiklği ya da fazlalığı pek dikkat çekmiyor. Oyunun içinde kullanılan polis sireni sesi, kapı sesi gibi küçük seslerse gayet doğal ve oyunun akışına uygundu.

Her şeyi anlattıktan sonra oyunun kolay kolay sarsılmayacak asıl temelleri olan oyuncularına gelelim. Oyun sahneye giren çıkan oyuncular hariç temel olarak 3 kişiden oluşuyor. Cansu’yu Ebru Cündübeyoğlu, Serdar’ı Hakan Yılmaz ve ölen kişiyi ise Volkan Aktan canlandırmaktadır. Herkes karakterini çok iyi canlandırmıştır ancak Volkan Aktan’ı 2 saat botunca hareketsiz durduğu için ayrıca tebrik etmemiz gerekiyor. Ayrıca oyuncular ve yapımcılar yaş olarak biraz büyük olsalar da oyun tüm yaş gruplarına hitap ediyor. Çünkü hem yazarlar hem oyuncular sürekli metin üzerinde oynayarak gerçek hayattaki olaylardan esinlenip metnin içine onlardan serpiştiriyorlar. Böylelikle metnin hem teması bozulmadan hem de güncelliği korunarak 5 yıldır sahnelenmeye devam ediyor. Hatta bu gerçekliği ve güncelliği oyuncular da yaptıkları bir röportajda şöyle dile getiriyor:

“Sürekli oyunumuzu yenilediğimiz ve gündemi takip ettiğimiz için, bir gelen tekrar geliyor. Bu sebeple ‘Ölü’n Bizi Ayırana Dek’ ile boşanmaktan vazgeçirdiğimiz çiftler oldu.”

Özetle hiçbir eksikliğinden bahsedemeyeceğimiz bu oyun hala birçok yerde sahnelenmeye devam ediyor ve gidip izleyen herkesin o salondan mutlu çıkmasına sebep oluyor. Bu yüzden birkaç saatini güzel değerlendirmek, eğlenip gülmek isteyen herkesin bu oyuna gitmesini şiddetle tavsiye ediyorum.

--

--