Akış/The Zone

Özge K.
Yetkin Yayın
Published in
3 min readMar 23, 2024

Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle odaklanma süremiz hatırı sayılır derecede azaldı ve kısa süreli dopamin alımının bağımlısı hâline geldik. Öyle ki artık beş dakika bile odaklanamıyor, tek bir sayfa okurken bile zorlanıyoruz. Çağımız insanlarının en büyük sorunlarından biri olan odaklanma problemini hemen hemen hepimiz yaşıyoruz peki kaçımız bunun doğurduğu sonuçların farkındayız?

Odaklanma bir iş/görev yapılırken iç ve dış uyaranlardan etkilenmeden, zihinsel açıdan belli bir süre dikkatin o işe verilmesi durumudur. Günlük hayatımızda ders çalışmaktan işte yapmamız gereken görevlere; resim yapmaktan yazı yazmaya kadar her şey odaklanmayı gerektirir. Olmaması durumunda ise kısa sürede bitebilecek bir iş için saatlerimizi harcarız. Peki olay sadece zaman mı? Çok keyif aldığımız bir etkinlik hayal edelim, pür dikkat bir şekilde bu etkinliğe odaklanıyoruz ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile. İşte bu mutluluk veren derin odaklanma Akış’tır. Bu teoriyi bulan ünlü psikolog Mihaly Csikszentmihályi der ki “En değerli anlar, genellikle kişinin zor ve mühim bir işi başarmak için harcadığı istemli çaba esnasında bedeninin veya zihninin sınırlarını zorlamasından doğar.” Yani derin odaklanma/akış bize yalnızca zaman kazandırmakla kalmaz aynı zamanda günlük hayatımızdan keyif almamızı da sağlar. Bunu hayatınızda verimsiz geçirdiğiniz bir günün sonunda kendinizi daha mutsuz ve yorgun hissederken verimli geçirdiğiniz bir günün sonunda enerjik/mutlu hissetmenize bakarak da anlayabilirsiniz. Bu küçük küçük yirmi dört saatler aslında hayatımızı oluşturur ve buna anlam katmak da aslında akışla elde ettiğimiz bir şeydir. Eski zamanlardan bugüne kadar insanlar hayatlarına bir anlam bulmaya çalıştılar ve bu uğraşları existentialism (varoluşçuluk), absurdism (absürdizm), nihilizm(hiççilik) ve daha nice felsefe akımının doğmasına sebep oldu. Yüzyıllardır gelen bu arayış beraberinde dinginlik ve huzuru da getiriyordu fakat günümüzde bu ikisinden de muzdaribiz. Saatlerce süren ekrana bakma ve kaydırma sonucu yalnızca odak süremiz değil aynı zamanda hayat kalitemiz de düşüyor, günlerimizi amaçsızca ve her biri birbirinin tekrarı gibi yaşıyor ve hep huzursuz hissediyoruz. Peki bunu nasıl engelleyebiliriz?

Hayatımızda sorumluluklar dışında istekle ve şevkle yaptığımız hobilerimize dört elle sarılabiliriz. Hem ekrandan uzak vakit geçirmemizi sağlar hem de hobimiz sonucu elde ettiğimiz şeyin de keyfine varırız. Hem yoldan hem de varış noktasından zevk alırız. Bunun yanı sıra yeni hobiler de edinebiliriz. Örgü örmek, kilden heykel yapmak, yeni bir sporla uğraşmak, yazmak gibi bir sürü örnek verebiliriz. Hobi edinmenin yanı sıra sosyalleşmek de bize iyi gelir. Ken Kesey Guguk Kuşu adlı kitabında bunu şöyle ifade eder; “-Başkalarıyla geçirilen zaman, çok iyileştiricidir. Oysa yalnız başına kara kara düşünmek yalnızca kopukluk hissini arttırır.” Sürekli kapalı kapılar ardında hissettiklerimizi yalnızca boş duvarlara anlatmak bize hiçbir şey kazandırmaz, aksine daha da depresif bir hale sokar.

Alışkanlıklara ya hep ya hiç mantığıyla bakmayabiliriz. Küçük küçük alışkanlıklar bir günü, en nihayetinde de bir yılı oluşturur. Bir alışkanlık için her gün yüzde bir artış yapsak bile bu küçük yüzde bir düzenli olan ve belirli bir oranda aynı şekilde artarak tekrar eden niceliklerin hesaplanmasının temel formülü ((1+i)^n)*pv ile hesaplandığında yılda 37,8’lik bir artışa tekabül eder. Bu yüzden yeni bir alışkanlık edinirken kendimize gerçek dışı hedefler koymak yerine ufak bir artışı bile kâr saymalıyız. Küçük diye edinmediğimiz kısa süreli alışkanlıkların bile hayatımızda ne kadar yer edindiğini böylece görebiliriz.

Tüm bu hobiler, alışkanlıklar ve aktiviteler bizi bir ve sıfırlardan oluşmuş küçük sanal hapishanelerimizden kurtarabilir, yaşam denilen bize bahşedilmiş sınırlı hediyeyi iyi değerlendirmemizi sağlayabilir ve bize bir anlam katabilir. Günümüzde git gide artan anksiyete ve depresyon da bu hareketsizlikten ve hızlı dopamin alımından kaynaklanır. Eğer bunu dengeleyebilirsek işte o zaman akış’ta oluruz ve yaptığımız şeylere odaklanarak anda kalırız

Görsel kaynak:

https://pin.it/UIhwN9rJU

--

--