Akhilleus Ve Patroklos’un Destansı Aşkı

Merve Baş
Yetkin Yayın
Published in
3 min readFeb 27, 2021
(Akhilleus ve Patroklos)

Bir tarafta daha doğmadan Yunanlıların en iyisi olacağı kehanet edilen herkesin gözdesi Akhilleus, diğer tarafta doğduğu günden beri zayıf olduğu gerekçesi ile babası tarafından sevilmeyen ve en sonunda sürgüne gönderilen merhametli Patroklos. Kimilerine göre Patroklos, Akhilleus için sadece bir dost, kimilerine göre ise biricik sevgili.

(Akhilleus Ve Patroklos)

Patroklos doğduğu günden beri babası tarafından sürekli sözlü tacize maruz kalır. Bir gün saraya ziyarete gelen Amphidamas'ın oğlunu kazayla öldürür ve sürgüne gönderilir. Sürgüne gönderilen soylu gençleri evlatlık alan Peleus, genç Patroklos'u da himayesine alır. Herkesle mesafeli olan Akhilleus, geldiği günden beri gözlerini Patroklostan alamaz ve arkadaş olmak ister. Arkadaş oldukları günden beri asla ayrılmazlar. Öyle ki Yunanlıların en iyisi olacağı kehanet edilen Akhilleus'un talimlerini kimsenin izlemesine izin verilmezken sadece Patroklos izleyebilir. Ancak Patroklos'un en keyif aldığı ders müzik dersidir. Patroklos, Akhilleus'un lir çalmasını dinlemek için müzik derslerini iple çeker. Akhilleus Kheiron’un yanına eğitime gönderildiğinde Patroklos da peşinden gider. Kheiron’un yanında hem eğitim alıp hem eğlenen Akhilleus ve Patroklos’un mutluluğu kısa sürer. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu güzel günlerinde bir sonu vardır.

(Helen ve Paris)

Menelaos’un karısı güzeller güzeli Helen, Afroditin gözdesi yakışıklı Paris tarafından sarayından kaçırılır. Agamemnon komutasında bir ordu kurulur ve Truva’ya savaş açılır. Odysseus, Akhilleus’un yanına gelir ve ona savaşa katılırsa büyük bir şöhretin onu beklediği haberini verir. Akhilleus ilk başta katılmak istemesede Patroklos küçükken verdiği bir söz yüzünden savaşa dahil olmak zorunda kalınca öleceğini bildiği halde savaşa katılır. On yıl süren bu savaşta Akhilleus sürekli savaşın komutanı Agamemnon ile dalaşır. Agamemnon’a sinirlenen Akhilleus savaşmayacağını söyleyerek çadırına çekilir. Akhilleus savaştan çekildikten sonra Yunanlılar çok sayıda asker kaybeder ve geri çekilmeye başlar. Bu durumun Akhilleus’un şöhretini kötü etkileyecğini düşünen Patroklos, Akhilleus’u savaşa dönmeye ikna etmeye çalışır ama bu durumu gururuna yediremeyen Akhilleus kabul etmez. Daha fazla asker kaybetmeyi göze alamayan Patroklos, Akhilleustan izin alarak onun zırhını giyerek cepheye gider. Akhilleus’un su tanrıçası olan annesi Thetis’inde yardımıyla Zeus’un oğlu Sarpedon’u öldürür. Sarpedon’un öldüğünü gören Hektor, Akhilleus’un zırhının içindeki Patroklos’a saldırır ve onu oracıkta öldürür. Her şeyden habersiz çadırında bekleyen Akhilleus’un acısı şu şekilde anlatılmaktadır; “Akhilleus’u kapkara bir yas bulutu kapladı. İki eliyle aldı ocağın küllerini, döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü. Sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine, elleriyle çıkarıp kopardı, kirletti saçlarını.”

(Patroklos ve Menelaos)

Annesi Thetisten yeni silahlar isteyen Akhilleus, tanrı Hephaistos'un dövdüğü silahlarla cepheye geri döner. Acısından deliye dönen Akhilleus'un gözü Hektordan başkasını görmez. Kehanete göre Hektor'u öldürürse kendisininde öleceğini bildiği halde Hektora saldırır ve öldürür. Hektor'un cesedini Troyalılara teslim etmez ve atının arkasında sürükler. Öcü alınan Patroklos sevgilisi Akhilleus'a son kez görünür ve gömülmek istediğini söyler. Akhilleus ise sevgilisine şu şekilde cevap verir; “Buraya ne geldin, iki gözüm, bütün bunları ne söylersin bana? Bilmiş ol yapacağım her dediğini, hadi yaklaş bana sarılalım birbirimize, bir ancık da olsa ağlayayım doya doya.”
Ancak Akhilleus'un elleri boşta kalır. Patroklos'un ruhu çoktan gitmiştir.

Patroklos'un ölümüyle deliren Akhilleus cepheye ölmek için gider ve Paris tarafından zehirli okla vurularak öldürülür. Ve iki sevgilinin külleri birbirine karıştırılarak gömülür.

Eğer sizde benim gibi bu iki aşığın hikayesinden etkilenip daha detaylı okumak isterseniz Madeline Miller'ın Akhilleus'un Şarkısı kitabını okuyabilirsiniz.

--

--