Belleğin Azmi (Salvador Dali)

Dilara Taşkıran
Yetkin Yayın
Published in
5 min readSep 26, 2023

Salvador Dali Kimdir?

Bugün sürrealist ressam Salvador Dali ve onun en ünlü eseri olan ‘Belleğin Azmi’ hakkında yazmak istiyorum. Salvador Dali 11 Mayıs 1904 ve 23 Ocak 1989 tarihleri arasında yaşamış , 20. Yüzyılın en dikkat çeken ressamları arasında yerini almıştır. Salvador Dali, sürrealist bir ressamdır ve eserleri bilinçaltının karmaşıklığı ve gizemini gün yüzüne çıkartma konusunda oldukça başarılıdır. Resim ve heykellerinin yanı sıra, 1500'den fazla resim ve heykel dışındaki eserler de üretmiştir. Bu eserler arasında taş baskı çalışmaları, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümleri yer alıyor. Ayrıca, fotoğraf sanatçıları Man Ray, Brassaï, Cecil Beaton ve Philippe Halsman gibi isimlerle işbirliği yapmış ve Elsa Schiaparelli, Christian Dior gibi ünlü moda tasarımcılarıyla da çalışmıştır. Günümüzde Salvador Dali’nin eserlerinin büyük bir kısmı, Figueres’deki Dali Tiyatro ve Müzesi’nde sergilenmektedir.

Sürrealizm Nedir ?

20. yüzyıl sanat ve edebiyat hareketlerinden biridir ve özellikle rüyalar, bilinçaltı düşünceler ve irrasyonel dünyaları konu edinir. Sürrealizm, sanat ve edebiyatta geleneksel kalıplardan saparak farklı bir bakış açısı sunar ve sıkça bilinçaltındaki düşüncelerin ve duyguların ifadesine odaklanır. Bu nedenle, sürrealizm genellikle eserlerin izleyicilerde veya okuyucularda derin düşünce ve hissiyat uyandırmak amacıyla kullanılır.

Sürrealist akımın etkisiyle resim tarzı şekillenen Salvador Dali, eserlerinde farklı nesneleri tuval üzerinde bir araya getirerek, iç dünyasının karmaşıklığını ve hastalıklı yaratılışının izlerini sergilemiştir. Dali’nin tabloları, bilinçaltının derinliklerinde yer alan duyguları ve benliğinde gizli kalan sırları ifade etmek için bir platform olmuştur.

Ayrıca, Dali’nin sanat anlayışını şekillendiren bir diğer önemli etken, gençlik yıllarındaki sıkıntılı ve sancılı deneyimleridir. Abisi öldüğünde, Dali abisinin adını alarak bu döneme giriş yapmış ve kendi kimliğini anlama yolculuğuna başlamıştır. Bu süreç, kendini bulma ve bilinçaltındaki benliğine ulaşma isteğiyle işaretlenir. Dali, bu içsel keşif yolculuğunu sanatının merkezine koymuş ve eserlerinde bilinçaltının karmaşıklığını ustalıkla yansıtmıştır.

Belleğin Azmi Nedir?

“Belleğin Azmi” i Salvador Dali’nin en ünlü ve ikonik eserlerinden biridir. 1931 yılında tamamlanan bu eser, sürrealizmin en belirgin örneklerinden biri olarak kabul edilir ve Dali’nin sanatının sembolik bir temsilidir. Bu tablo, genellikle eriyen saatlerin resmedildiği sürreal bir manzara olarak tanınır. Saatler yumuşamış ve erimeye başlamış gibi görünür, bu da zamanın esnekliği ve anlamının değişkenliği hakkında bir metafor sunar. Saatlerin erimesi, zamanın kalıcı olmadığını ve insan algısının değişebileceğini ifade eder.

Ressam Salvador Dali’nin 1931'de oluşturduğu “Belleğin Azmi” veya “Eriyen Saatler” adlı eser, aslen Port Lligat limanı manzarası üzerinde çalışmaya başladığı bir projeydi. Ancak Dali, ne kadar çabalarsa çabalasın, bu manzara resmini bir türlü tamamlayamıyordu. Fakat bir gün, dışarıda dolaşırken eriyen bir peynir gözlemledi. Bu durum, onun hayatında büyük bir etki yarattı ve bu eriyen peynirden ilham alarak eserinin ön planında eriyen saatleri tasarlamaya başladı. Eriyen peynirler, Dali’nin sanatında bir dönüm noktası haline geldi ve bundan sonraki eserlerinde de benzer halüsinasyon öğelerine sıkça yer verdi.

Resim bize ne anlatıyor?

Bugün Salvador Dali’nin sürrealizmden yola çıkarak resmettiği tablo hakkında bilgiler vererek onu inceleyecek ve benim üzerimde yarattığı etki ve bakış açısını sizlerle paylaşıyor olacağım.

Bu resmin içine girdiğinizde ortamın son derece geniş ve derin olduğunu görebiliriz. Resmedilen nesnelerin ortam ile uyuşmazlığıyla birlikte bizlere normalden uzak bir hava katan bu resim, sürrealizmin ne kadar etkileyici ve değişik bir kavram olduğunu kanıtlar nitelikte. Her ne kadar eserin yorumlanış biçimi kişiden kişiye göre değişse de, çölü andıran bu ortama bir durgunluk havasının hakim olduğu aşikar. Bu belki de bizlere ressamın bulunduğu yoğun, karmaşık ve kalabalık ortamlardan sıyrılma isteğiyle yaratılmış bir mekanı anlatıyor olabilir. Sanki yaşanması veya yaşanmaması gereken her şey geride kalmış, geri getirilemeyecek bir kayıp yaşanmış ve hayatın ışığı sönmüş gibi.

Detaylara inecek olursak, tablonun arka kısmında hafif bir gün ışığının kayalıkları aydınlattığını, ancak zemine doğru yaklaştıkça ortamın giderek karanlıklaşmaya başladığını görmekteyiz. Kayalara yansıyan ışığın belki de bir yanılsama olduğu, zamanın gerçekliğinin bu kadar basit bir kavram olamayacağı anlatılmak istenmiş olabilir. Ayrıca mavi renk tonlarının sarı renk tonlarıyla birleşimi,denizin durgunluğu ve farklılığının ayırt edebileceğimiz biçimde resmedilmiş olması da gerçeklik duygusunu ortaya koyan bir diğer unsur olmuş.

Tabloda en çok dikkat çeken ve asıl mesajın verilmek istendiği şey ise eriyen saatler. Genel anlamda boşa geçirilen zamanların yarattığı pişmanlık ve onun ardından gelen bir boşvermişlik göze çarpıyor. Zamanın adeta insanoğlunun elinden kayıp gittiği, onu yakalamanın ve anlamını idrak etmenin zor oluşuna değiniliyor. Tabloda 4 adet saat var ve hepsinin vermek istediği mesaj farklı olabilir. İlk saat kuru bir dalın üzerinde duruyor. Hızla akıp giden zamanın hazin bir sonu getireceğini, yeryüzünde var olan her şeyin er geç güzelliğini yitireceği motifi gözümüze çarpıyor. Diğer iki saat bir masa üzerinde duruyor ve birinin üzerinde sinek , diğer metal olanın üzerindeyse karıncalar var. Dali aslında burada sıradan nesnelerin çarpıtılarak , alışılmadık ve mantıksız şekillerde resmedildiği bir rüya alemini anlatmak istemiş. Dali, sürrealizme yönelmeden önce Freud’un “Rüyaların Yorumu” adlı eserinden esinlenerek rüyaların anlamının bilinçaltındaki arzuların sembolik bir ifadesi olduğunu öne sürmüş. Eserlerinde resmettiği nesnelerin de alışılmadık şekilde diğer motiflerle resmedilmesi bilinçaltında yatan fikirlerin gün yüzüne çıkarılmasını açıklıyor. Dali her ne kadar bu nesnelerin vermek istediği mesajı dile getirmemiş olsa da, burada sinek ve karıncalar tarafından yenilen zamanın hayasızlığı ele alınmış. Zamanın somut bir kavram olmaktan ziyade bizim yaşadığımız deneyimlerle bağlantılı olarak dönüşüp genleştiği resmedilmiş .

İnsan yüzü resmini andıran ortadaki motifin üzerinde duran saat ise bir son ile özdeşleşmiş gibi. Hızla geçen zaman karşısında gözlerimizi yumuyoruz ve bazen nereye doğru yol aldığımızı bile fark edemiyoruz. Hayatın karmaşası , onun bizde yarattığı duygu durumu, anlaşılmazlık ve yaşadığımız kayıplar bizi çepeçevre sarıyor ve elimiz kolumuz bağlı yok olmayı bekliyoruz. Ölüm gelince de çaresizce yenik düşüyoruz, tıpkı tablonun ortasında gözlerini yummuş karanlık yüz gibi.

Bu tabloya bakınca zamandan beklediklerimiz, karşısında onun bize sunduğu durgunluk , anlamsızlık ve boşvermişlik hali gelir aklıma. Doğduğumuz andan beri girdiğimiz yarış, kalabalıklar içerisinde kendimizi arayış , yaşadığımız acılarla bu hayatı kavrayış ve sonrasında üzerimize çöken o teslimiyet durumu… Yıllar öncesinde yaşamış insanların da bir anlamda bizim geçtiğimiz yollardan geçtiği ,benzer hisleri paylaştığı ve bunu müthiş bir sanat eserine dönüştürdüğünü görmek benzersiz bir his.

Bu eserin bende bıraktığı izi yazmış olduğum bir şiir ile noktalandırmak istiyorum:

Anlamadığım bir hayata nasıl atıldım

Durdurak bilmeyen bir safsataya katıldım

Gel,git,gör diye eylerlen gönlümü

Apansız ,manasız bir hülyaya kapıldım

Durdum,dinledim başladım anlatmaya

Kalemimdeki mürekkebi tek tek damlatmaya

Gör ,bak , işit diye konuşurken kendimle

Bilemedim bu hayat değdi mi uğraşmaya

Yaşadım,gezdim biraz da öğrendim

Kafamdaki karakterin oyunuyla eğlendim

Atılıp upuzun,dolu dizgin maceraya

Boyumu hepten aşmış işlere yeltendim

Düşündüm,durdum maziye pencere açtım

Okuyup eski mektupları hepsini tek tek saçtım

Dünyevi telaşeyle geçmiş ahir zamanda

Beni kıskıvrak yakalayan geçmişimden kaçtım

Karaladım sildim de veremedim pek bir anlam

Sığar mı kalabalıklar bu aleme hiç sanmam

Açsam dahi gözlerimi aydınlık bir sabaha

Artık bu hengamenin kör ışığına kanmam

Umarım yazı ilginizi çekmiş ve bilgilendirici olmuştur. Bir sonraki eser incelemesinde görüşmek üzere :)

--

--