Dijital Okuryazarlık: Linkedin

Umut OFLAZOGLU
Yetkin Yayın
Published in
3 min readJul 29, 2020

Sosyal medya ile iş dünyası birleşince şüphesiz akla gelen ilk platform, Linkedin oluyor. 21. yüzyılda sosyal medyayı etkin kullanmak çok önemli evet. Ama iş dünyasının sosyal medyası, iletişim platformu, ağ genişletme aracı: Linkedin’i nasıl kullanılmalı?

Linkedin birkaç parçadan oluşuyor. Linkedin hesabının açılmasıyla içeri atılan ilk adımı tamamlıyoruz, sonrası ağımızı kurmak, kendi markamızı yaratmak. Bu sebeple Linkedin’i 3 ana başlıkta incelemek doğru olacaktır: Profil, ağ ve etkileşim.

Profil:

İlk izlenimin iletişimdeki rolünü hepimiz biliyoruz. Profil bölümü, Linkedin açısından çok önemli çünkü ilk izlenimi burada veriyoruz. Seçeceğimiz profil fotoğrafı, kullanacağımız başlık ve bağlantı sayımız ilk dikkat çeken noktalardan. Güncel halimizi anlatan, yaptığımız işe göre absürt durmayacak, kanepede veya sahilde çekilmemiş bir profil fotoğrafı seçmeliyiz. Fotoğraftaki giyimimiz de yaptığımız işe ve kurgulamak istediğimiz kişisel markaya uygun olmalı. Örneğin bir satıcı isek biraz daha kurumsal giyimli bir fotoğraf daha uygun olurken, bir ajansta çalışıyorsak; yaratıcılık temasını verebilecek bir fotoğraf tercih edilebilir.

Başlık kısmı ise güncel mesleğimizi ve ‘ne yaptığımızı, insanların bize neden ulaşabileceğini’ anlatacak bir biçimde olmalıdır. Bağlantı sayısında tercih edilen ise 500 ve üzeridir. Profilinizde daha profesyonel duracaktır. Fakat bu 500 bağlantıyı, gerçekten iletişimde olmamız gereken kişilerden seçmeli, ağımızı kurarken seçici davranmalıyız. Bize gelen bağlantı isteği taleplerinin hepsini kabul etmek yerine; kişileri belirleyeceğimiz bir filtreden geçirebiliriz.

Profil bölümünde yer alan özet bölümünde kendimizden bahsetmeli fakat bunu çok uzatmamalıyız. Ne yapmak istiyoruz, tutkumuz ne yönde, ne öğrenmek istiyoruz ve ne konularda uzmanız?

Kalan kısımlar okuduğumuz okulları, sertifikalarımızı ve projelerimizi içeriyor. Genel anlamda bir CV hazırlarken doldurduğumuz klasik bilgilere burada da yer veriyoruz. Fakat deneyim kısmını doldururken, bulunduğumuz pozisyonlarda neler yaptığımızı birkaç madde ile açıklamak çok daha çekici olacaktır.

Ağ:

Güçlü bir profilden sonra, ağımızı genişletmemiz gerekiyor. Linkedin, profilimize uygun şekilde bize öneri sunar, ağımızı genişletmemizi sağlar. Ağımızda tanıdığımız, tanımadığımız ama takip etmek istediğimiz, düşüncelerini örnek alacağımız vb kişiler olmalı. Ağımızdaki paylaşımlar, akışımıza düşecek ve böylece bağlantılarımızı takip edebilecek, paylaşımlarından haberdar olabileceğiz.

Etkileşim:

Linkedin’de var olmak, profil oluşturmaktan değil; etkileşimde bulunmaktan geçer. Ağımızın paylaşımlarına reaksiyon verdikçe, yorum yaptıkça, çeşitli paylaşımları biz de paylaştıkça etkileşim oranımız artacak ve bizlerin paylaşımları da ağımızın akışına düşecektir. En kıymetli olan ise, içerik üretmek. Neden bizim paylaşımlarımız beğenilmesin, neden markamızı tanıtmayalım?

Bu 3 başlık çok önemli olmakla beraber Linkedin aslında çok daha fazlasını içeren bir platform. Yaptığımız yorumların dili, kullandığımız kalıplar, olumsuzlukları karşılama biçimimiz tüm ağımız tarafından görünür ve bu da nasıl bir çizgide olduğumuzu belirler. Dolayısıyla sürekli olumlu bir dil kullanmalıyız.

Yazının sunum haline 05.07.12 ‘den itibaren ulaşabilirsiniz.

YetGen ile kalın,

Sevgiler,

--

--