Doğan Cüceloğlu | Damdan Düşen Psikolog Kitap İncelemesi

Sadiye Arsoy
Yetkin Yayın
Published in
7 min readFeb 29, 2024

Doğan Cüceloğlu’nun kendi yaşam deneyimlerini, hikayelerini, yaşanmışlıklarını ve psikoloji alanındaki gözlemlerini paylaştığı bir eserdir. Genel olarak insanların yaşamlarındaki zorluklarla nasıl başa çıkabilecekleri, ilişkilerini nasıl geliştirebilecekleri ve daha mutlu bir yaşam sürmek için içsel bir denge sağlayabilecekleri ile ilgili öğreti alanları sunar. Keyif ve ilham dolu okumalar! 📚🐞

Doğan Cüceloğlu — Damdan Düşen Psikolog Kitap İncelemesi

Seeeelllaaamlarrr seeelaaammlarrrr 😍

4 yılda bir gelen güzel ve özel bir gün olan 29 Şubat’tan hepinize kucak dolusu sevgiler getirdim. 🌹 Umuyorum iyisinizdir ve sağlığınız, keyfiniz yerindedir. ✨ Yine, yeni, yeniden…2024 yılı hedeflerimde her ay bir kitap incelemesi ile bildirimlerle kapınızı çalacağımı söylemiştim. 🚪🔔

Bu ay beni derinden etkileyen bir hayat hikayesinin izlerini, öğretilerini ele alan enfes güzellikte bir eser ile geldim. Birçok alandan öğretiler taşıyan anlatılarıyla epey etkileyiciydi. Yer yer tekrar etti gibi hissettim ama aradaki bağlantıları kurmak için gerekli tekrarlardı diye de düşündüm. Deneyimden öğrenmek isteyen herkesin önce bu yazıya kulak vermesini sonrasına gözlerini kitaba çevirmesini önereceğim.

Hazırsanız Şubat ayı incelemesine geçiyoruzzz! 💃🏻😍

1: Kitabın Künyesi

  • Kitap Adı: Damdan Düşen Psikolog
  • Yazarı: Doğan Cüceloğlu / Canan Dila
  • Sayfa Sayısı: 542
  • Türü: Söyleşi
  • Basım Yılı, Baskı ve Yayınevi: 2015, 13.Baskı, Remzi Kitabevi

2: Anahtar Kavramlar

Korku Kültürü — Gözlemleyen Bilinç — Savaşçının Mütevazılığı — Değerler Bilinci — Nasrettin Hocalık — Ben/Sen Bilinci — Sınırlar ve Sorumluluk — Gölgelenme — Diyaelektik Marksizim — Deneysel Psikoloji — Kas Hafızası — Gönül Zekâsı — Öğrenilmiş Acizlik — Bağlaşık İlişki

3: Beğendiğim Alıntılar

“İnsan farkına vardığı kadar yaşıyor.” (Syf. 34)

“Ne düşündüğümü, ama gerçekten ne düşündüğümü anlayabilmem için yazıyorum.” (Syf. 45)

“Canın büyüğü küçüğü olur mu?” (Syf. 65)

“Hakikaten doğa, yavaş yavaş öğreten ama çok temelden öğreten bir öğretmen, onu görüyorum. Sadece öğretmiyor, insanı düşündürüyor.” (Syf. 67)

“Cahit Okurer, “Şuur ve irade, hayatın her safhasında güvenebileceğiniz en büyük kuvvettir.” diyor. Buna inanıyorum, kendimden uzaklaşmamalıyım. Düşünen ve yapan bir insan olmalıyım.” (Syf. 79)

“Yani o bakış tarzı, gülebilme olayı, içinde bulunduğun o ciddi durumdan alıp çıkarıyor seni. Esiri olmuyorsun artık o durumun, daha başka gözle bakabiliyorsun. Özgürlük getiriyor.” (Syf. 103)

“Ben”, “biz”in en önemli düşmanı. “Ben” dendiği yerde “biz”in gelişmesi mümkün değil. (Syf. 203)

“… eğer birisi bir şekilde yardım etmeye körleşmişse, onun çocukluğuna bak, yetiştirilmesinde mutlaka bazı yanlış şeyler vardır, o insan olarak gelişmesinde tökezlemiştir.” (Syf. 521)

4: Kısa Özet

Doğan Cüceloğlu’nun “Damdan Düşen Psikolog” adlı bu değerli eseri, Canan Dilâ ile 2003 yılında İstanbul’un çeşitli yerlerinde gerçekleştirdiği nehir söyleşisini içermekte. Kitap, ilk olarak 2005 yılında yayımlanmış olup, 2011'de Cüceloğlu’nun 2003–2011 yılları arasındaki hatıralarını içeren bir bölümle güncellenmiş ve son olarak 2015 yılında tamamlandı. Böylece Cüceloğlu’nun doğumundan 2015 yılına kadar olan yaşam hikayesi bir söyleşi dizisi olarak okurlarıyla buluşmuş oldu.

Genel olarak nelerden bahsediliyor peki? Doğan hocamızın hayat hikayesi nedir? Haydi bir göz atalım!

📌Doğan Cüceloğlu, 1938'de Mersin’in Silifke ilçesinde, on bir çocuklu bir ailenin en küçük üyesi olarak doğmuştur. Aydın bir kişi olan babası Sami Cüceloğlu, her çocuğu için günlük tutuyormuş. Bu kapsamda Doğan Hoca’nın da bebeklik anılarını kayda geçiriyormuş. Annesi ise onun için çok değerli biriymiş. Ancak, henüz 10 yaşındayken 42 yaşındaki annesini kaybediyor. Bu durum onda büyük bir tesir bırakmış ancak ablalarının, abilerinin destekleriyle yavaş yavaş toparlıyor. İlkokul yıllarında okul ile ilgili birtakım aksaklıklar yaşasa da devamında ortaokul ve lise eğitimlerini başarıyla tamamlıyor.

📌Silifke Ortaokulu ve Atatürk Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümünde okumaya başlıyor ve üniversite yıllarında Mümtaz Turhan’ın asistanı olarak çalışma fırsatı yakalıyor. 1963'te Amerikan Psikoloji Derneği’nin düzenlediği kongreye katılarak ilk yurtdışı deneyimini elde eder. Kongre gezisinde Illinois University’de okuma fırsatı verecek bir teklif alır. Bu teklif üzerine sınava girer. İlk başta ne ile karşı karşıya olduğunu anlayamasa da Charles Osgood’un yardımıyla üniversiteye kabul edilir ve Karşılaştırmalı Dil Psikolojisi Araştırma Merkezi’nde asistanlık yapar.

📌Amerika’da yaptığı doktora çalışmasıyla jüri tarafından onay alır. Eğitimini tamamladıktan sonra, Amerikalı eşi Emily ile birlikte Türkiye’ye döner, ancak askerlik nedeniyle geçici olarak boşanıp sonrasında tekrar evlenmişlerdir. Bu süreçte, Emily’den Ayşen, Elif ve Timur adlı üç çocuğu olur.

📌Cüceloğlu, İstanbul Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nde ders verdiği dönemde dil üzerine bir doçentlik tezi hazırlar. Tezi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e dilin yabancı kökenli sözcüklerden arındırılmasıyla ilgili bir sistem üzerine oluşturulmuştu. Ancak tez kitap olarak yayımlanmaz, sadece doçentlik tezi olarak kalır. Cüceloğlu, Türkiye’deki sağcı-solcu bölünmeden rahatsız olur ve bu ortamda ciddi araştırmalar yapmanın zor olduğunu düşünerek Amerika’ya dönmeye karar verir. Fulbright bursunu kazanarak Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışmaya başlar. Daha sonra Türkiye’ye döner ancak çocuklarını Amerika’da bırakmak durumunda kalır. Emeklilik dönemine kadar Hacettepe ve Boğaziçi Üniversiteleri’nde çalıştıktan sonra 1980'de tekrar Amerika’ya giderek Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde çalışır.

📌Emekli olduktan sonra Türkiye’ye döner; konferanslar, seminerler, eğitimler ve televizyon programları düzenleyerek zamanını geçirir. Bu faaliyetleri ile Türkiye’de 1980'lerden sonra tanınırlığı artmıştır.

👉🏻Doğan Hocanın hayatına dair yapılan bu samimi söyleşi, bizlere de hocamızın sevinçlerini, üzüntülerini ve yaşadığı zorlukları anlamak için empati yapabilme olanağı sunuyor. Yaşantılardan iz bırakan ve öğrenme fırsatı sunan bu eseri okumak hem farklı bir bakış açısı kazandıracak hem de bu bakışla kendi hayatımıza bakma fırsatı sunacaktır.

5. Sonuç ve Genel Değerlendirme

Doğan Cüceloğlu Hocamızı “Mış Gibi Yetişkinler” ve “Var Mısın?” kitaplarıyla tanıdım. Bu kitaplarını okuduktan sonra hayata baktığı yeri sevdim ve diğer kitaplarını da okumaya devam ediyorum. Bu kitabı da Etik ve Hasta Hakları kapsamında Sayın Prof. Dr. Ayhan Uludağ hocamın önerisiyle okumaya başladım.

Kitabı okurken kendimi bir yolculuğa çıkmış gibi hissettim. Yoğun duygular ve düşünceler içinde yüzdüğüm bir yolculuk…Doğan Hoca içsel dünyasının kapılarını samimiyetle biz okurlara açmış ve içsel dünyasının derinliklerinde yer alan kesitleri etkileyici ve sade bir dille paylaşmış.

Sayfaları karıştırdıkça yaşamındaki zorlukları, başarıları, deneyimleri, gözlemleri ve hatalarını bir şeylerin arkasına saklanmadan öz eleştiri yaparak ifade ettiğini görüyoruz. Yaşadığı bu zorlukların nasıl üstesinden geldiğini, hatalarında ve başarılarında hissettiği duyguları yaptığı çözümlemelerle anlamamızı sağlıyor. Her sayfasında ayrı bir öğreti var… Kendi içsel yolculuğumuza odaklanmamızı ve yaşamın karmaşıklıklarıyla başa çıkmak için içsel güçlerimizi keşfetmemizi öneriyor. Sunduğu psikolojik bakış açıları ile bunu yapabilmek için de birden fazla yol açmış. İlham ve umut dolu bu yolları bulmak için kendimize dönüşün önemini vurguluyor.

Doğan hocanın Anadolu insanına duyduğu sevgi ve güvene de ayrıca değinmek isterim. Türk insanının değer bulma eksikliğini vurgulayarak, Anadolu’da başarılı olabilme potansiyeli üzerinde durması, kitabın etkileyici yönlerinden biriydi. Ayrıca buradan hareketle batıdaki eğitim sistemi ve kurumsal yapılar üzerinden batı kültürünün de iyi yanlarına ve özgürlükçü bakış açısına dikkat çekiyor. Özellikle eğitim ve akademi tarafından verdiği örnekler bu konuyu anlamlandırmak için etkili oldu diyebilirim. Bu bakış açısına Anadolu insanının tam anlamıyla alışamadığını belirtiyor. Ben bu durumu Doğan Hocanın kitabında çokça değindiği korku kültürüne, Anadolu insanının psikolojik zeminine ve bu zeminin sağlıksızlığı ile ilişkilendiriyorum. Korku kültüründe farklı olamadığımızı, birey olarak var olamadığımızı anlatır. İçimize yerleşen bu korku kültürünün gelişimize büyük bir ket vurduğunu çok güzel örneklerle açıklıyor. Bu durumun nedenlerini Batı kültürü ile karşılaştırdığında ise, batının başarısının altında yatan en büyük nedenin özgüven ve başkalarına saygı olduğunu ifade ediyor. Kendi psikolog kimliğiyle, iletişim psikolojisi ve insan kabulünü analiz ederek, evlilik hayatı ve aile ortamlarından çıkardığı dersleri de paylaşarak aradaki ayrımı yapabilme olanağı sunuyor. Genel olarak kitabın teması da Amerikan-Türk Kültürü ile ilgili bu karşılaştırmalar etrafında şekillenmiştir diyebiliriz. Özellikle evliliğine dair gözlemleri, toplumların farkına dair çıkarımları, her iki medeniyetin bakış açılarının ne kadar farklı olduğu ve bunların hayatımıza nasıl etki ettiğini çok güzel anlatmış. Korku kültürünü, “o da bir can” düşüncesini, insan olmanın önemini ve bireyselliği çeşitli perspektifler ile güzel izah etmiş.

Doğu kültüründe büyümüş, yetişmiş bir genç olarak birçok noktada sanki o anı kendim yaşıyormuşum, yaşamışım hissi verdi. Bazen şaşırdım, bazen kızdım, bazen üzüldüm, bazen de güldüm… Güçlü bir şekilde empati yaptıran cesur ve şeffaf itiraflarla dolu satırlardı. Bunlar arasında her şeye rağmen hocamızı farkındalığı beni en çok etkileyen başlıklardan biri oldu. Farkındalıklarını eyleme dönüştürmesi, bugün her birimizin yaşantısında yer etmesi gereken bir eylem diye düşünüyorum. En azından bir çaba…

Son olarak da kültürler arası karşılaştırma yaparken kadın-erkek ilişkileriyle ilgili anlatılarına da küçük bir değinmek isterim. Doğan Hocanın Amerika’ya gittiği ilk yıllarda kadın-erkek ilişkilerinde özgürlükçü duruşa karşı eleştirel bir bakış açısına sahip olduğunu görüyoruz. Ancak onların kültürlerini tanıdıkça bu eleştirel bakışın yumuşadığını özgürlükçü bakışı da anlamaya ve yaşamaya çalıştığı görülüyor. Beraberinde, Anadolu insanının korku kültürü etkisiyle samimiyetten uzak durduğunu ifade ederek farklı bir tespitte bulunuyor.

Kişisel bir yolculuğa çıkma cesareti gösteren herkese sunacağı farklı ve çeşitli öğretilerle dolu bir eserdi, okuyun/okutturun…💌✍🏻

6: Sorgulama & Düşünme Alanı

❓ Korku kültürü ile ilgili analizleri göz önüne alarak, kendi kültürünüzdeki psikolojik etkileşimleri düşünelim. Hangi konularda benzerlikler veya farklılıklar gözlemlediniz? Hayatınızdan örneklerle tartışabilirsiniz.

❓ Doğan Cüceloğlu’nun Anadolu insanına ve Batı kültürüne dair yaptığı karşılaştırmalarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Toplumlumuzda bu tür kültürel dinamiklerin farkında mıyız? Farkında olmak için ne yapabiliriz?

❓ Evlilik, aile ilişkileri ve kişisel gelişim konularındaki deneyimleri okurken kendi hayatınızla bağdaştırdığınız noktalar var mıydı? Varsa bu süreçlerde sizin hisleriniz neydi, nasıl gelişti, ne yaptınız?

❓ Kadın-erkek ilişkilerindeki özgürlükçü bakış açısı ve samimiyet hakkında Doğan Hoca’nın sunduğu görüşlere katılıyor musunuz? Kendi yaşamınıza uyarlayarak düşündüğünüzde nasıl bir gözle bakıyorsunuz?

❓ Doğan Hoca’nın deneyim ve gözlem paylaşımlarından yola çıkarak Anadolu ve Batı kültürlerinin olumlu ve olumsuz yönlerini sorguladığınızda ön plana çıkan düşünceler neler oldu?

Umarım okurken keyif almışsınızdır ve ufak da olsa size bir katkısı olmuştur. Görüşlerinizi paylaşmanız beni çok mutlu edecektir. İlginiz, alakanız ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Mart ayında baharın gelişini kutlamak üzere, esenlikle kalın! 💜

--

--

Sadiye Arsoy
Yetkin Yayın

Sağlık Yönetimi-Sağlık Bilişimi | Necmettin Erbakan Üniversitesi 🌎 Koordinatör - YetGen