Film İncelemesi: Kapan

Mihriban Akdemir
Yetkin Yayın
Published in
3 min readNov 10, 2021
Photo by Anika Mikkelson on Unsplash

Serpil Kırel’e göre “Sinemada ırksal temsillerin dönemler arasında değişiklikler göstermekle birlikte egemenden “taraf” olduğu başından kabul edilmelidir.”[1] Buradaki ben tabii ki de beyazdır. Ayrıca filmlerin türsel tercihleri de temsil rejimi açısında önemlidir “Çünkü tür, yalnızca sinemasal bir olgu değildir, aynı zamanda toplumun, dolaşımda olan zihinsel haritaların, her türlü toplumsal, ekonomik, kültürel, ideolojik ilişkilerin ve sınıf mücadelelerinin okunduğu geniş bir toplumsal olgudur.”[2] Bu bağlamda inceleyeceğimiz filmin korku türü olduğunu unutmamak, bu türde ben ve öteki temsilinin nasıl kurulduğunu göz önüne almak gerekir.

Ben ve öteki ayrımında öteki konumunda olan siyahiler klasik Hollywood anlatı sinemasında belli stereotipler, doğallaştırılmış ırksal kodlarla beraber indirgenmiş ve geri plana atılmış bir şekilde temsil edilirler. Kapan filminin farklı şekillerde klasik Hollywood temsil rejiminden farklılaştığını söylemek mümkün. “…Irka dair temsilde siyahların ev-içindeki ve ev-işleri ile ilgili halleri filmlerdeki değişmez kalıplardan birini oluşturmaktadır.”[3] Klasik anlatılarda sürekli olarak karşılaştığımız beyazların siyahi çalışanları bu filmde de vardır ama farklı şekilde ele alınırlar. Armitage ailesinin hizmetçisi Georgina ve bahçıvanı Walter’ın alışılmış ve doğallaştırılmış karakterler olarak temsil edildiği düşünülebilir ancak bunu filmin korku türü olduğunu göz önüne alarak ve korku türünün beyazlığı bağlamında düşününce onları beyazların bu şekilde konumlandırdığını, dolayısıyla bu durumun doğal olmadığını görebiliriz. Aslında Georgina ve Walter farklı zamanlarda Rose’un partnerleri olarak dahil olurlar Armitage’lerin evine, tıpkı Chris gibi beyaz olanın siyahi partneridirler alışılmışın dışında olarak. Yani aslında hizmetli olarak doğal biçimde değil Armitage’lerin onları etki altına almasıyla yapay şekilde mevcut konumlanışlarını sergilerler. Buradan da bu filmin korku türünün beyazlığından sıyrılarak korkunun kaynağını beyazlaştırdığı sonucuna varabiliriz.

Photo by jurien huggins on Unsplash

Filmin ırksal farkın kurulumuna dair klasik Hollywood anlatısından farklılaştığı bir başka örnek ise siyahilerin bedenleriyle, beyazların akıllarıyla ön plana çıkarıldığı stereotipleşmiş temsil rejimiyle ilgili olarak verilebilir. Klasik Hollywood sinemasında siyahiler fiziksel özellikleriyle temsil edilirken beyazlar akıllarıyla temsil edilerek her zaman filmin “beyni” olarak tüm gizemleri, sorunları çözerek birincil konuma yerleşirler. Bu yerleşik düşüncenin çerçevesi aslında çok daha geniştir. Temellerinde ırkçılık fikri yatan kölelik ve öjeni gibi uygulamalarda beyazlar akıllarıyla konumlanırken siyahiler bedenleriyle konumlanırlar. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi filmdeki beyazlar da “şiddetli” akıllarıyla siyahilerin bedenleriyle ilişkilenerek korkunun kaynağı olurlar. Bununla beraber filmde klasik Hollywood anlatısından farklı olarak siyahilere de akıllarıyla ilgili özellikler atfedildiğini görürüz. Örneğin Chris Washington içinde bulunduğu ve merkezinde olduğu olayların gizemini kendisi çözer, kendisi plan yaparak Armitage’lerin elinden kurtulur, aynı şekilde Chris’in arkadaşı Rod Williams da Chris’i kendi başına bulur. Tüm bunlardan sonra Chris kendisinin ve Rod’un “beyni” ile kurtulur ve bu şekilde filmde stereotip kırılır.

“Hollywood üretimi filmlerde herşeyden önce beyazların egemenliğinde bir dünyanın ağırlıklı varlığından söz edilmektedir. Filmlerin merkez karakterleri, yan karakterleri ve kötüleri düşünüldüğünde özellikle ırka dair temsillerin niyetinin açıkça belli edildiği görülür.”[4] Bu şekilde beyazlar “ben” olurken siyahiler “öteki” olurlar. Kapan, Chris’in yani siyahi birinin bakış açısıyla izlememiz ve böylelikle filmin Chris’in hikayesini anlatmasıyla, siyahileri sadece fiziksel özellikleriyle yansıtmak yerine onların aklını da dahil etmesiyle, beyaz aklın korkunun kaynağı olarak kurgulanmasıyla gerek temsil rejimleri gerek biçimsel tercihleriyle klasik biçimden ayrılır. Bu film ırk temsillerine dair “doğallaştırmaları” ve stereotipleri korku türüyle ilgili olarak, korku türünün yerleşik motif ve öğelerini kullanarak açık eder. Bunun yanında, ırkçı ikili karşıtlıkların -ben/öteki- ırkçılığın “korkunç” işleyişini merkezine alarak korku türünde bir anlatı kurar.

[1] Serpil Kırel, Kültürel Çalışmalar ve Sinema (İstanbul: Kırmızı Kedi, 2010), 340.

[2] Hasan Akbulut, “Film Çalışmalarında Türe Yeni Bir Bakış”, Sinema: Tarih-Kuram-Eleştiri, ed. Seçil Büker — Y. Gürhan Topçu (İstanbul: Kırmızı Kedi, 2010), 324.

[3] Kırel, Kültürel Çalışmalar ve Sinema, 340.

[4] Kırel, Kültürel Çalışmalar ve Sinema, 326.

KAYNAKÇA

Akbulut, Hasan. “Film Çalışmalarında Türe Yeni Bir Bakış”. Sinema: Tarih-Kuram-Eleştiri. ed. Seçil Büker — Y. Gürhan Topçu. 324–336. İstanbul: Kırmızı Kedi, 2010.

Kırel, Serpil. Kültürel Çalışmalar ve Sinema. İstanbul: Kırmızı Kedi, 2010.

--

--