FOMO ve Günümüz İnsanına Etkisi

Aleyna Kayım
Yetkin Yayın
Published in
4 min readFeb 15, 2022

Takip edilmesi gereken onlarca etkinlik, kendini geliştirme yarışında katılması planlanan kurslar, ajandada atılmayı bekleyen tikler ve günün sonunda yorgunluğun çöküşüyle parmak ucuyla kaydırılan ekranlarda göze çarpan parıldayan gülüşler, aynı yaşta olduğunuz kişilerin başarı hikayeleri ve hedeflerinizi gerçekleştirmek için bekleyen ve bekleyen siz. Tanıdık geldi mi? Fear of Missing Out yani Türkçe deyimiyle kaçırma ya da bir şeylerden eksik kalma korkusu, başkalarının daha çok eğlendiği, daha iyi hayatlar yaşadığı veya sizden daha iyi şeyler yaşadığı hissini veya algısını ifade eder. Benim anlamlandırdığım şekilde hayallerini uzaklaşırken izlemek ve izlemek ve izlemek. Bu sırada yanında yürüyen insanların bir anda senden çok daha fazla ilerlediklerini hissetmek gibi. Yürüdüğün yolda yalnız kalmak gibi, bir anda hayallerini, anda kalmanın hissettirdiklerini unutup yolundan saparak onlarca etkinliğin içinde kaybolarak kimliğini kaybetmek gibi.

Hepimiz hayatımızın bir döneminde bu tarz tanıdık düşüncelerin kurbanı olmuşuzdur. ”Şu an daha iyi şeyler yapıyor olmam gerekiyor değil mi, acaba başkaları ne yapıyor, arkadaşımla konuştuğumda çok erken kalktığından ve gününü her zaman planladığından bahsetti. Baksana, birkaç projesinden de söz etmişti aslında. Ben ne yapıyorum, neredeyim…” ve akıp giden düşüncelerin zihninizi ve sizi ele geçirmesi, sonucunda kendinizi karanlık bir çıkmazın içine soktuğunuzu bilerek bu karmaşanın içine daha da dalmak.

Geçmiş tarihten günümüze incelediğimizde FOMO’nun aslında çok da yabancı bir terim olmadığını fark edebiliriz ama sosyal medyanın bu terimi devasa bir fenomen haline getirdiğini de yadsıyamayız. Artık geçmiştekinin aksine mucizevi bir buluşa sahibiz; dünyayı ayağımıza kadar getiren ve tüm son dakika gelişmelerini parmak uçlarımıza çeken minik siyah kutular. Bu cihazlara saklı milyonlarca uygulama, video ve fotoğraf bize birçok yenilik sunuyor ve bununla birlikte pek çok insanın hayatı hakkında tüm gelişmelerden haberdar olabileceğimiz bir alan yaratıyor. Bu bilgi demek, bu aynı zamanda korku demek. Onlardakini görmek ve bazı şeylere sahip olmadığını ve belki de tüm bunlar için geç kaldığını hissettiğin o endişe yüklü kaygı bulutları demek. Dahası bu yalnızca ‘onlara’ özgü bir kavram da değil, bu bir yandan biziz de. Farkına bile varmadan sosyal medyada paylaştığımız içeriklerle, bir hikaye veya bir gönderiyle başka birinde FOMO’ya yol açabilecek biziz. Çeşitli platformlarda pek çok hesap açar ve mükemmeli yaratırız, kendimizin ‘en iyi’ versiyonunu sergilediğimiz bir dünya yaratırız ve bu alanlarda zayıflıklarımızı gizleyerek yeni bir benlik oluştururuz.

Yine de FOMO idrak edilebildiğinde başa çıkılabilmesi mümkün. Bunun için birkaç tavsiye niteliğinde cümleyi yaşamlarımızın içine adeta nakşetmemiz gerekiyor.

Bakış Açımızı Değiştirmek

Genelde elimizde olmayan şeyleri düşünüp hayıflanmaya yönelik bir düşünce tarzımız var ancak öncelikle pozitife odaklanmak gerekli. Sahip olamadıklarımızı düşünüp motivasyonumuzu düşürmek yerine “Evet, elimde bunlar var. Sahip olduklarımı etkin bir şekilde kullanarak kendi en iyime nasıl ulaşabilirim ve bunun için atacağım adımlar neler olmalıdır?” düşünce yapısını benimsememiz önemli.

İş yalnızca bir düşünce yapısını beynimizin kıvrımlarına tabiri caizse empoze etmekle kalmıyor, bu süreci destekleyecek etkenleri de hayatımıza dahil etmemiz gerekiyor. Bu sosyal medya için “feed” değişikliği yapmak, odamızda gözümüzü yoran ama bir türlü kaldıramadığımız eşyalardan kurtulmak olabilir. Beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmek, uyku rutinimizi bir düzene sokmak da bakış açımızı değiştirecektir.

One Thing At A Time

Tüm bunlar bizi tam olarak bu maddeye getiriyor. One thing at a time. Eminim pek çoğumuz bu cümleye okuduğumuz bir kitapta ya da izlediğimiz bir dizi filmde rastlamışızdır. Bu kısa cümle kulağa şiirsel gelse de taşıdığı anlam kendince derin ve güçlü. Türkçeye tek seferde bir adım gibi çevrilebilir ve aslında insaniyetimize vurgu yapıyor. Değişiklikler gerekli ancak hepsini bir anda yaparak sınırlarını zorlayamazsın sen robot değilsin, dolayısıyla her aşamada bir adım at ve başarılarını takdir et diyor bu cümle bize.

Günlük Tutmak

Klişe gibi gelebilir ama geçmişimize göz atmak, hangi aşamalardan geçerek bugüne ulaştığımızı görmek, bazen hüzünlü bazen kahkahalara boğan hatıraları okumak gerçekten iyi geliyor ve bize gerçekte kim olduğumuzu gösteriyor. Bize bizi anlatıyor. Dış evreden soyutlanıp kendimizle baş başa kalmak için bir alan yaratıyor günlükler bize. Yatmadan önce, ya da gün ortasında kendi içimize çekildiğimiz ve satırların arasında kendimizi bulduğumuz bu 15–20 dakikalar bize iyi gelecek.

Sahici Bağlar Kurmak

Dışarıda aldığınız derin bir hava, çimenleri parmak uçlarınızda hissederken yakın bir arkadaşınızla yaptığınız uzun bir sohbet, güneşi yüzünüzde hissettiğiniz bir günde kalabalık bir grupla yan yana otururken içtiğiniz kahveler. Bir mesaj da, kısa bir aramada sizi iyi hissettirebilir ama göz göze iletişimi yakaladığınızın farkında olduğunuz durumlar çok daha fazlasıdır. Ayaklarınız yere değerken yakın bir dostunuzla uzun yürüyüşler yaptığınızda kendinizi merkezde ve anda hissedebilirsiniz, elbette yine FOMO’nun sarsıcı zincirlerini etrafınızda duyumsadığınız anlar olabilir ama uzun süre bulunduğunuz ortamlardan çıktığınızı ve gerçek dünyayla ve size değer veren insanlarla bağ kurduğunuzu da bilirsiniz, rahatlarsınız.

Minnettar Olmak ve Daha Fazlası

Bir defter edinin, küçük, çizgili, kareli, eski ve yıpranmış veya yepyeni parıldayan bir tanesi fark etmiyor. Ve gerçekten her gün aksatmadan her gün o gün minnettar olduğunuz bir madde yazın. ‘Bugün gerçekten leziz bir yemek yedim, hocamla olumlu bir toplantımız oldu, uzun ve ferahlatıcı bir yürüyüş yaptım ve şimdi kendimi iyi hissediyorum gibi basit ama içinizi sıcacık yapacak cümleler kurun o deftere.’ Sizin güvenli alanınız olsun bu defter ve birkaç ay sonra elinize alıp şöyle bir karıştırın sayfaları. Size söylüyorum, farkındalık kazandıracak. FOMO’nun karanlık bakışları sizden uzaklaşacak ve şükür duygunuz ve kendilik imajınız artacak.

Son olarak FOMO özellikle geçiriyor olduğumuz bu teknoloji çağında pek çok insanı etkileyen bir düşünceler bütünü. Her gün her birimiz gündelik hayatımızda öz yeterliliğimizi sorgulatan kaygı dolu hislere maruz kalıyoruz. Elbette çeşitli araçlarla geç kalmışlığın sürekli empoze edildiği bu günlerde düşüncelerimizin bir anda yok olmasını bekleyemeyiz ama her seferde bir adım atarak kendimize iyi gelebiliriz ve kendimizin en iyi versiyonu olabiliriz.

Aleyna Kayım

--

--

Aleyna Kayım
Yetkin Yayın

hacettepe|occupational therapy yetkingençler 21'3 dokunduğum sayfalarda kayboluyorum