Kalan Zamanlar Bizimdir

Vahit Fatih Küçükiba
Yetkin Yayın
Published in
2 min readSep 14, 2021

Biraz geciktiğimi söyleyerek trajediye selam vererek giriş yapayım. Bir kaç tarama yaptıktan sonra bu şekilde ifade edilmediğini düşünerek yeni bir yazıya giriş yapıyorum.

İlk insan zamanlarında yaşamı idare edebilmek yiyecekle oluyorken Napolyon yaşamın kendi çağına geldiğinde para ile olduğunu ifade etmişti. Şimdilerde ise yaşam formu hız hız demekte. Yavaş hiçbir şey ilgimizi çekmiyor. Korkarım ki, konuya hızlı giriş yapmasam bu yazı bile okunmuyor.

Photo by Fumiaki Hayashi on Unsplash

Milenyum çağında doğmanın karşılığı roket yaşam formu değil elbette. Ancak üretmek yerine “Tüketin çocuklar biz üretiriz!” diyenler bizi harekete geçirmedikçe ya da kendimizi ateşlemedikçe ne uzaya çıkabiliriz ne de dışarı. “Uzaya çıkaran bir oyun gelmiş, ne gerek var çıkıp ne yapacağız?” diyenler de var. Mesele uzay değil, mesele oturduğumuz rahat ortamımızdan çıkmak, rahatsız olup yaşamın sadece bizden ibaret olmadığını kavrayıp içimizdeki roketi ateşleyebilmek… Aslında ne gerek var bize diye sorabiliriz. Hakikaten ne gerek var? Bir günlüğüne dünyada olmasaydım ne aksardı?

Cevapları düşündükçe moralimiz bozulmasın. Sonuçlar kötüyse o zaman ihtiyaç duyan değil, ihtiyaç hissedilen olabilmek için üretken olalım. Roket gibi aşırı yakıt tüketip ardımızda koskoca duman bırakıp çekip gitmeyelim dünyadan, ülkemizden veya neredeysen.

Photo by Visual Stories || Micheile on Unsplash

Elma elma çağı yok, para para da artık etkisini azaltıyorken hız hız diyen bir nesil olarak görevimizi öğrenmeliyiz. Mağarada yaşayıp toplayıcılık zamanında gelmedik, el aletlerini keşfedip avcılık zamanı da değil. Ekim dikim işlerinden de şehirlere gelip kaçtık. Zeka ve hız yüzyılına gireli de epey vakit geçti.

Photo by Jon Tyson on Unsplash

Teknolojinin bu hızdan payını alması da bize inanılmaz bir vakit tanınmasıyla sonuçlandı. Peki bu artan saatleri ne yapacağız?

--

--