Peki Ya Başarısız Olursam?

Mira Dilara Şenol
Yetkin Yayın
Published in
5 min readMar 3, 2022

’Bütün her şey bir hayal ve bir fare ile başladı’’ der, herkesin bildiği hayaller dünyası Disney’in kurucusu Walt Disney. Hayaller, ucu bucağı olmayan bir diyardır ve herkes hayal kurar. Eminim her birimizin küçükken gelecek ile ilgili kurduğu binlerce hayali vardı. Bazılarını şimdi düşündüğümüzde hatırlamıyor bile olabiliriz. Hayat koşuşturmacası, çoğu zaman kurduğumuz hayalleri unutturuyor, bir de buna çevresel faktörler eklendiğinde hayallerimizi küçümseyip onları tozlu raflara kaldırmakta buluyoruz çareyi.

Yaş aldıkça, konfor alanımızın dışına çıkmak daha zor geliyor. İş hayallerin peşinden koşmak olduğunda birçok insan, ‘’ Hiç durma, koş hayallerinin peşinden’’ diyor. Ancak konu hayalleri tartışmak ve gerçeğe dönüştürmek için adım atmak olduğunda birçoğu bu sözün arkasında duramıyor. Sahi siz, en son kurduğunuz hangi hayalin peşinden koştunuz?

Aslında günümüze kadar var olan tüm başyapıtlar, tüm o alkışlanan ve idol olarak benimsenen insanların hayatları, bir hayal ve onu gerçeğe dönüştürme arzusuyla var oldu. Başarısızlık korkusu ile hiç başlanamayan işler, çıkılamayan yollar ise hayali kuran kişinin ellerinden kayıp gitti.

Şimdi size başarılı bir var oluş hikayesinden bahsedeceğim. Pes etmeyen, başarısızlık riskini düşünmeyen ve var olmayı hedefleyen ‘’kartalların’’ hikayesi bu.

Kartallar kuş türleri arasında en uzun yaşayan türlerdendir, 70 yıla kadar yaşayabilirler. Ancak bir rivayete göre, uzun yıllar yaşayabilmek için 40 yaşlarına geldiklerinde bir karar vermeleri gerekir. 40 yaşına gelen kartalın pençeleri sertleşmiştir ve kıvrılıp uzamıştır. Bu yüzden avlarını kavrayamaz ve beslenemezler. Tüyleri kalınlaşan, pençeleri kullanılamaz hale gelen kartalın uçması ve yaşamını sürmesi iyice zor hale gelmiştir. İşte bu aşamada 2 seçenek doğar. Ya ölmek ya da yeniden var olma sürecine başlamak. Yeniden var olmak kolay değildir, zor ve sancılı bir süreçtir. Uzun bir sürece girmesi gerekir. Kartal yeniden doğmayı seçerse, bir dağın zirvesine doğru uçar, herkesten uzakta bir konum bulur. Kartal, yerini bulduktan sonra önce gagasını sert bir kayaya vura vura yerinden söker. Yerinden düşen gaganın yenisinin çıkması için beklemeye başlar. Yeni gagası oluştuktan sonra, tek tek pençelerini söker ve yenilerinin çıkmasını bekler. Pençeleri de oluştuktan sonra, ona ağır gelen tüylerini yolar ve yenilerinin çıkması için yine bekler.

Tüm bu süreç tamamlandıktan sonra kartalın yeni serüveni başlar. Adeta küllerinden yeniden doğan bir Anka kuşu gibi, yeniden var olan vücudu ile 20 yıldan daha uzun sürecek yeni ömrünün ilk uçuşunu yapar.

Kendimizi var etmek istediğimiz alanlarda çoğu zaman bir kartal gibi yeniden doğmamız gerekir. Önce bize ‘’Ya başarısız olursan?’’ diyen ve bizim yolculuğumuzu baltalayan sesleri duymazdan gelmek için kendimizle kalmayı öğrenmek, sonra alışkanlıklarımızı, hedeflerimizi yeniden değerlendirmek ve son olarak bunları hayata geçirmek için çaba sarf etmek gerekir. Bir hayalin peşinden gitmek, bir amaç uğruna zaman harcamak için, önce kendiyle yüzleşmenin kıyısına gelir insan.

Peki, ‘‘Ya başarısız olursam?’’ diyerek korkunun içine kapılmadan, nasıl ilerlenir upuzun bir yolda? İşte Walt Disney’in bir hayali gerçek yapma yolunda izlediği o adımlar giriyor devreye.

Küçük büyük herkesin hayran olduğu büyülü Disney dünyasının ve Disneyland’ın arkasında, Walt Disney’in projelerinin ortaya çıktığı üç katlı bir bina olduğunu söylerler. Bu üç katlı binanın her katında farklı özelliklerde insanlar vardır.

Binanın üçüncü katı ‘’hayalcilerindir’ Sınırsız hayal güçlerini kullanarak, imkansız ya da gerçek olması fark etmeksizin sadece hayal kurarlar.

İkinci katında bu hayalleri gerçekleştirmek için hareket geçen ‘’realistler’’ vardır. Bir hayal nasıl gerçeğe dönüşür, bu yolda neler yapılmalı diye düşünür ve planlar hazırlar realistler.

Birinci katında ise ‘’analistler’’ vardır. Eleştiriler yapar ve realistlerin planlarının gerçeğe nasıl uyarlanabileceğini değerlendirirler. Bu projelerin gerçek hayata nasıl entegre edileceğini, doğru soruları sorarak ve uygun yanıtları alarak değerlendirirler.

Bu üç kattaki insanların bir araya gelmeleri ve konuşmaları kesinlikle yasaktır. Peki neden?

Bahsedilen üç farklı kattaki insanın bir araya gelmesiyle tüm bu mekanizma karmaşık bir hale gelir. Hayal kuran kişi, hayal kurmaya bir mola verip bunun gerçekçi olup olmadığına odaklandığında, hayallerini suya düşürme korkusuna kapılmaya başlar. Gerçekçi kişi tüm eleştirilere bir cevap yetiştirme çabasına girdiği zaman planladıkları için aksiyon alma süresi uzar. Sonuçta ise analiz etmek için gereken yeterliliğe ulaşmış bir hayal bile var olamaz.

Şimdi bu iki örneği değerlendirelim:

· Bir hayali, yani hayatımıza kök salan hedeflerimizi düşündüğümüzde neler canlanıyor zihnimizde? Bize o tutkuyu veren, içimizde başarma isteği uyandıran o hayale odaklanalım.

· Bir kartalın yeniden var oluş hikayesindeki gibi; bizim nelere, hangi yolları kat etmeye ihtiyacımız var? Planımız nedir belirleyelim.

· Tüm bu süreçte bizim de kartal gibi nelerden feragat etmemiz gerekiyor, hangi yollardan geçmemiz olası, nerelerde tökezleyebiliriz ve en önemlisi tüm bu hayal gerçek olduğunda nasıl hissediyor olacağız?

Bunların yanıtlarını kendimize verebiliyorsak ‘’Ya başarısız olursam?’’ diye düşünmemizin bir anlamı yok demektir.

Hayat inişler ve çıkışlarla dolu bir serüvendir. Herkesin bir hayali vardır ama herkes gerçekleştiremez bu hayalleri. Bazıları bu yola hiç çıkmaz, bazıları yarı yolda vazgeçer. Çevremiz başarısız olmak korkusuyla tüm hayatı boyunca hayallerini var edememenin pişmanlığını duyan insanlarla doludur. Hemen herkes tanıdığı bir kişinin ‘’Keşke geç de olsa piyano çalmayı öğrenseydim.’’, ‘’Keşke 30 yılımı sevmediğim işi yapacağıma üniversiteyi yeniden okuyup birkaç yılımı kaybetseydim.’’ gibi birçok farklı pişmanlık hikayesi yaşadığına şahit olmuştur. Kendi sürecini kendi değerlendirmediği için, çevresinden ya da geleneklerinden dolayı, tüm hayallerini yok saymış mutsuz insanlarla dolu dünyamız.

Hayat bir gündür, o da bu gündür derler. Hayat gerçekten de çok kısa. Ne yapmak, neyi gerçekleştirmek istiyorsanız ‘’Ya başarısız olursam?’’ diye düşünmeden önce, bir hayali nasıl var edebileceğinizi düşünüp sonrasında ise zaman kaybetmeden o hedefin peşinden koşun. Kendinizi var edin. Geleneklere, tabulara, olumsuz ihtimalleri size sıralayıp şevkinizi kıran insanlara değil, kendi yolculuğunuza güvenin. ‘’Yarışa girmezseniz kaybetmeniz imkânsız’’. O adımı atın ve sürecin kontrolünü elinize alın.

Hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz o güzel günlere…

Tüm Yetkin Gençlere ilham olması dileğiyle…

MİRA DİLARA ŞENOL

--

--