Sınırları Zorlamak: Marina Abramović

Pelinsu Erimez
Yetkin Yayın
Published in
4 min readMay 19, 2021

Marina Abramović, sınırları zorlamayı seven bir performans sanatçısı. Bu sanat türü, 60’lı yıllarda resim sanatına karşı ortaya çıkmıştır ve araç olarak insan vücudunu kullanır.

Photo by BBC.

İnsanın içindeki kötülüğü ortaya çıkarmayı başaran en çarpıcı performans eserlerinin sahibi Marina Abramović’in sanatını anlayabilmek için öncelikle sanatçıyı anlamak gerekiyor. Marina, ebeveynleri hayatta olsa da 6 yaşına kadar büyükannesi tarafından büyütülüyor. Büyükleri baskıcı, otoriter ve sert olan Marina, bir röportajında annesi ile olan anısını şu şekilde anlatıyor:

“Gençken anneme ‘neden bana hiç sarılmadın’ dediğimde, ‘şımarık bir çocuk olmaman’ için demişti, aslında evet işe yaradı, şımarık bir çocuk değildim.”.

Marina’nın bahsedeceğim eserlerinde yer alan ve hayatında oldukça önemli olan bir karakter var: Ulay. Marina’nın büyük aşkı. Bir performansta birlikte yer alıyorlar ve ilişkileri başlıyor. Birbirlerini kelimenin tam anlamıyla tamamlayan iki kişiden bahsediyoruz. Ulay, ilişkilerinden “aynı gün doğmuş aynı şeyleri düşünen, hisseden ikizler, sevgililer gibiydik” diyerek bahseder. Uzun bir süre tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken bu çiftin ilişkisinde kadın — erkek dinamiği çok belirgindir. Öyle ki, ilişkileri bittiğinde Marina ‘hayata resmen sıfırdan başladığını’ ve neredeyse her şeyi 40 yaşında öğrendiğini belirtir.

Rhythm 10 (1973)

Marina’nın ilk performansı. Ayin ve el hareketleriyle gerçekleştirdiği bu performansta, bıçakları parmaklarının arasına saplayarak bir oyun oynar, ses kayıt cihazı ile bıçağı sapladığı anda acıyla çıkan sesini kaydeder. Her seferinde, bedeninin dayanma sınırını ölçecek biçimde performansını gittikçe ileri taşır. Sonraki eserlerinde de sanatçının kendi gücünün sınırlarını zorladığını görmekteyiz.

Photo by Lisson Gallery.

Nightsea Crossing (1981–1987)

Bu performansını sevgilisi Ulay’la gerçekleştiriyor Marina. Bir masanın iki ucunda birbirlerinin gözlerinin içine bakarak oturuyorlar; konuşma yok, yeme — içme yok. Ulay ikinci haftayı doldurduğunda daha fazla dayanamayarak sandalyesinden kalkıyor, göğsüne bir şeyler batmaya başladığını ve artık daha fazla dayanamayacağı için yarıda bıraktığı bu performansında kendisinin 10 kilo verdiğini de belirtmek isterim. Marina’ysa Ulay’sız uzun bir süre devam ediyor bu performansa.

Photo by DailyArt Magazine.

The Lovers (1988)

3 ay süren bu performansında Ulay ile Çin Seddi’nin iki zıt ucundan birbirlerine yürüyorlar. Her ne kadar bu performans ilişkilerinin zirve noktası gibi görünse de, performans boyunca içsel bir yolculuğa çıkan ikilinin 13 senelik ilişkisi performansla birlikte bitiyor. Bu ayrılıktan sonra Ulay’ın içine kapandığını, Marina’nınsa çok ciddi işler yaptığını görüyoruz.

Photo by Public Delivery.

The Artist Is Present (2010)

Marina’nın Modern Sanat Müzesi’nde gerçekleştirdiği bu performansını en büyük eseri sayabiliriz. Birçok genç sanatçıyı da performansları için ‘kendi yöntemleri ile’ eğiterek burada daha önceki eserlerini canlandırır ve canlandırtır.

Sanatçı Burada’da yer alan performanslardan biri de Ulay’la bir masada karşılıklı oturduğu Nightsea Crossing. Fakat bu sefer Marina’nın karşısındaki sandalye boş, ziyaretçiler sırayla geçerek performansa dahil oluyorlar. Performansın ilerleyen günlerindeyse 23 senelik ayrılıklarının ardından Ulay, bıraktığı o sandalyeye ziyaretçi olarak geri dönüyor.

Photo by Marco Anelli.

Rhythm 0 (1974)

Marina’nın en çarpıcı performansı olduğunu düşündüğüm eser. Önceki eserlerinde asıl dikkat çekmek istediğim ‘büyük aşkı’ değil, sanatçının her bir eserinde sınırlarını zorlamasıydı. Rhythm 0, Marina’nın cesaret gerektiren ve insanda ‘tokat’ etkisi bırakan eserlerinden sadece biri.

Ziyaretçileri de performansının bir parçası yaptığı bu eserinde sanatçı; üzerinde kek, ruj, silah, bıçak, gül vb. 72 nesnenin bulunduğu bir masa önünde 6 saat boyunca pasif bir şekilde durdu. Gösterinin başlarında kimi ziyaretçiler Marina’yı öpüp ona sarılıyor, kimileri ona kek yediriyor, ruj sürüyor ve eline gül tutuşturuyorlardı. Fakat performansın ilerleyen bir anında ziyaretçilerden biri Marina’ya bir tokat atması ve Marina’nın hiçbir tepki vermemesi ile performansın seyri değişiyor. Bu sefer diğer ziyaretçiler de gelip tokat atmaya başlıyor, rujla sanatçının vücuduna hakaret ve küfürler yazıyor, masanın üzerindeki silahı eline tutuşturup kafasına doğrultuyor ve bıçakla sanatçının vücudunda kesikler oluşturmaya başlıyorlar. Tehlikeli bir hâl almasıyla performans Marina ağlıyorken güvenlik görevlileri tarafından sonlandırılıyor.

Photo by Univerlist.

Bu aslında önemli bir nokta; performans, ziyaretçilerden herhangi biri tarafından değil, güvenlik görevlileri tarafından sonlandırılıyor. Oysaki ne kadar da masum başlamıştı. Fakat çoğu kişi tarafından bir ‘deney’ olarak nitelendirilen bu eserde, kimsenin tepki göstermediği ilk tokat ile başlayan kötülük, bireyin hayatını tehlikeye atacak bir noktaya geliyor.

Marina Abramović’i ve eserlerini tanımak isteyenler ‘Marina Abramović: The Artist Is Present’ belgeselini izleyebilir ve sanatçının eserlerindeki fikirlere dair ayrıntılı bilgi edinebilirler.

İçimizdeki kötülüğün bitmesi dileğiyle…

Pelinsu Erimez

--

--

Pelinsu Erimez
Yetkin Yayın

Merhaba! Birçok konuda ve alanda yazılar yazdığım medium hesabıma hoş geldin :) Bana ulaşmak istersen: https://www.instagram.com/pelinsuerimez/