Güneş’i Hedeflemek; İkarus

Didar Güleryüzlü
Yetkin Yayın
Published in
3 min readMar 4, 2022

İkarus’un babası Daedalus, Girit adasına sürgün edilmiştir. Daedalus’un dahi bir mucit olduğunu bilen Girit kralı Minos, Daedalus’u huzuruna çağırır ve yarı insan yarı boğa olan oğlu Minotaurus’u muhafaza etmek için bir yer inşaa etmesini ister. Daedalus içinden çıkılması mümkün olmayan bir labirent yapar. İnsan yiyen ve yarı insan yarı boğa olan Minotaurus için Atina halkından düzenli 7 kadın 7 erkek bu labirente gönderilir ve kralın canavar oğluna yem olurlar. Halk bu durumdan huzursuz olmaya başlar fakat başkaldırmaya korkar. Bir gün halkın kahramanı olacak Theseus, bu kurbanların arasına katılır. Canavarı öldürecek güce ve cesarete sahiptir ama labirentte yolunu bulabilmesi için Daedalus’un yardımına ihtiyacı vardır. Theseus Daedulus’a fikir danışır. Daedulus bir yün yumağı ipini alıp girişe bağlayarak yürürse labirentte yolunu kaybetmeden ilerleyebileceğini söyler. Daedulus’un yardımıyla Theseus Minotaurus’u bulur ve öldürür. Kralın canavar oğlunu öldürmesiyle birlikte Theseus artık kahraman olmuştur, kendisine âşık olan Kralın kızını da alarak Girit’i terk eder.

Olanları duyan Kral çok kızar, Daedalus ve Daedalus’un oğlu İkarus’u cezalandırmak için labirente yollar. Her ne kadar labirenti kendileri yapmış olsa da İkarus ve Daedalus için labirentten çıkmak çok zordur. Daedalus birden yerdeki kuş kanatlarını görür ve aklına bir fikir gelir. Labirentten kurtuluş sadece yürüyerek olmak zorunda değildir, tepelerinde uçuşan kuşlar gibi buradan hızla kurtulabilirler. Kuşların düşürdüğü kanatları toplayıp, balmumu ile birleştirip kendilerini özgürlüğe uçuracak olan kanatları yapar. Uçmadan önce oğlunu uyarır, ‘Ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uç.’ der. Çünkü çok alçaktan uçarlarsa denizin nemi ile kanatları ağırlaşacak ve düşeceklerdir, çok yüksekten uçarlarsa da güneş balmumundan yapılmış kanatlarına acımayacak ve onları eritecektir.

Planı uygulama vakti geldiğinde ikisi de uçmaya başlarlar. Girit halkı şaşkınlık içinde havaya yükselen iki faniyi izler. Daedalus ve İkarus normal mesafede uçmaya başlarlar fakat labirentten kurtulmuş ve özgürlüğün tadını alan İkarus gittikçe daha yükseğe uçmaya başlar. Yükseldikçe Güneşe yaklaşan İkarus’un içini inanılmaz bir mutluluk kaplar. Gözlerini yakan, tüm vücudunu ısıtan güneşin güzelliğinden başka bir şey fark edemez. Güneşin balmumundan yapılmış kanatlarını erittiğinden bir haber yükselmenin verdiği sarhoşlukla uçmaya devam eder. Babasının ona olan çığlıklarını bile duymaz, kanatlarını çırptıkça özgürdür artık. Fakat bu kadar hızlı yükselişin sonundaki düşüşünü hesaplayamaz. En sonunda onu labirentten kurtaran kanatları eriyip düşmeye başlar ve İkarus Ege’nin derin ve tuzlu sularına düşer. Ege’nin soğuk sularına düşerken bile aklında olan, gözlerini kör eden güneştir.

Landscape with the Fall of Icarus
Pieter Bruegel the Elder

Dahi mucit bir babanın oğlu, tutkunun peşinden uçmanın sembolü olan İkarus, hikâyenin sonunda suya düşmüştür ve tarih bu hikâyeden birçok ders çıkarmıştır. Kimileri İkarus’un düşmesine odaklanmış ve sonunu hesaplamadan duygularıyla hareket eden birinin tutkusunun sonunu getireceğini düşünmüştür. Kimileri ise İkarus’un yükselirken ki muhteşemliğine odaklanmış, her zaman daha ileriye hayallerinin ve tutkularının peşinden uçmanın derdindedir. Kimileri ise hikâyede cesur kahraman Theseus ya da aklını ileri seviyede kullanan Daedulus varken İkarus’u umursamamıştır. Hikayeden kim nasıl ders çıkarırsa çıkarsın , İkarus tutkularının peşinden uçan insanların ilhamı, güneşi hedefleyenlerin dostu olmuştur.

--

--