Belirsizlik ve Şüpheyi Keşfetmek
Her birimiz özellikle de gençlik yıllarımızda, kendimizi birçok belirsizlikle karşı karşıya buluruz. Bu belirsizlikler, bazen hoşumuza giden ve bizlerin sınırlarını zorlayarak meydan okuyan bir konumda olurlar; bazen ise tam tersi kendimizi belirsizliklerin ortasında çaresiz, bunalmış ve kararsız hissedebiliriz. Binbir türlü ihtimal vardır ve bazılarının akışını kontrol dahi edemediğimiz halde, kendimizi durmaksızın düşünürken buluruz . Zira belirsizlik, bir nevi konfor alanının dışında olmaktır. Bilinenlerin aksi bir dünyaya adım atmak, bilinenlerle bilinmeyenler arasında bir keşif alanı oluşturmak gibidir.
2021 yılındaki Zirve 23’te Erdem Tavas, ‘’Bir konu belirsizse sonsuz çözümü vardır. Bu da aslında sizin için çok büyük bir güçtür.’’ demişti. Belirsizlikleri bir güç olarak ele alabilmek için aslında belirsizlikleri hayatımızın akışının bir parçası olarak kabul etmek ve belirsizliklerden doğabilecek yeni ihtimalleri düşünmeyi öğrenmek gerekiyor. Yani bu düşünce biçimi, belirsizlikler karşısında proaktif bir yaklaşım geliştirmek gibi düşünülebilir. Belirsizlik, korkulacak bir durum değil; yeni yaklaşımlar üretmek için kocaman bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu sebeple belirsizliği, konfor alanımızın içerisine her an dahil olabilecek bir fırsat gibi görerek esnek davranabilmek, belirsizlikler karşısında bizleri çok daha cesur kılabilir.
Greater Good’da sonuçlarından bahsedilen bir araştırmaya göre; iş/istihdam belirsizliği, kişilerin sağlığına gerçekte işlerini kaybediyor olmaları durumundan daha fazla etki ediyor. Benzer bir örnekle; araştırmadaki bir grup katılımcıya %50 ihtimalle, diğer gruba ise kesinlikle elektroşokla karşılaşacaklarını söylüyorlar ve %50 oranında elektoşokla karşılaşma ihtimali olan gruptaki kişilerin çok daha endişeli olduğuna rastlanıyor. Yani kişileri kötü bir durumu yaşamaktansa, öncesinde kötü ihtimalleri düşünüyor olma belirsizliği çok daha fazla yoruyor. Bu durum hem fiziksel hem de mental olarak kişilerin sağlıklarını etkiler hale de gelebiliyor.
Belirsizliklerden Korkmamayı Nasıl Başarabiliriz?
Belirsizliğe olan bakış açımızı değiştirebilmek için atmamız gereken adımlar neler olabilir? Öncelikle bizler belirsizlikler karşısında nasıl cesur kalabiliriz? Aklımıza üşüşen binlerce belirsiz sorunun cevabını, Atölye 23’ün de yansımaları ile ele alalım!
- Şüpheler içimizi kemirirken ‘’gerçek’’ ile ‘’düşünceler ürünü’’ olanı ayırt edebilmek
Belirsizlik karşısında, bazen kendimizi çok daha fazla belirsizlik üretirken bulabiliriz. Ancak aslında var olan, kafamızda oluşturduğumuz kadar karmaşık olmayabilir. Zira düşünürken bir nevi araya şüphelerimiz de girer ve olabilecek en kötü senaryoları da kurgulamaya başlayarak kendimize belirsizlikler yaratabiliriz. Bu sebeple olan durumu olduğu gibi ele almak yerine, çok daha karmaşık ve şüphe dolu bir hale getirebiliriz. Böyle bir durumda, gerçeklikten kopmadan belirsizlikleri ve şüpheleri ayırt etmek öncelikli rol oynar. Ayrıca belirsiz olan durumu yazmak, etrafına ihtimalleri not etmek ve bu ihtimallerin birbiri ile ilişkisini bir kağıt üzerinden görmek; düşüncelerimizi somutlaştırarak daha kolay içinden çıkabileceğimiz bir hale dönüştürebilir. Zira bu yolla zihnimize durması, meselelerin en somut halini hatırlaması için imkan vermiş olabiliriz. Bunun kendisindeki karşılıklarını fark etmek, her bireyin belirsizliklerle baş ederken yol alabilmesi için yardımcı olabilir.
Atölye 23’te de bu perspektifle ele aldığımız ‘’şüphe’’ teması, her zaman kötü bir duyguya işaret etmez. Aksine şüphe kasına sahip olmak, hakikatimizi arama yolculuğunda ve gündelik olayları okuma biçimimizde oldukça etkilidir. Ancak şüphelerin hayatımızı tamamen işgal ettiği, karar almamızı engelleyen bir zemine geldiği vakit; bazılarının esasen ‘’kuruntu’’ haline gelebildiğini görüyoruz. Bu bağlamda şüphe ile kuruntu arasında bir denge olduğunu fark etmek ve kendimizin bu dengenin neresinde gezindiğine kafa yormak faydalı olabilir. Çünkü belki de hiçbir zaman, hiçbir durumdan tam manasıyla emin olamayacağız ancak bir şeyden şüphe duymak ile emin olmak arasında bulunduğumuz konum konusunda kafa yorabiliriz.
‘’Bu dengeyi neden sağlamalıyım?’’ sorusuna da en iyi cevaplardan biri aslında Richard Feynman’ın şu sözü olabilir: ‘’Şüphe ve belirsizlik içinde, bilgiden yoksun olarak yaşayabilirim. Bence bu şekilde yaşamak, yanlış olabilecek cevaplarla yaşamaktan daha ilginçtir. ’’ Yani ‘’bildiğimizi’’ düşündüğümüz bilgilere dahi şüphe ile yaklaşmak, aslında hakikati ve kendimizi arama yolculuğumuzun bir parçası. Belki de tüm bu denge süreci, beynimizin en güzel jimnastiklerinden biri!
- Belirsizliklerden fırsatlar doğurabilmeyi denemek
Pandemi aslında hepimize pek çok şey öğretti. Başlangıçta oldukça belirsiz ve yer yer kötümser yaklaştığımız bir süreçte, hayatlarımızın akışına yeni iş yapış biçimleri ve kendimizi geliştirebilmenin sınır tanımaz boyutları dahil olmuş oldu. Şirketlerin yıllardır denemek istediği ancak belirsiz bir deneyim olması sebebiyle uygulamaya cesaret edemediği iş yapış biçimlerinin uygulanabilirliği görüldü. Yani aslında belirsizliklerden oluşan korkunun üzerine gelen bir zorunluluk, aslında o korkunun yersiz olabildiğini gösterdi. İşte tam bu noktada, bir zorunluluk olmaksızın da belirsiz gelen bir deneyim için yeni bir adım atmak gerekiyor. Çünkü o bir adım, zannettiğimizden çok daha büyük fırsatları ve büyük değişimleri doğurabilmeye aday olabilir. Yani şüphe ile yaklaşılan bir adım, günün sonunda bir devrimsel bir hareket ile de sonuçlanabilir; yeter ki belirsizlik içerisinde nasıl yol alabileceğimizi ve şüpheyi nasıl pozitif bir kaldıraç olarak kullanabileceğimizi bilelim.
- Belirsizlik esnasında duyguları kontrol etmek
Elbette belirsizlik sonucunda pozitif duygulara varabilmek mümkün. Pandemi zamanında iş yaşamındaki insanların başlangıçta yeni çalışma kültürüne alışmakta güçlük çekip daha sonra adaptasyon sağlayarak yeni bir kültür inşa etmeleri bunun bir örneği. Öte yandan iş dünyasının pandemi sürecinde pek çok değişimi yaşadığı ve bu değişimlerin uzun vadeli olarak faydalı olduğu dile getirilse de, değişimlerden etkilenen kişilerin tüm süreçlerdeki hisleri de göz önünde bulundurulmalı. Zira AZOR’un Harvard Business Review Türkiye’de yayımlanan Konfor Alanı Araştırması incelendiğinde, çalışanların 2018 yılından 2021 yılına değin konfor alanlarından çıkış oranlarının arttığını ancak bununla beraber kaygı alanlarında hissetme oranlarının da arttığı gözlemlenmiştir. Yani değişimler esnasında, belirsizliklerle baş ederken kaygının kontrolü de oldukça kritik. Özellikle de liderlerin karar verirken bu tür belirsizlikler karşısında tüm ekiplerini gözeten ve değişimi de herkes adına en sağlıklı biçimde yönetebilecekleri senaryolar kurgulamaları önem arz ediyor.
- Bir hayat amacına sahip olmak, tutkulara tutunmak
Hayat, uzun ve belirsizliklerle dolu bir yol. Belirsizlikleri 0’a indirmek ve her şeyi kontrol edebilmek ise mümkün değil ve belki de belirsizlikleri bu kadar ‘’korkulan’’ hale getiren de bu kontrol edilemezliği. Ancak bu güçlü ihtimaller karşısında sağlam durabilmek için nedenler bulabilmek ise en büyük motivasyon kaynaklarından biri. Yani o uzun hayat yolunda, belli belirsizliklere karşı neden dirençli olmamız gerektiğine dair cevaplarımız belli olmalı. Bir amaç, bir umut veya bağlanılan bir tutku; tüm belirsizlikler ve akla üşüşen şüpheler karşısında daha mantıklı ve dirençli kalmamız adına bizi diri tutabilir.
Sosyal psikologlar insanın hayattaki ‘’anlam’’ arayışının; başka insanlara ne kadar dokunduğu, başkalarında nasıl bir izlenim bıraktığı üzerine ilişkisinden bahseder. Çevresine karşı ‘’faydalı’’ olabilen bir insan, takdir alır ve bu takdir, kendisini iyi hissettirerek başka problemleri düşünmesine dahi engel olabilir. Hayat çok zorlaşsa, günler karanlıklaşsa dahi bir ‘’anlam’’ hissiyatı taşıyan kişiler için tüm belirsizliklerin sonunda; bir umuda ulaşmak da mümkündür. Ayrıca tüm anlamlı yollar içinde de birçok belirsizliğin bulunabildiğini ve bunların aşılmasının da o yolu anlamlı hale getiren elementlerden olduğunu unutmamak gerekli. Günün sonunda belirsizlikler bir ‘’problem’’ değil, bir ‘’süreç’’ olarak görülebilmeli.
23 serüveninde de bu anlamlı yolculuk için belirsizlikleri ve şüpheyi bir ‘’gelişim alanı’’ haline getiren, konfor alanının dışına çıkan ancak kaygı alanını da dengede tutan bir yaklaşımla 23’lüler ile deneyimlediklerimizi keşfetmek için bizi takip etmeyi unutma!