Merak, insanın peşinden gittiği o duygu. Merakla yola çıkılan, varılmak istenilen yerde de son bulmayan bir hal. Hatta tattıkça artabilen bir iştaha sahip olabilir, merak. Keşfettikçe daha çoğunu isteyebilir insan.
İnsan, merak ettiğine doğru meyleder. Onu anlamak, araştırmak, onla hemhal olmak ister. Merakının peşinden koşar. Koştukça da yorulmayabilir, zira bu merak bir tutku halini alabilir. Kocaman bir istekle her an beklenen, her şeyiyle keşfedilmek, detaylarını bulmak istenilen bir yere yerleşebilir. Ancak bu merakın da kontrolü ve doğru yere evrilmesini sağlamak, insanın merakını bilinçli bir biçimde sürdürebilmesi için önem arz eder. Zira insan tutkusunu keşfedebilecek, hayat amacını bulabilecek kadar güçlü bir tema olan merakı; sadece iyi duygu ve durumların yeşermesi için kullanmayabilir. Merak, yüksek potansiyeli ile birçok kötü duygu ve durumu da uyandırabilir. Bu durumda da kuruntu, dedikodu diyebileceğimiz birçok evhamlı düşünceyi de ortaya çıkarabilir.
Neyi Merak Ediyorum?
İnsanın neyi merak ettiğini kendisine sorması, kendini ve çevresini keşif süreci için de önemlidir. Neyi merak ettiğimiz, çevremize karşı olan sorularımız; zihnimiz, kalbimiz, düşünce stilimiz ile anlaşma halindedir. Merakımız ve tüm sorularımız, onlardan işaretler taşır. Hatta bazen daha önceden farkında olmadığımız bir merakımız, dilimizden ansızın çıkan bir soru olarak dökülebilir. Bu yüzden merakımız, hem kendimizi tanımamız hem de çevremizi okumamız adına ilham veren bir yolculuğu başlatabilir. Çünkü merakın peşinden gidilen hikayeler büyür, derinleşir, hayatımızı anlamlandırır ve gerçek bir ‘’hikaye’’ olur.
Sorular, soruları doğurabilir. Zira merakın peşinde gidilen bir yolda, sorular ve sorgularla dolu bir serüven bizi bekler. Bu sorular, merakımızda derinleşebilmemizi, ona daha farklı boyutlarla yaklaşabilmemizi sağlar. Bu nedenle sorularımız ve onları sorma biçimlerimiz, merakımızı nasıl yönettiğimiz hakkında da fikir verir.
İnsanın merak ettiği konuyu, sorularla yöneldiği meşgaleyi tespiti; o merakı doğru yönlendirebilmesi için de bir alan açar. Zira farkında olunan bir merak için kişi harekete geçer. Merak, kişinin aksiyon almasında destekçisi olur. Özellikle de sürekli olan bir merak; yani belki de bir tutku; insanı düştüğü yerden kaldıran, zorlu zamanlarda niyetine yeniden tutunduran, sabırla yolda kalmasına imkan tanıyan bir yerde konumlanır.
Bir Öyküyü Düşünmek
Size en ilham veren öyküyü düşünün ya da içinde en kendinize yakın hissettiğiniz ve hayran olduğunuz kahramanı. O öyküyü özel kılan, aklınıza getiren neydi?
Öyküleri okurken, bir filmi izlerken hep bir merak ögesini hissederiz. Bu merak ögesi, o öykü boyunca bizimle olur. Hem öykünün akışı hem de karakterlerin hareketleri bağlamında merak duyarız. Bu merak; o öykünün sonunu görmemize, hatta bazen öykünün sonundan sonra dahi o öyküyü sürdürmemize neden olur.
Bir yandan da karakterlerin bir ‘’kahraman’’ olma serüvenlerinde, meraklarının peşinden nasıl gittiklerine ve bu yolda başlarına gelenlere tanıklık etmek bizleri heyecanlandırır. Merakının peşinden giden kişi ve öyküsü, insana ilham verir. Çünkü kendisinin de yapabileceğine, içindeki merakı uyandırmaya dair bir inanç verir.
İşte bu yolda, herkes kendi öyküsünün peşinden giderken ve kendi öyküsünün kahramanıyken, ‘’Merak’’ atölyesini deneyimleyen 23’lülere de deneyimleri sonrasında hissettiklerini sorduk. Her bir bireyin merakı biricik olduğu gibi, deneyimleri ve onlarda bu temanın izdüşümleri de farklılık gösteriyor. İşte onların öykülerinde ‘’merakın’’ yeri:
‘’Öncelikle ‘’Merak’’ atölyesi tamamen farkındalık boyutunda bir atölyeydi diyebilirim. Sorulan sorular, ‘’En çok neyi merak ediyorsun?’’ ve ‘’Kendinde en çok neyi merak ediyorsun?’’ gibi ilk duyulduğunda cevaplarının hazır olduğu düşünülen sorular olsa da, tüm arkadaşlarımı cevaplarını yazarken düşünürken, hatta boşluğa bakarken gözlemedim. Bunlara tabii ki ben de dahilim, çünkü özellikle kendimde en çok merak ettiğim şey sorusu, beni o an için bir boşluğa attı. Özellikle atölyede bu sorunun cevabında en çok dikkat çeken nokta ‘’Sınırlar’’ cevabı oldu. Kendi sınırlarımız, kişinin sınırları, neyi ne kadar yapabileceğimiz, ne kadar devam edebileceğimiz gibi o an için oraya farklı şehirlerden, farklı üniversitelerden, farklı ortamlardan gelen tüm arkadaşlarımın ortak noktası kendimizin sınırlarını merak etmesi oldu. Bu konuda çoğu arkadaşım üstüne konuşurken, aslında kendimizi ne kadar sınırlandırdığımızı düşündükçe rahatsız oldu, çoğu arkadaşım da ortak noktada buluşabildiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzu düşündü. En çok neyi merak ettiklerini duyduğumda çoğu arkadaşımın düşündüğü şeyleri şu ana kadar aslında düşünmediğimi, eğer düşünseydim kendiminde merak edeceğini de fark ettim tabii. Sanırım bu zamana kadar eve dönüş yolumda beni en çok sorgulamaya iten nokta Merak atölyesi oldu. Özellikle merak edilen noktaların bir noktada cevabı alındığında, sanki bir mekanizmaymışız gibi merak edecek başka şeylere yönelerek sonsuz bir döngü oluşturduğumuzu fark ettim. Çoğu cevaplardan da aslında merak ettiğim noktaların cevabını alırsam çoğu zaman tatmin olmayacağımı, hatta cevabını bile bilmek istemeyeceğimi düşünüyorum. Çünkü özellikle ortak noktada buluştuğumuz ‘’Sınırlar’’ konusunda, kişi kendi sınırlarını zaten bilse, kendisini zorlayarak sahip olabileceği hiç bir şeye sahip olamaz, çünkü kendini sınırlandırır. Sanırım bunlarla birlikte, merak dürtüsünün aslında nelerle beslendiğini, nasıl geliştirildiğini ve kişiye neler kattığını tekrar kafamda sınıflandırdım. Merak dürtüsünün hangi konularda ve noktalarda kişiye dönüşünün pozitif olacağını ve hangi konularda sorgulamalar ve sınırlandırmalarla onu tüketeceğini öğrendim diyebilirim.’’
- Dilara Melisa Yaman
“Atölyeden sonra kendi içimde merağı oluşturan ve ortadan kaldıran sebepler üzerine düşündüm. Oluşturan sebepler daha çok arayışla ilgiliyken, ortadan kaldıran şeyler için her zaman net bir cevap olmadığını fark ettim. Ortadan kaldıran şeyler, bazen odağı farklı yere çevirecek başka meraklarken bazen de çözümsüzlük veya kabullenmişlik oluyor.”
- Can Günyel
“ Bu atölyede hep birlikte merak ettiklerimizi konuştuk, “kendinizle alakalı en merak ettiğiniz şey?” sorusuna çoğu arkadaşımın verdiği cevap kendi geleceğini nasıl kurgulayacağı üzerineydi. Bu merakın bir noktada kaygıya evrilebileceğini, geleceğe merak ile dolu bir perspektifle bakarken içinde bulunduğumuz anın da farkında olabilmenin ve keyif alabilmenin öneminden bahsettik. Bence kişisel farkındalığımızı arttırmanın en iyi yolu çevremizi merak etmek ve keşfetmekten geçiyor.”
- Melike Taşlıcalı
‘’Hayatlarımız çok yoğun ve karmaşık. Bu karmaşıklığın içinde 23’lüler olarak yalnız değiliz ama meraklarımız farklı. Bu atölye sayesinde bizi eşsiz kılan meraklarımızı bulmak için tohumlar attık. Hepimiz elimizde kocaman bir soru demetiyle kendi meraklarımızı daha da çoğaltarak ayrıldık.’’
- Gökçe Büyükköprü
