Antimadde Nedir ?
Antimadde ve Madde İlişkisi
Öncelikle belirtmek isterim ki antimadde çoğu insanın sandığı gibi bir bilimkurgu parçası değil bir gerçektir ve günümüzde gözlemlenebiliyor hatta ve hatta elde edilebiliyordur.
Antimadde aslında bildiğimiz maddenin bir nevi ikizi, tabi ölümcül olanından. Çünkü bu ikizler etkileşime geçtiği an muazzam bir enerji ve patlama ortaya çıkarıyor. Kütleleri, görünüşleri ve biçimleri dahi aynı olan bu ikizlerin sadece yükleri farklı. Antimaddede elektron yerine pozitron var ve elektronun tersine pozitif yüklü, çekirdeğinde ise proton yerine antiproton var bu da negatif yüklü.
Buna rağmen antimaddeden oluşmuş elma ile bildiğimiz maddeden oluşmuş elmayı yan yana koysaydık aralarında hiçbir fark göremeyecektiniz. Ama yine de böylesine bir kıyaslama yapabilmeden çok uzağız. Şu anda antimadde üretebiliyor olduğumuzu söylemiş olsam da bugüne kadar toplam üretilen miktar sadece 18 nanogram yani 0,000018 gram.
Antimadde Eldesi
Peki neden antimadde üretimimiz bu kadar az ?
Tabii bunun belli başlı sebepleri var en önemlisi ise antimadde üretiminin çok maliyetli bir iş olması, çok az miktarlarda antimadde elde edebilmek için bile milyar dolarlık yatırım yapmanız gerekebiliyor. Bunun için bilim insanlarımız antimaddeyi daha kolay ve daha az maliyette elde edebilmenin yolunu arıyor.
Önlerinde de iki seçenek var birisi onu üretmek diğeri ise yakalamak. Evet yakalama diyorum çünkü antimadde bazı elementlerin bozulmasından da doğabiliyor. Örnek olarak vücudunuzda ve muzda bulunan Potasyum 40 bozulurken pozitron yani antielektron üretiyor. Evet vücudunuz antimadde üretiyor ama madde ile etkileşime geçtiği an da yok oluyor yani oluşmasıyla yok olması bir oluyor.
Tabi bu çok ama çok küçük ölçeklerde olduğundan siz de bunu hissetmiyorsunuz. Tamam diyelim ki antimaddeyi çok daha az maliyetlerle ve kolay yoldan üretebilmenin veya yakalayabilmenin bir yolunu bulduk ya sonrasında ne için kullanacağız bu antimaddeyi?
Antimaddenin Gücü Adına !
Aslında antimaddeyi nasıl kullanacağımız insanlığın ortak kaderini belirleyecek. Antimadde ve maddenin etkileşince büyük bir güç ortaya çıkardığından bahsetmiştim şimdi bunu biraz daha açmak istiyorum. "E=m.c²" bu ünlü formülü duymayanımız sanırım yoktur, işte bu formül bize enerjinin kütlüye, kütlenin ise enerjiye dönüşebileceğini söylüyor.
İleriki kısımlarda da değineceğim enerjinin madde ve antimaddeye dönüşebiliyor olması ve madde ve antimaddenin birleşerek de enerjiye dönüşebiliyor olması bizi bu formüle itiyor.
Bir cevizin kütlesindeki antimadde ile ışık hızının karesinin çarpımından çıkacak enerji neredeyse atom bombasından çıkacak enerji ve hâliyle patlamaya eşit veya bir üst seviyeye taşıyıp portakal büyüklüğünde bir antimadde kullanmak isterseniz küçük bir ülkeyi dahi haritadan silecek güce ulaşabilirsiniz.
Bu örneklerden nereye geleceğimi anlamışsınızdır, evet büyük devletler yani antimaddeye en büyük yatırımı yapanlar antimaddeyi bu yıkıcı gücü için istiyor. Üstüne üstlük bu güç çok temiz bir silahi güç. Örnek verecek olursam bir şehre atom bombası atarsanız orayı haritadan silebilirsiniz ama kimse oraya yüz yıllarca yıl ayak dahi basamaz, ama varsayalım ki sadece bir ceviz büyüklüğünde antimadde kullanarak bir bomba yaptınız ve bir şehre yolladınız, şehri yine haritadan silersiniz ama bu sefer 1 2 saat geçtikten sonra hiçbir sıkıntı olmadan direkt olarak bölgeye yerleşimcilerinizi veya birliklerinizi gönderebilirsiniz.
Bu yönden antimadde bir devlet için mükemmel bir güç ve ona sahip olan devleti bir anda diğer devletler karşısında devleştiricektir. Ama bir de iyimser düşünelim, bir gün böylesine bir gücü kolayca elde edebiliyor, ortak olarak kullanabiliyorsak ve onu yıkım için değil de yapım için kullanırsak insan toplumumuz büyük bir dönüm noktasına girecektir.
En önemlisi de bu sayede enerji ihtiyacımızı kökten olarak ortadan kaldırabilme potansiyeline sahip olabilmemizdir. Bir düşünelim kolayca elde edebildiğimiz, temiz ve üstüne üstlük sonsuz miktarlarda olan bu enerjiyi neler için kullanamayız ki...
Yani demek istediğim antimadde insanlığın ya sonu ya da geleceği olucaktır.
Antimadde, Madde ve Varoluş
Matematiğe ve fiziğe göre aslında var olmamamız lazım !
Madde ve antimaddeyi anlayabilmek için önce büyük patlamaya bir uğramamız lazım. Büyük patlama sırasında evrenimiz hızla genişlerken aynı zamanda da soğuyordu ve işte bu soğuma türlü atom altı parçacıklarının oluşmasını sağlıyor ama oluşan bu atom altı parçacıklar sadece madde olarak değil antimadde olarak da var oluyordu.
Kapalı bir sistemde olduğumuzdan dolayı evrende bulunan enerji hep bir dönüşüm içindedir ne artar ne azalır işte tam da burada bir sıkıntı ortaya çıkıyor çünkü eğer madde ve antimadde başta bulunan saf enerjiden geldiyse bu saf enerjiyi tekrar elde edebilmek için madde kadar antimadde de bulunmalı ki birleşmelerinden o enerjiyi elde edebilelim ama bu sefer de var olmamamız gerektiği sonucu çıkıyor.
Evet, eğer madde ve antimadde eşit sayıda oluşmuşsa oluşan tüm parçacıklar antileri ile temasa geçince yok olacaktı ve evrende saf enerji dışında hiçbir şey bulunmayacaktı ve ne bunu okuyan sen ne de bunu yazan ben burada olacaktık. Var olabilmiş olmamızla ilgili birkaç teori var şimdi bunlardan bahsedeceğim.
Bunlardan biri madde ve antimaddenin en başta birbirlerinden ayrılmış ve birbirleri ile etkileşememiş olması buna göre orada bir yerlerde antimadde hâlâ var ve bu antimaddeler belki de anti-gezegenler, anti-galaksiler ve hatta antibizlerden oluşan bir evrende veya evrenlerde varlığını sürdürüyor.
Daha çok kabul gören bir diğer teori olan Baryon Asimetrisine göre ise başlangıçta antimadde ve madde sayısı arasında çok küçük bir asimetri yaşandığıydı. Bu dengesizlik de milyarda bir gibi bir orana sahipti yani 1.000.000 antimadde var ise 1.000.001 madde vardı yani her bir milyar antimaddeye bir milyar bir tane madde düşüyordu ve o kalan birlerin hepsi işte tüm bu gördüklerimizi oluşturmaya yetti.
Yazımı burada noktalıyorum, bir bilgi yanlışlığı fark edip de yorum yaparsanız sevinirim.
Teşekkürler.
Mert Parlak
