Nietzsche ve Felsefesi

Kısa bir biyografi

Mert Parlak
Z -Community
5 min readJul 25, 2020

--

Nietzsche, Prusyada ortalama bir ailede dünyaya geldi. Daha çok küçükken babasını ve bir yıl sonra da küçük kardeşini kaybetti. Nietzsche daha küçüklüğünden beri aile çevresinden çokça papaz olması yönünde baskı alıyordu yine de bu yönde değil tam tersi yönde ilerleyecek ve normal bir eğitim alıcaktı.

Nietzschenin küçüklükten beri dile ve müziğe büyük ilgisi vardı 4 dili iyi derecede 1 dili de bizim tabirimizle derdini anlatabilecek kadar biliyordu, müzik de ise klasik müzik alanında şimdiye kadar bir çok eser ortaya koymuştur.

Nietzsche okulunu bitirdikten sonra üniversitede teoloji ve klasik filoloji ile ilgili çalışmalara başlamıştır. 24 yaşına geldiğinde ise o sıralarda daha doktorasını bile bitirmediği halde klasik filoloji alanında bir üniversiteden profesörlük teklifi almıştır ve adını en genç profesörler arasına yazdırmıştır.

Yine bu dönemlerde Prusya vatandaşlığını bırakmıştır ve geri kalan hayatını devletsiz olarak geçirmiştir. Zaten devlete veya topluma bağlı kalabilecek birisi değildi bunu yazdığı yazılarında da belli ediyordu yazdıklarında alman kültürüne açıkça saldırıyor ve onları fazlaca küçümsüyordu. Bu yüzden yakın arkadaşı olan Wragner ile bile arası açılmıştır.

Zaten kendisi de çok arkadaş canlısı birisi değildi çevresindekiler onu çok huysuz ve aksi biri olarak tanımlıyordu. Nietzsche ise yıllar geçerken yalnız kaldıkça daha çok insanlardan tiksiniyor ve içine kapanıyordu.

Nietzsche yaşı ilerledikçe belli başlı problemler çekmeye başladı bunlar migren ve görme kaybı gibi sorunlardı ama ona asıl problem yaratacak olan daha ilerleyen yaşlarında yakalanacağı bir zihinsel hastalıktı (sağ taraflı retro orbital beyin zarı tümörü) geçirdiği bu hastalık onun bunamasına sebebiyet veriyordu ve bir düşünürün en değerli şeyi olan düşünceleri üzerindeki hakimiyetini de ondan alıyordu.

Nietzsche çok geçmeden düzgün düşünemez ve yazamaz oldu. Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda ise hep saçmalıyor ve anlamsız şeyler söylüyordu artık düşünce hakimiyetini tamamen kaybetmişti. Çok geçmeden de bu hastalığından kaynaklı inmeler geçirerek önce hareket kabiliyetini sonra da üzücü bir şekilde yaşamını kaybetti.

Nietzschenin Üstinsanı

Nietzschenin devletsiz bir hayat yaşamasından da anlayabileceğimiz kadarıyla Nietzsche kendini bir devletten ve toplumdan soyutluyor ve kendisinin onlardan farklı olarak bir asil olduğuna inanıyordu.

Nietzsche Übermensch (üstinsan) anlayışını getirmek istiyordu, diğerlerinden kendini ayrı tutması buradan geliyordu. Nietzsche için üstinsan zorlukları ve yalnızlığı görünce mızmızlanmayan tersine onları kucaklayıp ancak onlarla güçlenebileceğini bilen ve bunu başarandır Nietzschenin üstinsanı ızdırap çekmeyi sever çünkü onu öldürmeyen acı onu güçlendirir.

Nietzsche üstinsanın kendisini her daim geliştirmesi, bir şeyler üretmesi ve sınırlarını zorlayabilmesi gerektiğini düşünüyordu. Nietzsche için üstinsan dışındaki diğer insanlar sadece değersiz birer hayvandılar, sadece üstinsan gerçek bir insan olabilirdi ve değerliydi. Nietzsche için basit ve değersiz olan insan sadece küçük işler peşinde koşan bugününü kurtarmaya çalışan kişilerdi. Üstinsan ise bir idealini olan ve her daim bunun peşinde koşan, insanlığa katkı yapmak isteyen, büyük eylemleri bulunan, çağının ve de iyilik ve kötülük kavramlarının dışında olandır.

Nietzsche üstinsanla birlikte aynı zamanda köle ve efendi ahlakını da getirmiştir. Bu anlayışa göre üstinsan tanımına uymayan herkes yani basit olanlar üstinsanlarca sömürülebilirdi ve üstinsanlar için her şey mübahdı çünkü onlar insan ırkını yönetmeye ve yüceltmeye gelmişti.

Buna göre bir üstinsan emelleri için kolayca haksızlık edebilir, zarar verebilir hatta ve hatta öldürebilirdi bunlar büyük amaçlar için harcanan küçük şeylerden ibaretti sadece. Son olarak Nietzscheden bi alıntı ile bu bölümü de noktalamak istiyorum:

"İddia ederim ki benim üst insan dediğime siz şeytan dersiniz. Panayırda kimse üstinsanlara inanmaz. Orada konuşmak isterseniz halk tabakası göz kırpar ve "biz hep eşitiz" derler. Haydi haydi ey insanlar! Şimdi insanlık geleceğin doğum sancısında. Tanrı öldü, şimdi dileriz ki üstinsan yaşasın! "

Bengi Dönüş

Nietzsche bir anlayış daha geliştirmişti bu da Bengi Dönüştü. Bengi Dönüşe göre tüm evren bir sonsuz döngü içinde kısılıp kalmıştır bu döngü ki her şey bittiğinde tekrar başlar ve herkes her şeyi aynı şekilde yaşar her yaprak aynı yere düşer her kum tanesi aynı yerdedir hepimiz aynı seçimleri yaparız yani baştan sona her şey aynı şekilde tekrarlanır ve insan da bir hayat yaşar ama bu hayat sonsuza kadar tekrarlanır.

İşte bu yüzden Niche bize içimizde bir şey tutmamızı, vaktimizi boşa harcamamanızı ve ezilmemeyi öğretir. Yine bundandır ki Niche mütevazilik, merhamet ve fedakarlık gibi kavramları taşlar çünkü bunların istediğimiz şeyleri yapmaktan bizi alıkoyduğunu düşünür. Bize asi olmamızı, istediğimizi yapmamızı ve ideallerimiz için acımasız olmamızı öğütler çünkü şimdi yapamazsak hiç bir zaman yapamayacağız ve bu seçimler aynı şekilde tekrarlanarak bizim de sonsuza kadar her bir yaşamımızda aynı pişmanlığı yaşamamıza sebep olacaktır.

Nietzsche Ve İnançlara Bakışı

Nietzsche hep aykırı olan kişiydi. Hatta ve hatta kanında asilik vardı da diyebiliriz nerede sevilmeyen birisi varsa Nietzsche onun peşinde, nerede çoğunluğa ters bir şey varsa Nietzsche de oradaydı. Çoğunluğun olan dinlere ve geleneklere karşı çok katı ve sertti. Özellikle Hristiyanlık inancının iyilikçiliğinden ve sana bir tokat atana sen de öbür yanağını çevir gibi affedici ve fazla iyimser olan anlayışından tiksinirdi. Çünkü bu ona ve üstinsan anlayışına çok tersti.

İslam inancına ise bir yakınlığı vardı çünkü İslamdaki cihat mantığı ve İslami kurallar (şeriat kuralları) Hristiyanlığın o çok iyimser ve affedici tavrına göre üstinsana daha çok uyuyordu. Çünkü Nietzschenin üstinsanı için Hristiyanlığın verdiği iyilikçilik ve affedicilik bir eziklikti ama İslamın verdiği cihat yani bir amaç uğrunda her şeyini ortaya koymak ve savaşmak tam da Nietzschenin üstinsanın tanımıydı.

Tabii ki Nietzsche Müslüman değildi o sadece kendi üstinsanın temeli olan güç istencini İslamda gördüğünden İslamın bu yönünü övüyordu.

Yazımı burada noktalıyorum. Umarım bir gün hepinizin yolu Nietzsche ile kesişir ve kitaplarını okuma fırsatı bulur. Kendisi benim için çok anlam ifade ediyor, Nietzsche hakkında yazmak bile benim için büyük bir zevkti hepinize okuduğunuz için teşekkür ederim.

Mert Parlak

--

--

Z -Community
Z -Community

Published in Z -Community

Z-Community olarak yaşıtlarımızla öğreniyoruz ve öğrendikçe paylaşıyoruz. Sizleri de bu kültüre davet ediyoruz.

Mert Parlak
Mert Parlak

Written by Mert Parlak

Düşüncelerimi veya araştırdıklarımı aktarıyorum