Bilinç ve Varoluş Üzerine Birkaç Soru

Muhammed Polat
Zeitgeist Dergi
Published in
2 min readSep 29, 2019

Kendimizden önce doğaya odaklandık. Doğanın ne olduğu üzerine bir çok düşünür, birçok bilim adamı kafa yordu. Kendimize yönelmemiz kısa bir zaman önce gerçekleşti. Bundan olsa gerek canlılığın tanımına ilişkin önerilerimiz “iki artı iki” derecesinde bir açıklığa yaklaşamadı. Buna rağmen -ne kadar sorunlu olduklarını düşünsem de- elimizde bazı tanımsılar var. Şimdilik ‘’Entropiye karşı koymaya çalışan maddeler.” tanımı üzerinde konuşacağım. Canlılığın tanımı olduğu söylenen bir cümle bu. Zamana direnmek en basit tabirle. Genetiğini aktarmak.

Tanımımızda olduğu söylenen bu sözler mantıklı ve tutarlı görünüyor. Hayatta kalma arzusu insanların gözlerinde belirecek kadar kuvvetli bir arzu oluyor çoğu zaman. Burada olmamız bile hayatta kalma arzusuna bir delil olabilir. Eğer canlılarda bu arzu olmasaydı canlı tanımsımıza dahil olmazlardı-eğer tanımımız doğruysa- . Kısacası baktığımız her noktada görebiliyoruz tanımsımızda olduğu söylenen bu güçlü arzuyu. Evrim mekanizmasının zirvesinde olan bizler ise bu tanıma en uygun canlılar olmalıyız. Dolayısıyla yaşama arzusunun en belirgin hali bizde gözükmeli. Bu bağlamda sizlere bir iki soru yöneltmek istiyorum. Günümüzden yüzyıllar sonra makineleşme, otonomlaşma, ve yapay zekanın zirvesinde olduğumuzu varsayalım. İnsanlar hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorunda değil. İnsanın ne besin bulmak ne de besin tüketmek için bir çaba harcamasına gerek duyulmayacak bir çağdayız. Böyle bir dünyada bir şirket kuruluyor ve insanlara soylarını devam ettirme ve genetiğinin el verdiği müddetçe yaşama imkanı sağlayacağını vaat ediyor.

Yöntem ise matrixvari bir yöntem. İnsanları komada tutacaklar ve damar yoluyla besleyecekler. Adayın sperm/yumurtalarını ise diğer adayların sperm/yumurtaları ile eşleştirip soylarını devam ettirecekler. Fakat bilince dair en ufak bir belirti dahi olmayacak. Rüya dahi görülmeyen bir varoluş. Yaşamanın ve üremenin muhtemelen en garanti hali olan bu sisteme katılım gösterir miydiniz? Bu senaryoyu insanlara sorduğumda insanlar katılmak istemediklerini, bilinç olmadan yaşamak yerine ölmeyi seçeceklerini söylediler. İnsanın bilinçsiz bir varoluşu anlamsız sayması hatalı bir evrimin sonucu mu yoksa tanımlarımız mı hatalı? Canlılığa hala bir tanım bulunamadığını söylemiştim aslında. Tanım bulamamamızın muhtemel birkaç sebebi içinde biraz daha zamana ihtiyaç duyulduğu söylenebilir.

Tanımsı olarak adlandırdığımız şeyin bir tanım olduğunu da söyleyebilirsiniz, Gerçek tanım ile alakasız olduğunu da söyleyebilirsiniz. Bilinçsiz bir yaşamın ölüme tercih edilmesini insanın hatalı bir ürün olduğunu söyleyerek de savunabilirsiniz. Benim düşüncem ise bu noktalardan biraz daha uzakta. Evrimsel bağlamda bilincin hayatta kalmak için evrimleştiği savunulabilir. Fakat ben konuya bilimsel bir perspektiften çok felsefi bir yaklaşım sergilemek istiyorum. Ya canlılık bilinci üzerinde taşımak içinse ve bilinç kavramı canlılığın üzerinde ise?

Şimdilik bütün bu yaklaşımlar sıkıntılı gibi dursa da cevabın bu adayların birinde saklı olması muhtemel. Fakat ilginç olan eğer canlılığı sürdürme faaliyeti temel kaidemiz ise neden insanlar bilinci canlılığını sürdürmeye tercih ediyor?

--

--