Napoleon Dönemi’nde (1792–1815) Prusya Ordusu’na Bir Bakış: Piyadeler ve Süvariler

Ümit Kaan Usta
Zeitgeist Dergi
Published in
9 min readJul 1, 2019

Giriş

Bu yazıya başlamadan önce bilhassa Kızılderili filmlerinde bolca rastladığımız, piyadelerin bir hat halinde sıralanıp yakın sayılabilecek mesafelerden düşmana ateş ettiği hat sisteminin ortaya çıkışı ve evrimini anlatan bir makale yazmak istiyordum. Hat sisteminin ortaya çıkışını direkt olarak anlatmak işin teorik yönüne hakim olmayan okuyucularımızı zorlayabilir. Dolayısıyla hat sistemini anlatacağım yazı dizisinden önce “anahtar” görevi görecek bir örneği sizlere sunmak isterim.

Fransız Devrim Savaşları ve onun ardılı Napoleon Savaşları’nda Fransızlar’a karşı çok zayıf kalan Prusya Ordusu, mutaassıp kral II. Friedrich-Wilhelm’in askeri meselelere olan ilgisizliği sebebiyle adeta yetim kalmıştı. Büyük Friedrich’in sözlerini ilahi kaynaklı ayetler olarak kabul eden yaşlı kurmay kadrosu, 1806'daki Jena bozgununa kadar reform yanlısı subaylara fırsat vermedi. 1806–1815 yılları arasında esen reform rüzgarlarından nasibini alan Prusya savaş makinesi, içindeki pası temizleyip çarklarını yağlayınca eskisinden çok daha güçlü bir hale geldi.

Bu makalede Prusya Ordusu’nun bürokratik yapısından ziyade ordu birimlerinin fonksiyonel işlevlerini inceleyecek, 18.yy Avrupası’nın en iyi askeri sistemlerinden birine mercek tutacağız. Sizi fazla sıkmamak için bu makaleyi 2 kısımdan oluşan bir yazı dizisine çevirdim. Topçuları ve Landwehr milislerini 2. kısımda tanıtacağım.

I. Piyadeler

Hat Piyadesi

Knötel’in çizimlerinden 1. ve 2. Silezya Piyade Alayları

Süngünün icadıyla birlikte ateş hattını korumak için mızraklıların sayısını azaltan (ve en sonunda tamamiyle kaldıran) Avrupa orduları, süngüleriyle yakın dövüş kabiliyeti artan tüfeklilerini “hat piyadesi” olarak tanımlamaya başladı. Friedrician taktiklerde hat piyadelerinin esas amacı ateş güçlerini maksimize etmekti. Bu doğrultuda piyadeler üç sıra derinliğinde ince hatlar oluşturarak başta düzenli salvolar halinde ateş ederdi. Savaş ilerledikçe komutanların “Atış serbest!” komutuyla askerler fırsat buldukça ateş eder, süngü taarruzları ile piyade birlikleri arasındaki çarpışmanın kazananı belirlenirdi. Karşılıklı salvolarda verilen kayıplar daha fazla olsa da piyadeler arasındaki çarpışmalarda asıl belirleyici unsur süngü taarruzları olmuştur.

Prusyalıların Jena bozgununun bir sebebi de Frederician taktikleri daha büyük mevcutlu ordularda kullanmış olmalarıydı.

18.Yüzyıl savaşlarında ateş gücünün esas unsurunun piyade olduğunu ve bu nedenle statik piyade formasyonlarının tercih edildiğini biliyoruz. Peki Friedrich’e Avrupa’nın büyük güçlerine karşı zaferler kazandıran neydi? Büyük Friedrich, zamanının askeri düşüncesinin zayıflıklarını gayet iyi bilen biri olarak ordusunu “Avrupa’nın en hızlı ordusu yapmak” üzere eğitti. Savaşın en kritik zamanında ordusunun büyük bir kısmını (diğer cenahları zayıf bırakmak pahasına) düşmanın zayıf noktasına hızlı bir şekilde yönlendirerek (Oblique Order), kendisinden kat kat büyük ordulara karşı “bölgesel sayı üstünlüğü” kazanarak savaşları kazanmasını bildi.

Oblique Order’ı anlatan basit bir çizim

Burada sıkça kullanılmış bir piyade taktiği olan “kare formasyonu”na da değinmekte yarar var. Kare formasyonu, süvariye karşı dayanıklılığa karşın hareket kabiliyetinin feda edildiği bir uygulamadır. İsviçreli mızrakçılardan bu yana, sahra toplarının ortaya çıkışına rağmen 19. yüzyılda dahi kullanılmıştır. Süvariye karşı savunmak için kare şeklinde sıralanan piyadeler, süngüleriyle bir mızrak duvarı oluşturup karenin bozulmasını engeller; karenin etrafında dönen düşman süvarisi tüfek atışlarıyla püskürtülür. Bu formasyonun gelişmiş bir hali Napoleon tarafından Memlüklere karşı kullanılmıştı. Piyade karelerinin köşelerine top koyan Napoleon, çok az kayıp vererek süvari çoğunluklu Memlük ordularını bozguna uğratmıştı.

Waterloo’da İngiliz askerlerinin Fransız general Ney’e karşı başarılı savunması için:

Hafif Piyade

Prusya Ordusu’nda hafif piyade taktiklerinin serüveni, Büyük Friedrich’in Avusturya seferlerinde karşılaştığı Hırvat piyadesine karşı dengeleyici bir güç oluşturmak istemesiyle başladı. Düşman hafif piyadesine karşı alınacak en iyi önlemin hafif piyade mevcudunu büyütmek olduğu, 1792–1815 yılları arasında defalarca kanıtlandı. Prusya’nın Jena yenilgisini aldığı 1806 yılında, yaklaşık her 7–8 piyadeden biri hafif piyadeydi. Bu oran Avrupa ordularında hemen hemen aynı olmakla birlikte yaygın kanının aksine Prusya’ya Jena yenilgisini yaşatan şey hafif piyadenin sayıca azlığı değil, tecrübesizliğiydi.

1792–1815 yılları arasında hafif piyadenin kullanımı meselesinde farklı anlayışlar benimsendi. Scharnhorst Reformları’ndan önce, yivli tüfek kullanan Schützen ve Jager birlikleri her piyade bölüğüne 10–20 asker düşecek şekilde dağıtılmıştı. Daha sonra 1809'da yayınlanan bir talimat ile birlikte hafif birlikler, hat birliklerinden koparıldı. Buna ek olarak sınıf farketmeksizin her piyade taburunun üçüncü sırasından 4 takımdan oluşan, hafif piyade taktikleriyle eğitim almış “avcı bölükleri” oluşturuldu. Bu bölüklerin mensupları normal şartlar altında kendi birliklerine bağlı kalırken hafif piyadeye destek gerektiği anda özel olarak belirlenen bir yüzbaşının emrinde reorganize olmak üzere eğitildi.

Büyük Friedrich, yazdığı talimatnamede hafif piyadelerin görevini “meskun mahalde ve ormanlarda savaşma, öncü ve artçı birlikleri oluşturma, ikmal hatlarını koruma, düşmanın stratejik önemi olan birimlerine zarar verme” olarak tanımlamıştı. (Outpost warfare) Bu görev tanımı günümüzdeki özel kuvvetlerin görevlerine çok benzetilse de hafif piyadenin “elit” bir sınıf olarak görülmesi Yorck, Bülow, Müffling gibi yetenekli ve prestijli subayların yetişmesiyle mümkün oldu. Avcı bölüklerinin organizasyon şemasını verdikten sonra hafif piyade sınıfının alt birimleri olan Schützen, Jager ve Füsilier birliklerinin arasındaki sınırları belirginleştirerek muhtemel bir kavram karmaşasının önüne geçmiş olacağız.

Resimde standart bir Prusya piyade alayında bulunması gereken topçu kıtası, Grenadier ve Füsilier birlikleri gösterilmemiştir.

Füsilier

Fusilier, kelime anlamı ile “tüfekçi” demektir; askeri tarihte bu adı alan fakat farklı işlevi olan pek çok farklı askeri birim olmuştur. Prusya Ordusu’nda ise bu ad, yivsiz tüfek kullanan ve gerektiğinde piyade hattına destek verebilen askerler için kullanılır. Füsilier birlikleri, her biri 4 takımdan oluşan 2 bölük halinde organize olurlar ve piyade alaylarının içinde tabur düzeyinde bulunurlardı. Esas amaçları yakın dövüşten ziyade vur-kaç saldırılarıyla düşmanı yıpratmak olduğu için aralıklı formasyonlarla, 2 sıra derinliğinde dizilirlerdi.

Piyade birliklerinin önündeki sarı alanlar, tüfek atışlarının etkisi altında kalan alanı temsil eder.

Schützen ve Jager

Soldakiler Jager, sağdakiler Schütze. Fark görebilen var mı?

Soldaki Jager birlikleri 1744'ten beri Prusya Ordusu’nda bulunuyordu, 1784'te bir alay oluşturacak kadar büyüdüler. Sağdaki Schütze birlikleri ise 1786'da kuruldu, her bölükte 10'ar tane olmak üzere piyade alaylarına dağıtıldı. İki sınıfın da savaş meydanında görevi ikili sıra halinde avcı düzeninde durarak piyadeye atış desteği sağlamak ve Füsilier birliklerinin uğraştığı diğer işlerle uğraşmaktı. İki sınıf da yivli tüfek kullanır, nişancılık becerilerine yönelik farklı bir talim programı ile eğitilirdi. İki sınıfın da askerleri avcılık, ormancılık vb. işlerle uğraşan, kısa boylu ve hızlı askerlerden seçilirdi. Dolayısıyla organizasyonel bir fark dışında bu iki sınıfın birbirinin aynısı olduğunu söylemek mümkün.

Ağır Piyade (Grenadier)

17. yüzyılda el humbaraları atmakla görevlendirilen, küçük el havanlarıyla ateş eden iri yapılı ve ağır teçhizatlı askerlere Grenadier adı verildi. El humbaralarının ve el havanlarının kullanışsız bulunup terkedilmesiyle Grenadier birlikleri, yakın dövüşte üstünlük sağlamak için kullanılan hamle kuvvetleri olarak kullanılmaya başlandı. Prusya Ordusu’nda ise bu askerler savaşın her anında aktif olarak kullanılır, düşmanın direncini kırmak için cephenin kırılma noktalarına sevkedilirdi. Grenadierler resmiyette piyade alaylarında 2 bölük olarak bulunurlar fakat savaş meydanında alaylarından ayrılıp münferit Grenadier taburları halinde yerleşirlerdi. (Scharnhorst reformları ile bu uygulama kaldırıldı.)

II. Süvariler

Ateşli silahların icadı, süvari çoğunluklu orduları dezavantajlı duruma düşürse de süvariler yüzyıllar boyunca meydandaki yerini korudu. Türk süvarileri ile savaşarak müthiş bir deneyim kazanan Avusturya süvarilerini taklit eden Prusyalılar, Zieten ve Seydlitz ile birlikte (Joachim Murat’nın askerleriyle karşılaşana kadar) Avrupa’nın en iyi atlıları oldular. Öyle ki, Yedi Yıl Savaşları’nda kazandıkları itibardan dolayı Napoleon, askerlerine Prusya süvarisine karşı dikkatli olmalarını söylemişti.

Prusya Ordusu’nda süvarilerin taktik hareket birimleri bölüklerdi fakat savaş esnasında esneklik sağlamak için daha küçük birimlerle de hareket edebilecek şekilde eğitilmişlerdi. Savaş meydanında ağır süvariler ve Dragonerler “hat süvarisi” olarak düşmana doğrudan saldırılırken Scharnhorst Reformları’na kadar düzensiz birlikler olarak görülen Hussarlar, düşman kanatlarını hedef alırdı. 1796 Reglement’teki hakim görüş, taarruz edecek süvari birliklerinin mümkün olduğunca az yorulması yönündeydi. Buna binaen Prusyalı süvariler düşmana 400 adım yaklaşana kadar hızlanmazdı.

“Hat Süvarileri” olan Dragoner ve Kürassier birlikleri düşmana önden saldırırken Hussarlar kanatları hedef alıyor. Kanatlardan saldıran birliklerin bir diğer işlevi de düşman ateşini üstüne çekerek “hat süvarilerine” destek vermek.

Normal bir süvari taarruzunda süvarilerin hat, eğik düzen, sütun, ters V, elmas gibi çeşitli formasyonlar aldığı görülür. Prusya Ordusu’nda ters V ve elmas formasyonları talimatnamelerle yasaklanmıştır, bu dönemde en çok kullanılan formasyon ise eğik düzendir (echelon). Bunlardan hat düzeni pek fazla tercih edilmeyen bir formasyondu, zira bir süvari alayının bütün bölüklerinin bir sıra halinde durması savaş anında manevra yapmayı zorlaştırıyordu. Diğer yandan engebeli arazilerde hattın koordine hareket edememesi sebebiyle hattaki birlikler saldırıya açık hale geliyordu.

Sütun formasyonuyla taarruz ise piyadeyle eşgüdümlü gerçekleşir. Düşman piyadesi güçsüz düşüp hatların arasında boşluk bıraktığı anda süvariler boşluklara sütunlar halinde girerek dağılan düşman hattını iyice parçalar. Gelelim Prusya Ordusu’nun eğik düzeni neden tercih ettiğine. Bu düzende hem hat düzeninin dezavantajlarından kurtulmak hem de geniş bir cepheye yayılmış süvarilerin taarruzunun psikolojik etkisini yaşatmak mümkündü. Diğer yandan bu düzende 1–2 bölük süvari boşta kalır, çarpışmanın gidişatına göre rezerv olarak kullanılabilirlerdi. 1806'da eğik düzen zaman zaman yanlış kullanılmış, boşta tutulan bölüklerin sayıları arttığı için süvari hücumları etkili olamamıştı.

Hafif Süvari (Hüssar-Uhlan)

Prusya’nın meşhur Totenkopf (Kurukafa) Hüssarları

Hüssarlar, Türk süvarisinden ilham alınarak eğitilen birliklerdir. Başta Macarlar tarafından kullanılsa da 17. yüzyılın ortalarından itibaren birçok Avrupa ordusunda kullanılmaya başlanmıştır. Hüssarlar, Napoleon Dönemi’nde çarpışmaya direkt katılan birlikler değildi. Bunun yerine ikmal hatlarının korunması, sabotaj, gözcülük, meydandaki stratejik noktalara öncü birlik olarak yerleşme gibi çoğunlukla muharebe dışı işlerde görev aldılar. Burada şunu belirtmekte yarar var: Nasıl her piyade alayının içinde Schützen birlikleri varsa her süvari bölüğünün içinde de 10–12 kadar Karabiner tüfeği kullanan gözcü bulunurdu. Bu küçük izci kuvvetleri, düşman piyadesinin düzenini bozan vur-kaç saldırıları yapar; dost piyadenin göremediği düşman askerini kendi üstüne çekerek düşmanı açık hedef haline getirirdi.

Türk süvarisinden esinlenerek kurulmuş bir diğer askeri sınıf ise mızraklı Uhlanlardı. (Tatarca’da oğlan anlamına gelen “ulan”dan geliyor). Uhlanlar, klasik Ortaçağ süvarileri gibi uzun mızraklar kullanan ve şok hücumlar yapabilen hafif süvarilerdi. Uhlanların 18. Yüzyıl’ın sonlarına doğru kullanımı azalsa da Napoleon Savaşları ile birlikte piyade karelerine karşı etkisi görüldükten sonra tekrar yaygınlaştı. (Katzbach’da yağmurdan dolayı ateş edemeyen Prusya piyadeleri Fransız süvarisini püskürtse de Polonyalı Uhlanlar’a karşı dağılmıştı)

Deneyimli bir Uhlan birliğinin neler yapabileceğini görmek isterseniz izleyebilirsiniz:

Atlı Piyade (Dragoner)

Jena’da ele geçirdiği Prusya sancağı ile “poz veren” Fransız Dragoner

Dragoner birlikleri, savaş meydanında bulunduğu süre boyunca tartışmalara konu oldu. Teorik olarak gidecekleri bölgeye atla gidip Karabiner tüfeklerini ateşledikten sonra atlarına binip geri dönmeleri için eğitilen bu askerler, Napoleon Savaşları boyunca çok az muharebede bu şekilde kullanıldı. Prusya Ordusu’nda Büyük Friedrich zamanında Dragonerlerin piyade gibi savaşabilmesine özen gösterilir, 1806'ya kadar meydandaki çarpışmaları simüle eden talimler yapılmazdı. Dragonerlerin tabiri caizse üvey evlat muamelesi görmesi pek tabii sadece Prusyalıları etkilemedi, öyle ki Napoleon (onlara 1813'teki yenilgiden sonra tekrar muhtaç olana kadar) Dragonerleri asıl rollerinden ayırarak onları “yedek Uhlanlar” olarak kullandı.

Napoleon Dönemi’nde Dragoner birliklerinin işlevine en uygun kullanılışının örneği ironik olarak yine Fransızlarda. Fransız İmparatorluğu’nun İtalya ve İspanya’daki isyan bastırma hareketlerinde Dragonerler’den sıkça yararlanıldı. Napoleon, Napoli’deki kardeşi Joseph’e “Kendi kuvvetlerini ülkesine dağıtmak yerine elindeki Dragonerleri piyade olarak eğitip hafif toplarla destekleyerek kullanmasını” öğütlemişti. Bunların dışında atlı piyadelerin kimi zaman zorunluluktan yaya olarak savaştığı oldu. İtalya’da ve Dördüncü Koalisyon Savaşı’nda Fransızlar, düşmandan yeteri kadar at ele geçirene kadar Dragonerlerini “askıya almışlardı.” Keza Ruslar 1812'de at veremedikleri atlı piyadeleri yaya olarak savaşa sürmüşlerdi.

Ağır Süvari (Kürassier)

Knötel’in çizimlerinden Brandenburg Kürassier Alayı. Pek “Ağır Süvari” gibi durmuyorlar sanki.

“Ağır süvari” diyince genellikle Ortaçağ’ın metal yığınları gelir aklımıza. Ateşli silahların da çıkışıyla üstlerindeki zırhın çok bir işe yaramayacağını anlayan ağır süvariler, zamanla zırhlarını atmaya başladı. Napoleon Dönemi’nde kimileri sadece göğsü koruyan metal bir plaka kullanırken Prusyalılar 1790'da, Ruslar da 1812'de bu uygulamayı terk etti. (Prusyalılar 1814'te tekrar zırh kullanmaya başladı.) Zırhların uzak mesafeden atışları şans eseri durdurmak ve yakın dövüşte süvariye özgüven kazandırmak dışında bir vasfı yoktu denebilir. Buradaki “ağır” ibaresi, teçhizattan ziyade süvarinin ve atın fiziksel özellikleri için kullanılmaktadır. Örneğin Prusya Ordusu’nda ağır süvarilerin kullanacağı atların omuz başından itibaren yerden yüksekliğinin minimum 157 cm olması gerekirken bu standart Hüssarların atları için minimum 149 cm idi.

Waterloo Savaşı’nda (1815) bir top atışıyla delinmiş ağır süvari zırhı.

Ağır süvariler de aynı Uhlanlar gibi şok birlikleri olarak işlev gördü. Kürassierler kimi zaman top ve tüfek atışlarıyla yıpranan düşman piyadesinin “fişini çekmek,” kimi zaman da düşman süvarisine karşı üstünlük sağlamak için kullanılırdı. Napoleon Savaşları’nda ağır süvarilerin en etkili kullanıldığı muharebe hiç şüphesiz Eylau Muharebesi’ydi. (1807) 63.000 askerden mürekkep Rus-Prusyalı müttefik kuvvetleri, Napoleon’un 48.000 kadarlık ordusunu hazırlıksız yakalamıştı. Napoleon’un merkez hücumu başarısız olmuş, Rus Ordusu zayıflayan Fransız merkezine doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu sırada dönemin efsanevi süvari generali Murat’nın emrindeki 10.500 Fransız atlısı (80 bölük) bir anda Rus merkezine doğru ilerledi, Rusları merkezden kırarak ikiye ayırdı ve 1.500 kayıp vermek pahasına Fransız Ordusu’nu olası bir yenilgiden kurtardı.

“Süvariler” bahsini kapatmadan önce süvari alaylarının organizasyonu konusunda bir fikir vermesi için şu tabloyu bırakıyorum:

Yararlanılan Kaynaklar:

Charles Townsend, The Oxford History of Modern War, Oxford University Press, Oxford 2000.

Peter Hofschröer, Prussian Line Infantry 1792–1815, Osprey Publishing, Londra 2012.

Peter Hofschröer, Prussian Light Infantry 1792–1815, Osprey Publishing, Londra 2012.

Geoffrey Parker, Cambridge Savaş Tarihi (Çev. Füsun Tayanç & Tunç Tayanç), İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2017.

Claus Telp, The Evolution of Operational Art 1740–1813, Frank Cass, Londra 2005.

Peter Hofschröer, Prussian Cavalry of the Napoleonic Wars (1), Osprey Publishing, Londra 1987.

Rory Muir, Tactics and the Experience of Battle in the Age of Napoleon, Yale University Press, 2000.

Philip Haythornthwaite, Napoleonic Heavy Cavalry & Dragoon Tactics, Osprey Publishing, Londra 2013.

--

--

Ümit Kaan Usta
Zeitgeist Dergi

Understanding an irrational species with rational methods