Araf-II

Burak Fidan
Zemheri
Published in
1 min readFeb 22, 2018

Yalnız gözlerini kapattığında duyduğun,
O Eski saatin sesiyim şimdi
Sana kulaklarından dokunuyormuş gibiyim.
Görüyor gibiyim bana bakarken
Ve öpüyorum sanki yazdıklarımı okurken,
Sayfalarca karanlığı olan bir deftere yazıyorum seni
Alıp sonra,
Yıldızlarca yırtığı olan, gökyüzünden bir cekette saklıyorum.
Geceden sıkıldığımda,
Ceketimi alıp çıkıyorum sabaha.
İsyanlar bastırıyorum acımasızca,
Barutu ben icat ediyor
Hüzünlü bir şiirde kalemimin ucuna takıyorum,
Kurallardan pek haz etmezsin diye,
İmla hataları yapıyorum seni severken
-Unutursam bağışla- Nokta koyuyorum hep cümlelerin sonuna.
Sen seversin diye takıyorum;
Varsın bin yılda kaybolsun doğada
Yere atıyorum plastik gülüşlerimi sonra.
Ağzımda şekerli bir yalnızlık,
Tadı gidene kadar çiğneyeyim derken yaşlanıyorum.
Ya sen?
Asla dönmüyorsun kendi kafiyesiz yolundan
Sobalar yakıyorsun Güneş’e küsen yüreklerde
Bir kenarda yine üşüyorsun.
İlk depremde yıkılacağını bildiğin halde
Her geçen gün daha çarpık seviyorsun,
Saçlarına müebbet veriyor ellerim
Sen adaletten kaçıyorsun.
Gölgenle yarışıyor hasretin,
Her gün akşam olunca halim işte bu yüzden
Velhasılı kelam tükeniyorsun gözlerimde,
Kurumuş çiçeklerine bir avuç su almışsın
Döke döke götürüyorsun yine…

--

--

Burak Fidan
Zemheri
Editor for

Bir gar'ip var düşlerimi astığım tavanıma .