BANK

Ramise Melisa Moral
Zemheri

--

Anlaştıkları banka geldi kadın. Oturdu usulca. Yağmurlu bir gün olduğu için sakindi etraf. Rüzgarda hafifçe sallanan sallanırken de gıcırdayan salıncağa baktı. Emindi: Kalbinin de bir sesi olsa şuan böyle bir ses çıkarırdı. Gözleri doldu. Ama şimdi olmazdı daha zamanı vardı gözyaşlarının akmasına. Şimdi başlarsa durduramazdı. Olmazdı. Sahi nerede kalmıştı? Böyle bir günde geç kalınır mıydı? Huyuydu işte değişmezdi. Buluşmalarına hep geç kalmıştı zaten. Aslında her şeye geç kalmıştı. Derin bir iç geçirdi kadın hala gıcırdayan salıncağı izliyordu.

Adam gelmişti parka. Gelmişti ama ayakları daha fazla yürümek istemiyordu. Galiba yapamayacağım diye geçirdi içinden. Yine geç kalmıştı zaten. Araları iyi olsa her zamanki gibi bir sürü laf işitirdi. Kadının söyleyebileceklerini düşünüp gülümsedi. Bunu bile özleyecekti. Ayaklarına yürümelerini emretti. Yavaş ve ses çıkarmadan yürüyordu. Sanki ses çıkarırsa koşup geri dönecek gibiydi. Ama yürüyordu işte. Kadını gördü birden. Oturmuş banka boş salıncağı izliyordu. Bir rüzgar esti kadının saçları dalgalandı. Adamın en sevdiği şeydi bu saçların rüzgarla dansını izlemek. Oysa şimdi belki de bunu son izleyişi olacaktı. Kadın adamın geldiği tarafa baktı. Adam hemen yürümeye devam etti. Gelmişti işte o lanet banka. Sahi neden bir bank diye düşündü birden. Cevabı bulması uzun sürmedi: Böyle şeyler hep bir bankta olurdu filmlerde de deniz kenarı tren garı ya da bir parkta. Onlarınki de bu hesaptı. Boş bir parkta boş bir bank işte. Birazdan başlayacak yeni hayatları gibi.

Adam kadının yanına oturunca hafifçe irkildi kadın. Ne tuhaftı daha düne kadar yanından ayrılmak istemediği bu adamın yabancılığı. Adama belli etmeden derin bir nefes aldı kadın o tanıdık o çok sevdiği kokuyu bulabilmek için. Ama rüzgar dağıtıyordu bütün kokuyu sanki kadını cezalandırır gibi. İkisi de bakamıyordu birbirine. Gözleri bir anlık buluşsa ne olurdu acaba? Koşup uzaklaşırlar mıydı bu banktan veda konuşması bile yapmadan yoksa birbirlerine sarılırlar mıydı bir daha bırakmamacasına?

Uzun bir sessizlik. Sonra rüzgarla sallanan salıncağın içler acısı sesi. Ve yine uzun bir sessizlik. İkisi de biliyordu sonun geldiğini. Başlarda hiç inanmadıkları o son gelmişti. Adam kadına baktı yormuştu onu bu sessizlik. Bozmak istedi yapamadı. Kadın adama baktı. Gözyaşlarını daha fazla tutamayacaktı. Gitmeliydi artık buradan. Bitti dedi birden kadın usulca. Bitti dedi adam. Son bir bakış ömür boyu unutulmayacak. Kalktı kadın döndü yürümeye başladı hızlıca. Rüzgarın yüzüne çarpmasıyla gözünden tutmaya çalıştığı bir damla yaş süzülüverdi. Tutmayacaktı artık kendini. Kalakaldı adam o lanet bankta artık tekti. Kadının arkasından bakmaya bile gücü yoktu. Bir damla yaş süzüldü onun da yanaklarından. Son olmayacağını da biliyordu.

--

--