Bir Karasineğin Vasiyetnamesi

Fahire Esma Önal
Zemheri
Published in
3 min readAug 26, 2017

Sinekler senin anlayacağın türden bir iletişime sahip değil, bu yüzden senin anlayacağın türden bir ismim yok ama kendimi tanıtmak ve beni tanıman ile ilgili herhangi bir kısmı atlamayı da istemem bu yüzden daha rahat hissedeceksen beni istediğin isimle düşünebilirsin. Ben kendimden “ben” diye bahsediyorum.

Her şeyden önce, ben öldükten ve beni artık duymayacağın kesinleştikten sonra; sana sormadan beni yeniden duymanı, hatırlamanı, hissetmeni ve muhatap olmanı sağlayacak bu belgeyi, vasiyet fikrini kibirli bulmama rağmen yazma niyetindeyim çünkü dünyadaki varlığımın gözden kaybolmasının sende oluşturabileceği şefkat hissiyle bana duymakta zorlanabileceğin saygıyı yazdıklarıma duyabileceğini düşünüyor en çok da umut ediyorum. Sana sormak hala imkan dahilinde olabilirdi tabi ancak şuan uyuyorsun, uyandırıp sormayı denedim ancak sana yakın uçunca elini savuruyor ve diğer tarafa dönüp uyumaya devam ediyorsun.

Aklına takılabileceğini düşündüm, bu yüzden neden burada olduğuma açıklık getirmek istiyorum. Ben de sen ve başka insanlar ile aynı dünyada yaşıyorum. O dev gövdeler farkımda değilken, hatta farkımda olmak hakkında düşünmezken, ben de oradaydım. . İnsanlar koşarken, yürürken, otururken, konuşurken, susarken, uyanırken ve senin gibi uyurken izledim. Yalanları, doğruları, övgüleri, yergileri, bağrışmaları ve fısıltıları duydum. Ve ben, gördüklerim, duyduklarım ve idrakinin dışında yaşamımla bazı şeylerin farkına vardım. Yokluğuma bıraktığım varlık kırıntıları değil bu cümleler. Öğrendiklerim bana anlatma yükümlülüğünü bıraktı, bense sorumluluğumu sırtlanıp bu cümlelere kadar gelebildim.

İfade etme şeklimin, önermemin sağlıklı anlaşılabilmesi için öneminin farkındayım ancak üzerimdeki vasiyet telaşı beni sabırsızlaştırıyor. Uygun bulunacak bir başlangıç yapmakta zorlanıyorum. Sana sormak için değil de, senin kendine ciddiyetle sorup cesaretle cevaplaman için sorular bırakmak istiyorum buraya. En son ne zaman seninle hiç bir ilgilisi olmamasına rağmen bir şey yapmaya için çaba gösterdin mesela ? Sadece senden bahsetmiyorum, ben en son ne zaman benimle alakası olmayan birinin neye ihtiyacı olabilir diye düşündüm? Sen, kendi dünyanın bile odağı olmadığını unuttun. Ben, benim için, benimle ilgili olmayanları düşünmeyi bile unuttum. Biz öyle sık unutur olduk ki, unuttuğumuzu dahi unuttuk. Unutmak diyerek bizi sorumluluktan kaçırır gibiyim. Biz bıraktık, birbirimizi bıraktık. Bunu hep beraber yaptık. Dünya gezegenini, ya tutunamayıp düşülen ya da düşmek korkusuyla herkesin “benleri” tutmaya çalıştığı bir yer haline getirdik. Aslında bunu tam olarak “biz” yapmamış olabiliriz. Kendimizi bulduğumuzda, kendimizin ve içinde yaşadığımız labirentlerin farkına vardığımızda, dünya gezegeninin hatta kendi dünyamızın böyle olduğunu bile iddia edebiliriz. “ben” peşinde koşarak bulunduğumuz ortama uyum sağlayabiliriz. Çoktan sağlamış bile olabiliriz. Ancak bunlar hatırlatılması gerekeni değiştirmiyor. “Böyle olmayabilir mi? “ şüphesinin çok daha ötesinde bakın esas şöyle olabilir takdiriyle buradayım. Ben düşmekten korkmamayı hatırlatmak istiyorum sana. “Biri”nin seni tutacağını bilmenin cesaretini hissettirmek istiyorum. Senin gücünün “biri”ni tutmak için olabileceğini fark edişini görmek istiyorum. Sendeki gücün sadece senin için olmayabileceğini… Senin yapabildiklerinin, bir gün yapabileceklerinin sadece seninle ilgili, yalnızca senin için olmayabileceği hakkında düşünmeni istiyorum. Kendini taşımanın sadece senin işin olmadığını bilmenin özgüveninin ve senin işinin de sadece kendini taşımak olmadığını bilmenin sorumluluğunun, zihnimizin, kalbimizin en işlek caddelerine birer sanat eseri olarak olarak dikilebileceğini hatırlamak ve hatırlatmak için vasiyet etme cüretindeyim.

Sen matematikte iyiysen üç sıra arkada oturan insanın matematikte zorlanması seni ilgilendiriyor demektir. İş yerinde yan masandaki insan, borçlarını nasıl ödeyeceği hakkında endişelenirken “yalnız” ise burada bir sorun var demektir. Sokaklarda çıplak ayaklarla dolaşan çocuklar, açlıktan, soğuktan, vicdansızlıktan ölen hayvanlar varsa, yardım isteyen fısıltılar duyulmuyorsa, ortada görmezden gelmenin haddimiz olmadığı bir yanlışlık var demektir.

Benim ses çıkaran kanatlarım, koyu renkli gövdem ve birkaç haftalık ömrüm, farkına vardıklarımın sorumluluğunu bu geceye ve sana kadar taşıyabildi. Yapabildiklerimle; sen, o, oradaki ve şuradaki için de bir şeyler yapma gerekliliğini gördüm, “ben”lerden başkasına kapanan gözlerin kendisine dahi yeterli olamayacağı şu hayatta “ben”, elimi bir başkasına uzatma yükümlülüğünü kabul etmiş olarak yaşama ve ölme gayreti içindeyim. Vasiyetim, tek seferliğine dahi olsa “Neden oldu?” “Neden olsun?” ya da “Neden olmasın?” düşünmen. Sana ve Dünya gezegenine aydınlık bir gün diliyorum.

Bir karasinek.

Fahire Esma Önal

--

--