Düşsel İle Düşünsel

Zemheri Dergi
Zemheri
Published in
2 min readApr 11, 2018
“Eller — özgür, küçük eller, bir vücuda ait olmayan, yaşayan. Yürüyen, uyuyan, uyanan eller.” R. M. Rilke

Sen şimdi düşsel ormanlarla kaplı ülkende
bir nehri parmağınla bir sağa bir sola taşırken
veya kendini denizin insafına bırakmış
altında akıp giden dünyadan bihaber
öyle kaygısız uzanırken camda,
ben düşünselin savaş ve yıkımlarla dolu ülkesinde
başkalarınca ve kendimce kuşatılmış bir sığınağın içinde
kendimi arıyorum.
(Sığınak. Sığınmak. Sığmak. Çünkü buraya ancak sığabilirim, yaşamak mümkün değil.)

O adamın yaptığı gibi bu kuşatılmışlık, sıkışmışlık içinde
el yordamıyla kendimi bilmeye çalışıyorum.
Üstelik benim bir aynam var.
Kendimin olmasa bile yansımın gözlerini biliyorum.
Buna rağmen tüm zihnimi, ruhumu, benliğimi ellerimle kavramaya çalışırcasına yüzümü avuçlarıma alıyorum.
Bu kuşatılmışlık, sıkışmışlık içinde bile
yalnızca kendimi arıyorum.

Sığınaktan uzatsam başımı, başımı olmasa bile
sesimi, soluğumu, aklımı, düş gücümü uzatsam,
çıksam karanlıktan, gölgeden,
güneşin, bir damla da olsa, sıcaklığını duysam,
bağırsam yıkımın bağrına doğru.

Yıkımı nasıl anlatsam sana?
Bir ölünün yanında oturuyor bir diri.
Soluklanıyor, dinleniyor.
Matarasındaki suyla dudaklarını ıslatıyor.
Yaşadığına sevinçli.
Bir ölünün yanında oturuyor bir diri.
Henüz dinmemiş öfkesi
Kini bir sarmaşık; büyüyor, kovalıyor onu, bacaklarına dolanıyor.
Ve koşu.
Ölü öylece uzanıyor bu koşu içinde
Yüzünden belli yaşamı artık sevmediği.

Yürüyorsun ormanın dingin tenhalığında.
Seninle birlikte bir taştan ötekine atlıyor güneş
Sevinçle eşlik eder gibi
az önce varlığını kazanmış,
vücut bulmuş bir tanrıya.
Ellerin de seninle birlikte otların üzerinde geziniyor.
Yüreğinde duyduğun en büyük acı
ve aklının durgunluğunu sarsan en büyük dalga
bir dikenin parmağını ısırışı.

Oysa bir yandan ben, bir yandan bu savaş
yıkıyoruz beni.
Bir taş parçası
(taş parçasının halinden anlayan birinin elinde)
birbirine dokunan ürkek parmaklara dönüşecekken sözgelimi,
taşlığıyla kalıyor ovanın ortasında
yalnız.

Taş parçası

--

--