Pazar Pasajı: Çürümenin Kitabı — E. M. Cioran

Nurefşan Akcan
Zemheri
Published in
2 min readJun 18, 2017

Geceye Direnmeme

Başlangıçta, ışığa doğru ilerlediğimizi sanırız; sonra o hedefsiz yürüyüşten yorulur ve kendimizi yere bırakırız: Gitgide yumuşayan toprak artık bizi taşımaz: Açılır. Güneşli bir sona götüren bir güzergâhı boş yere izlemeye uğraşsak da, içimizde ve altımızda koyu karanlıklar genleşir. Kaymamız sırasında bizi aydınlatacak hiçbir pırıltı olmaz: Uçurum bizi çağırır ve onu dinleriz. Olmak istediğimiz her şey, bizi daha yukarıya yükseltme gücünü gösterememiş her şey, hâlâ üzerimizde durur. Vaktiyle zirvelere aşık olan, sonra da hayal kırıklığına uğrayan bizler, sonunda düşüşümüze canı yürekten bağlanırız; tuhaf bir infazın aletleri olarak, koyu karanlıkların sınırına, geceye bağlı alın yazımızın hudutlarına dokunma yanılsamasıyla büyülenerek, düşüşümüzü tamamlamak için acele ederiz.

Boşluk korkusu hazza dönüştüğünde, güneşin aksi yönünde ilerlemek ne şanstır!

Tersine sonsuz, tabanlarımızın altında başlayan tanrı, varlığın yarıkları önünde vecde geliş ve kara bir hale susuzluğu olan boşluk, içine gömüldüğümüz alaşağı edilmiş bir rüyadır. Baş dönmesi bizim için yasa haline gelirse, bir yeraltı aylası taşıyalım, düşüşümüzün tacını… Bu dünyanın tahtından indirilince, yeni bir şatafatın gecesini kutlamak için asasını da beraberimizde götürelim.

Ama yine de bu düşüş -bazı dinlenme anları dışında- görkemli ve lirik olmaktan uzaktır. Genellikle bir gece çirkefinin içine, ışık kadar vasat olan bir karanlığa saplanırız… Hayat artık alacakaranlık içinde bir uyuşukluktan, pırıltılar ve gölgeler arasında bir cansızlıktan, o iç güneşin bir karikatüründen ibarettir yalnızca; o iç güneş ki bizi kendi dışımızdaki maddeden üstün olduğumuza haksız yere inandırır.

Hiçten fazla olduğumuzu kanıtlayan hiçbir şey yoktur.

Tanrılarla rekabete girdiğimiz, coşkularımızın ürküntülerimizi alt ettiği bu genleşmeyi sürekli olarak hissetmek için öylesine yüksek bir ısı tutturmamız gerekirdi ki birkaç günde bitip tükenirdik.

Ama parıldamalarımız anlıktır, düşüşlerimiz kuralımızdır.

Hayat her an çürümekte olandır; tek düze bir ışık kaybı, gecenin içinde yavan bir dağılmadır; asasız, halesiz, aylasız…

Bu pasaj E. M. Cioran’ın Metis Yayınları’ndan çıkan Çürümenin Kitabı adlı eserinden alınmıştır.

--

--

Nurefşan Akcan
Zemheri
Editor for

kendisi için “okur”, başkası için “yazar”