PAZAR PASAJI: SİDDHARTHA

Saadet Enfal Bayrakçı
Zemheri
Published in
2 min readJan 6, 2019

“Bazı düşünceler gelişti kafamda, bazı bilgilere ulaştım zaman zaman. Kimi vakit bir saat ya da bir gün gibi bir süre bazı bilgilere ulaştığımı hissettim, insan nasıl yaşamı yüreğinde hissederse, onun gibi tıpkı. Bazı düşünceler belirdi kafamda, ama bunları sana söylemem kolay değil. Bak, dostum Govinda, kafamda beliren düşüncelerden biri şöyleydi: Bilgelik bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik aptalca bir şey gibi gelir kulağa.”

“Şaka mı ediyorsun?” diye sordu Govinda.

“Şaka etmiyorum. Keşfettiğim bir şeyi söylemiyorum sana. Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelik ise hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelikle mucizeler yaratılabilir ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez. Henüz bir delikanlıyken sezdiğim bir şeydi bu, beni öğretmenlerden uzaklaştıran şeydi. Bir düşünce gelişti kafamda, Govinda, senin yine şaka diye ya da aptalca gözüyle bakacağın bir düşünce, ama düşüncelerimin en iyisi. Dinle: Hiç bir gerçek yoktur ki, karşıtı da gerçek olmasın! Yani şöyle: Bir gerçek ancak tek taraflıysa dile getirilip sözcüklere dökülebilir. Düşüncelerle düşünülüp sözcüklerle söylenebilen ne varsa tek taraflıdır, hepsi tek taraflı, hepsi yarım, hepsi bütünlükten, mükemmellikten ve birlikten yoksun. Ulu Gotama öğrencilerine dünyadan söz açarken, çile ve esenlik diye ikiye ayırdı. Başka türlüsü olanaksızdır, öğretmek isteyen birinin izleyeceği başka yol yoktur. Ancak dünyanın kendisi, gerek çevremizdeki, gerek içimizdeki varlık asla tek taraflı değildir. Asla bir insan ya da bir eylem tümüyle Sansara, tümüyle Nirvana değildir, asla bir insan tümüyle kutsal ya da tümüyle günahkar olamaz. Böyle gibi görünmesi yanılmamızdan, zamana gerçek bir nesne gibi bakmamızdandır. Zaman gerçek değildir, Govinda ben sık sık yaşadım bunu. Zaman da gerçek değilse, dünya ile sonsuzluk, acı ile mutluluk, kötü ile iyi arasında var gibi görünen çizgi de bir yanılgıdan başka şey değildir.”

“Nasıl yani?” diye sordu Govinda telaşla.

“Beni iyi dinle dostum, iyi dinle! Benim gibi, senin gibi bir günahkar, günahkardır; ama bir gün yine Brahman olacak, Nirvana’ya ulaşacaktır, bir gün yine Buddha olacaktır. İşte “bir gün” yanılgıdır, bir benzetmedir yalnızca! Günahkar dediğimiz kimse; Buddha yolunda ilerleyen biri değildir: Her ne kadar biz düşüncelerimizde nesneleri başka türlü tasarlayamasak da, günahkar bir kimse bir gelişim süreci yaşamaz. Hayır, gelecekteki Buddha günahkar kişinin içinde şimdiden, bugünden vardır, geleceği içindedir onun, onda, sende, herkeste oluşan, olası gizli Buddha’ya tapmak gerekir. Dünya dostum Govinda, mükemmellikten yoksun ya da mükemmellik yolunda ağır ağır ilerliyor değildir; hayır her an mükemmeldir o, tüm günahlar bağışlanmayı, tüm küçük çocuklar yaşlıyı, tüm bebekler ölümü, tüm ölenler sonsuz yaşamı kendi içinde taşır. Hiç kimse bir başkasının yürüdüğü yolda ne kadar ilerlemiş olduğunu göremez, haydutların ve zar atıp kumar oynayanların içinde bekleyen bir Buddha, Brahmanların içinde bekleyen bir haydut vardır.”

……

Hermann Hesse, Siddhartha (syf.139–140), Can Yayınları,45.baskı, İstanbul 2018

--

--