Rüzgar Enerji Santralleri Türkiye’nin Enerji İhtiyacını Karşılayabilir mi?
Türkiye, Çin ile birlikte dünyada enerji konusunda dışa en çok bağımlı olan ülkeler arasında yer alıyor. Fosil yakıt açısından son yıllarda Doğu Akdeniz bölgesinde yapılan araştırmalar dışında herhangi büyük bir kaynağı bulunmadığı için Türkiye alternatif yollar arıyor. Bunlar arasında Akkuyu nükleer enerji santrali dışında rüzgar, akıntı, dalga, güneş ve diğer alternatif kaynaklar ilk sıralarda yer alıyor.
Türkiye’nin birçok bölgesinin yoğun rüzgar alması, ayrıca Türkiye’nin ortalama büyüklükte bir ülke olması ve kullanılmayan arazilerinin oldukça geniş bir yer kaplaması gibi nedenlerle rüzgar enerjisi öne çıkıyor. Peki, rüzgar enerji santralleri Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilir mi? İlk olarak rüzgar enerji santrallerine ve türbinlerine göz atalım.
Rüzgar Türbini Nasıl Çalışır?
Temel olarak rüzgar enerjisi, güneşin yer yüzeyini ve atmosferi homojen ısıtmamasının bir sonucu olarak ortaya çıkan sıcaklık, yoğunluk ve basınç farkından dolayı, hava kütlelerinin yer değiştirmesidir. Rüzgar enerjisinden mekanik enerji elde edebilmek için de oldukça eski bir tarihe sahip olan rüzgar türbinlerinden faydalanılıyor. Rüzgar türbinleri, rüzgardaki kinetik enerjiyi aerodinamik olarak tasarlanan kanatların dönmesi ile önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Rüzgar türbinleri, geçmişte buğday öğütmek ve Hollanda’da su baskınlarını önlemek için kullanılan yel değirmenlerine oldukça benziyor.
Rüzgar Enerji Santrali Nedir?
Rüzgar enerji santrali (RES) bir ya da daha fazla rüzgar türbinini içerisinde barındırıp elektrik üretimi sağlayan santrallerin genel adıdır. Şebeke için elektrik sağlayabildikleri gibi kurum ya da kuruluşların elektrik ihtiyacını karşılamak için de kullanılabilirler. Bu açıdan tıpkı güneş enerjisi santralleri gibi oldukça efektiftirler. Genellikle kurum ya da kuruluşlar, şebeke elektriğinin de bağlı olduğu sisteme rüzgar enerji santralinden gelen enerjiyi dahil ederler. Rüzgar enerji santralinin ürettiği elektrik önceliklidir ve mümkün olduğu kadar bu enerji kullanılır. Enerjinin ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda ise şebekeden enerji alınır.
Rüzgar Enerji Santralleri Türkiye’nin Enerji İhtiyacını Karşılayabilir mi?
Türkiye gibi büyük ve birçok farklı iklimin beraber yaşandığı ülkelerin tek başına rüzgar enerjisi ile elektrik üretebilmesi şu an için mümkün değil. Ancak rüzgar enerjisinin her geçen yıl önemi artıyor. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından 2020 yılının başında açıklanan verilere göre Türkiye’nin rüzgar enerjisi santrallerinin kurulu gücü 8.056 MW seviyesine ulaşmış durumda. 2010 yılında ise bu değer sadece 1.329 MW’dı. Yani Türkiye’nin rüzgar enerjisi santrallerinin kurulu gücü 10 yılda neredeyse 6 kat arttı. Dünyada genelinde 2010 yılında rüzgar enerjisi santralleri toplam 341 TWh elektrik üretiyordu. 2018 yılında ise bu değer neredeyse 4 kat arttı ve 1.269 TWh oldu.
Türkiye’de Nerelerde Rüzgar Enerjisi Santrali Var?
Türkiye’de 2020 itibarıyla toplam 200’den fazla lisanslı ve lisanssız rüzgar enerjisi santrali bulunuyor. Ayrıca bu santraller Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış durumda. Osmaniye, Gaziantep, İzmir gibi birçok farklı ilde halihazırda rüzgar enerji santrali bulunuyor.
Türkiye’nin önde gelen rüzgar enerji santrallerinin başında Osmaniye Gökçedağ Rüzgar Enerji Santrali yer alıyor. Zorlu Enerji bünyesinde faaliyet gösteren Osmaniye Gökçedağ RES, 54 adet rüzgar türbinine sahip. 2010 yılının ilk yarısında tam kapasiteyle çalışmaya başlayan santral, yıllık 350 milyon kWh elektrik üretebiliyor. Ayrıca Gökçedağ Rüzgar Enerjisi Santrali, ekolojik ve sosyal dengeye duyarlılığıyla Gold Standard sertifikasına sahip ve Gönüllü Karbon Piyasalarına da entegre.
