Bizim Büyük Çaresizliğimiz: İngilizce Konuşmak

Berk Üstünel
4 min readJan 29, 2020

--

Photo by Brett Jordan on Unsplash

Sizi bilmiyorum ama günden güne yıllardır geliştirmekte olduğum İngilizce bilgimin köreldiğini hissediyorum. Sebebi aslında çok bariz: Konuşmamak.

İlk İngilizce dersimi (1’den 10’a kadar saymak) ana sınıfında görmüş şanslı bir öğrenci olarak bu durum oldukça sinirimi bozuyor. Günümüzde artık İngilizce bilmediğin veya bilip de konuşamadığın zaman ayıplandığın bir dönemde; bin bir emek verip türlü zorluklarla ve sınırlı imkanlarla öğrendiğin bir yabancı dili, neredeyse hiç kullanmamak haliyle insanı üzüyor.

Hatırladığım kadarıyla, ilkokul 4. sınıftayken müfredat dahilinde ilk kez İngilizce dersi aldığımızda, Beden Eğitimi’nden sonra en sevdiğim ders olmuştu. Oynadığım ilk bilgisayar oyunlarındaki senaryoları anlamamda özellikle çok katkı sağladı. Sanıyorum dersi sevme sebebim de buydu. :)

Ortaokul ve lisede de bu şekilde devam etti. Bulunduğum okullar devlet okulu olmasına rağmen nispeten iyi bir öğretim modeli vardı. O zaman saf öğrenci kafasıyla çok idrak edemesem de şu anki İngilizce altyapımın oluşmasında kaliteli ve vizyoner öğretmenlerimin çok büyük emeği var. Hepsine bu sebeple ayrı ayrı minnettarım.

Tam 12 sene devlet okulu tecrübemden sonra 2012 yılında Özyeğin Üniversitesi’ne başladığımda tam bir sene İngilizce hazırlık okudum. Üstelik önceki yıllarda edindiğim İngilizce altyapım sayesinde Intermediate seviyesinden başlayabilmiştim. 5 senelik lisans eğitimim boyunca girdiğim derslerden yaptığım ödevlere; okuduğum makalelerden, bitirdiğimiz projelere ve hazırladığımız sunumlara kadar İngilizce ile çok içli dışlı olmuştum. Hele bir dönem Erasmus’a giderek de maksimum seviyede İngilizce kullanabildim. Ama iş hayatına adım atınca İngilizce kullanımım ne yazık ki oldukça azaldı. Hatta şu an üniversitedeki seviyemden de aşağıda olduğumu hissediyorum.

Hepimizin ortak dert yanacağı gibi yıllardır aldığımız İngilizce eğitimi, oldukça gramer öğrenme odaklıydı. Hiç kullanmayacağımız cümle yapıları, tense’ler, vocabulary’ler ile beynimizi doldurduk. Ama konuşmaya hiç odaklanmadık ya da çok az odaklandık. Okuma, dinleme ve yazma yetkinliklerimiz ne kadar iyi olsa da sıra konuşmaya geldiğinde oldukça bocaladık. Ve sıkıldık. O Alman turistin sorduğu adresi çok iyi bilmemize rağmen beceremedik bir türlü tarif etmeyi ve çaresiz kaldık. Belki utandık. Yüzümüz kızardı çoğu kez karşımızdakine karşı. Peki yaşadığımız bu çaresizliğin sebebi neydi? Düşündük mü bir bunu?

Mesela en son ne zaman biriyle İngilizce muhabbet ettik?

Arkadaşlarımızla kaç kez İngilizce oyun oynadık?

Kaçımız bir dünya sorunu hakkında İngilizce münazaraya katıldı?

Hangimiz o en sevdiğimiz diziyi altyazısız izledi?

İngilizce orijinali dururken kaç kere kolaya kaçmak için çevirisini okuduk o metinlerin?

Kendimizle barışıp bu sorulara dürüst cevaplar verebilirsek belki de bu çaresizliği bir fırsata çevirebiliriz.

Çevremden ve dışarıdan gözlemlediğim kadarıyla çoğumuz İngilizce anlıyor, yazabiliyor ancak sıra konuşmaya geldiğinde tökezliyor. Bence bu sorunun en büyük sebebi kendimize güvenmiyor olmamız. İkinci olarak; gördüğümüz gramer odaklı eğitim sebebiyle kurallı cümle kurma konusundaki ısrarımız. Ve tabi ki konuşma fırsatı bulamıyor ve pratik yapamıyor olmamız.

İşte bu noktada size karşıma çıkan bir siteden bahsetmek istiyorum: Konuşarak Öğren

Konuşarak Öğren yukarıda bahsettiğim problemleri yaşayan benim gibi insanlar için güzel bir yöntem sunuyor. İngilizce seviyeniz ne olursa olsun Skype üzerinden Amerikan hocalar ile konuşma fırsatınız oluyor. Sisteme kayıt olduktan sonra ilk derste hocanız ile tanışıyorsunuz. Hocanız çeşitli konular üzerine size sorular yönelterek İngilizce seviyenizi tespit ediyor. Daha sonra seviyenize uygun üniteleri belirleyip bir ders planı çıkarıyor. Site üzerinde her ünite için çalışma dokümanı bulunuyor. Her ders öncesi internet bağlantınızı kontrol etmeniz ve çalışma dokümanlarını hazır etmeniz bekleniyor.

Ben 5 gün boyunca 10 dakikalık seans şeklinde toplamda 4 derse katıldım. Son dersime çok hasta olduğum için katılım sağlayamadım. Ancak o gün derse katılamayacaksanız, dersten en az iki saat önce erteleme hakkınızı kullanarak bir sonraki güne dersi erteleyebiliyorsunuz. Sistem hocanıza bilgi veriyor ve böylelikle hakkınız yanmıyor.

Derslerde genel olarak günümün nasıl geçtiğini, okul veya işte neler yaptığımı, çalışma ortamımın nasıl olduğuna dair keyifli muhabbetler gerçekleştirdik. Ders bitiminde hocamın konuşurken yaptığım gramer ve vocabulary hatalarıyla ilgili hem sözlü olarak hem de site üzerinden yazılı olarak geri bildirimde bulunması da ayrıca hoştu. Uzunca bir süredir İngilizce konuşmadığım için Konuşarak Öğren benim için güzel bir deneyim oldu. Günlük 10 dakika İngilizce konuşarak pratik yapmanın bile çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

Eğer siz de benim gibi İngilizce konuşma konusunda eksiğinizin olduğunu düşünüyor ve bunu kapatmak istiyorsanız Konuşarak Öğren’i ziyaret ederek daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Kendinize güvenerek başlayın ve konuşarak İngilizce’yi öğrenmeye bakın. Başka türlüsü olmuyor. :)

Bu yazı ilk olarak berkustunel.com sitesinde yayınlanmıştır. Yazıyı beğendiyseniz yandaki 👏 ‘a istediğiniz kadar tıklayabilir ve yazının diğer insanlara ulaşmasına daha fazla katkıda bulunabilirsiniz. Yazı ve konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz beni çok memnun edersiniz. Sonuna kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim.

Benimle berk.ustunel@gmail.com adresinden veya aşağıdaki kanallardan iletişime geçebilirsiniz:

Medium | LinkedIn | Web

Ayrıca diğer yazılarıma aşağıdan ulaşabilirsiniz:

--

--

Berk Üstünel

Istanbul, TR berkustunel.com business analyst, life-time learner, knowledge trader, motivation booster, tech enthusiast, animal rights activist and many more