Bize gelişi 4 sene!
Sene 2011, liseden mezun oldum. Aval aval yapılmış bir tercih listesi sonucunda daha iyi olamazdı diyebileceğim bir şansla buradayım. Burası İTÜ.
Öncesinde İstanbul’a bir defa günübirlik gelmiştim. Anadolu’nun bir köyünden gelip İstanbul’a adımımı attıktan 1 ay sonra yön duygumu tamamen kaybettim. Gerçek anlamda köyden indim şehre. 3 ay içerisinde kendimce yüklü miktarda para kaybettim, hak yemeye çalışan godamanlarla uğraştım, işe girdim cahil cesareti, beceremedim kovuldum başka bir iş buldum. Bir yandan ingilizce hazırlık okuyorum derken(!) okuyamadım… 3 yıl sürdü hazırlanmam. 1 senede ingilizceye hazırlanacağıma 3 senede, +İstanbul’a, +satış ve pazarlamaya, +garsonluğa, +saha işlerine, +kalitatif araştırma yöntemlerine, +dolandırılmaya, +excele, +photoshopa, +girişimciliğe, +fütürizme, +kulüpçülüğe, +sunum yapmaya, +fotoğrafçılığa, +ne kadar mümkün olmasa da İstanbul’da paramı yönetmeye hazırlandım. Değdi de!
2014'te 2.sınıfı bitirmek vardı, fakat yeni başlıyordum lisans hayatıma. İlk gün kampüsün turnikelerinden geçerken +4 yıl daha nasıl geçecek dediğimi dün gibi hatırlıyorum. An itibariyle son sınıftayım ve hayatımın en güzel yılları olmaya aday zamanlarımı geçiriyorum. Üniversiteye gelirken tüm bunlara hazır olanlar, çok daha hızlı hazırlanabilenler, hazırlanmaya hiç gerek duymadan idealleri peşinde koşabilenler, bir ideali olmayanlar, hazırlanması gerekenleri mezuniyetten sonra fark edenler, çok başarılı olanlar, tamamen çizginin dışında seyredenler… hepsi var. Fakat kendi adıma pek çok fırsat kapısını o 3 yıllık yatırımlarla araladım. İlk derse girişimde aldığım zevk, bölümüme bakış açım, hocalarımla iletişimim, bölümü okurken yaptığım işler… Bugün yaptığım ve mezuniyetten sonra yapmak istediğim iş bile o 3 yıllık zaman dilimine dayanıyor. Benimki biraz abartı ama üniversiteyi 4 yılda bitirmeyi de abes karşılıyorum. En başarılısının bile 1 yıl mola verseydim iyiydi dediğini duyuyorum.
Bir insan evladı 6 yaşında öğretim hayatına başlayıp HİÇ aralıksız 22 yaşına kadar nasıl okur yahu! Ben 18'imde çoktan mala dönmüştüm zaten…
Neden sürekli Matematik, sürekli Fen?
Neden 4 yılda 150 kredi?
Neden sabah 8, akşam 5?
Neden teori, nerede pratik?
Neden tam da en sevdiğin tiyatroya bilet bulmuşken yarına ödev teslimi?
Neden tam da aşık olduğunda dünya dururken devam eden yoklama?
Neden bir derste 3 ödev teslimi, 1 proje, 2 ara sınav, 5 quiz, 1 final?
Biz neden insan değil de, ot yetiştirmeye çalışıyoruz?
Bunların üstüne iş ilanlarında “en az 2 yıllık iş tecrübesi” ibaresini gördüğünde almaya başladığın “Bunalım’a Giriş” dersi paha biçilemez. Sudan çıkmış balığa dönmemek mümkün mü? Benim 22 yılda mümkün değildi. Mümkün diyenler bir kenara, azıcık tereddüt ediyorsanız, birazcık bile ne yapmak istediğinize henüz karar vermediyseniz, minicik bir mutsuzluğunuz varsa, 1 dönem ders almayın, 1 ders eksik alın haftada 1 gününüzü boşaltın, 1 yılınızı gezmeye, okumaya, keşfetmeye ayırın, 6 aylık staj ayarlayın, 5 parasız 3 aylık yola çıkın, bir şeyler yapın ama okulu uzatmaktan korkmayın!
Çünkü bize gelişi 4, %20 kâr marjıyla 5'e satın…