Olumlu Düşünmenin Sihrini Keşfedin: İncelikler ve Tehlikeler (Kısım 2)
İşte tekrardan geldim. Biraz mesafe koydum aramıza belki. Verdiğim sözü tutarak bu yazımda da olumlu bakmanın din, inanç, bilinçaltı ve ruh açısından inceliklerini, sürekli olumlu bakmanın zararlarını inceleyeceğim. Ayrıca, yazının sonundaki üç önemli videoyu izlemeyi unutmayın, size faydalı olabilirler! En başından keyifli okumalar ve izlemeler dilerim. Bu konuda ilham aldığım etrafımdaki insanlara teşekkür ederim. (Yazının ilk kısmı için tıklayabilirsiniz.)
Din ve İnanç
Dünya hayatı insanlar için farklı anlamlara gelebilir. Kimine göre sadece kaostan ibaretken kimileri için bir imtihan yeridir. Söz konusu din olduğunda her cemaatin dünyaya bakışı farklı olabilir. Kimileri yardımseverlik ve insanlığa hizmeti savunurken, kimileri insanlığın günahkâr olduğuna inanır. Hangisi doğru, hangisi yanlış, hangisi hak, hangisi batıl sorularının cevaplarıysa inançla şekillenir. Dinler inanç kaynaklıdır ve inanmak gereklidir. İnanç ise dünyadaki iki büyük güçten biridir. Korkunun karşısında inanç.
Olumlu düşünebilmek için insanın korkularını mağlup etmesi gerekir. Bunun için de en etkili araç olan inanç, değiştiremediklerimiz karşısındaki çabamızın devamlılığını sağlar ve ardından hayırlı bir sonuç beklentisiyle yaratıcıya havale ederiz. Stresimiz azalır ve sağlıklı yaşama olanak tanır.
İnanç sistemlerindeki en güçlü unsurlardan biri kuşkusuz dua. Tanrı ya da yüce bir varlıkla iletişim kurmak ve inançlarını ifade etmek için insanlar dua eder. Bu özel anlar, hem bireyin iç dünyasıyla hem de çevresiyle bir bağ kurma aracı olarak görülebilir. Dua, herhangi bir tanrıya ya da sadece kendi iç sezgilerimize yönelik olsun, bizi kendi özümüze yakın hissettirir, bütünlüğümüzü güçlendirir ve içimizdeki potansiyeli ortaya çıkarır. Dua ederek sorunlarımıza inandığımızı kendimize anlatırız ve kendimize olan bağımızı güçlendiririz. Dua sırasında olumsuz düşüncelerden kaçınmak ve olumlu düşüncelere odaklanmak önemlidir. Bu bağlamda, samimi ve günlük bir dil kullanmak kritik bir rol oynar. Dua ederken sadece sevdiklerimiz için değil, hatta sevmediğimiz insanlar için bile dua etmek, içsel dinginlik ve empati geliştirmeye yardımcı olabilir.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.), dua hakkında önemli öğütler vermiş ve sabır yerine daha olumlu duaların tercih edilmesini önermiştir. Bir gün bir sahabe, Peygamber Efendimiz ’in (S.A.V.) yanından geçerken” Ey Rabbim! Sen’den sabır istiyorum.” diye dua etmiş, ancak Peygamber Efendimiz(S.A.V.) bunun yerine şu tavsiyede bulunmuştur: “Bunun yerine O’ndan sağlık ve afiyet dile.”
Kutsî bir hadis-i şerifte “Ben kulumun bana olan zannı yanındayım.” (Buharî, Tevhit,15; Müslim, Tevbe, 1) ifadesi geçer. Yani, bir insanın Allah’a olan inancı, beklentileri ve duaları, onunla ilişkisini şekillendirir. Dolayısıyla, Yaratıcı’nın rahmet kapısına büyük bir umut ve güvenle yaklaşanlar genellikle olumlu sonuçlar elde ederler. Bu nedenle, dua ederken yüce Yaratıcı’dan iyilikler, sağlık ve afiyet dilemek önemlidir.
Kutsal inançlar dışında kendi iç inançlarımızı da değiştirmeliyiz. Küçük inançlar, yaşamın yönünü etkiler. Her eylemin ardında bir inanç yatar. Olumsuz bir davranışı değiştirmek, olumsuz bir inançla mücadele etmekle ilişkilidir. Şimdiden sonra izleyeceğimiz yol olumsuz inançları olumlularla değiştirmeye odaklanmaktır.
Affedin, lütfen dışarı çıktığınızda karşılaştığınız insanlara biraz daha hoşgörülü yaklaşın. Genellikle tanımadan, aranızda bir sebep olmaksızın eleştirdiğiniz insanları affetmeye çalışın. Ardından onları sessizce övmeye başlayın. Onlar için dua edin ve içten dileklerde bulunun. Başkalarını affedebilen kendini de affedebilir. Bu her zaman kolay olmayabilir, ama bu konuda başarısız olduğunuzda bile kendinizi affetmeye çalışın. Bu size huzur verecektir. Olumlu olabilmeye inanmak için önce çevrenize ve olduğunuz hale inanmanız gerektiğini unutmayın. Sevmediğiniz insanlar için ettiğiniz dualarda önce onlar için güzellikler isteyebilirsiniz. Kendinizle barışık mısınız? Yapamadıklarınız, başarısız olduklarınız için içerleniyor musunuz? Biraz kendinize merhamet gösterip anlamaya çalışın ve şunu söyleyin; ‘Kendimi affettim.’
Ruh ve Bilinçaltı: İçsel Güç Kaynağı
Bu ikisini birbirine katan duygu ise korkudur. İnancın karşısındaki korku telaşın en çok görülen sebeplerinden biridir. İnançla korkularınızı yenmeden önce onları bilmeli ve kabul etmelisiniz. Gerginlik ve tedirginlik ile sahip olduğumuz enerjiyi boşa harcayıp bitirmemeliyiz. Ruhsal ve fiziksel enerjilerinizi dengeli kullanmak gerekir. Örneğin bir süre korktuktan sonra cesur bir insan gibi davranır, cesurları gözlemler ve taklit ederseniz siz de bir süre sonra cesur olabilirsiniz.
Bilinciniz, bildiğiniz ve anlatabildiğiniz her şeydir. Ama bilinçaltı sonsuz bir okyanus gibidir. Yüksek sesle ifade edilebilen acı, hüzün, korku gibi duygular, sadece buzdağının görünen kısmıdır. Her deneyimimiz belleğimizde depolanır. Bir fabrika olarak tasvir edilirse makinelerin çoğu kullanılmamaktan dolayı çalışmaz durumdadır. Bu paslanmış makineleri tekrardan çalıştırabilmek için zaman, inanç, güven gerekecektir. Bellek fabrikamızı ‘Birlikte’ kelimesiyle tekrar canlandırabiliriz. Kendimizle olmayı bıraktık, bunu kabul etmeliyiz. Unutarak, sorumluluktan kaçarak, pişmanlıkla veya kararsızlıkla, aşırı duyarlılıkla ve daha birçok nedenle kendimizi kaybettik. Bunların üstesinden gelmekse yeniden kendimizle birlikte olmaktan geçer.
Bilinçaltımız duygularımızı, irademizi ve bilinçsiz düşüncelerimi yönetir. Ona yani kendine teşekkür etmelisin. Bilincimizle kendimizi kırdığımız, üzdüğümüz veya zarar verdiğimiz zaman uyuyunca geçer deriz ya. Uykunda seni düzelten güce teşekkür etmelisin o zaman. Bilinçaltımıza şunları sormaya başlayarak bu sürece başlayabiliriz: İstediğim tam olarak nedir? Bana uygun en iyi şey nedir? Onu nasıl istiyorum? Bilincin bilinçaltına olumsuz telkinlerde bulunmasını engellememiz gerekir. Bu farkındalıkla, bu soruları günde birkaç kez tekrar edebiliriz.
Ruh ile bilinçaltı arasındaki sınır, ele aldığımız konu bakımından çok da belli değildir. Ruh metafiziksel bir kavram iken, bilinçaltını psikolojik bir kavram olarak değerlendirmek mümkündür. Ruh, özgün varlığımızı temsil ederken bilinçaltı farkındalığımızın ötesindeki etkilere sahiptir.
Olumlu olabilmede ruhun da etkisi inkâr edilemez. Huzurlu bir iç dünya ve pozitif bir zihin hali, ruhun katkılarından kaynaklanır. Bunun için ‘iç sesini dinle’ veya ‘kalbinin sesini dinle’ diyenleri duymuşsunuzdur. Ruhumuzu dinlediğimizde, yaptığımız işlerde daha fazla iyilik ve mükemmellik elde etme şansına sahibiz. Ancak, bilinç genellikle mantıklı düşünür, eleştiri yapar ve kendimizi korur. Bu nedenle, ruhun sesi bazen bastırılır, ruhumuz aralıklarla azar işitebilir. Kontrol el değiştirdiğinde, iç huzur ve başarı için bir zemin hazırlanır.
Ruhunuzu ve bilinçaltınızı, bilincinizle birleştirebilmek için günlük işlerinize ellerinizi de katın. Hedeflerinizi net bir şekilde dile getirin ve başarılarınızı kutlamayı ihmal etmeyin. Sorumluluk almak ve buna sahip çıkmak, sorumluluk duygunuzu arttırır ve olması gerekenleri yaptığınızdan dolayı daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmenize yardımcı olur.
Başarılarınızı görselleştirin, hayallerinize kazıyın ve onu unutmayın. Olumlu düşüncelerle hayallerinizin önüne engel koymadan, olan engelleri de kaldırarak takılmadan hepsini gerçekleştirin. Ruhsal ve fiziksel enerjinizi dengeli kullanarak üretken olun. Huzursuzluğunuzu azaltmak için ertelemeyin ve çalışmayı öğrenin.
Uzun süreler dinlendiğimizde veya yattığımızda, ruhumuzun kötüye doğru gittiğini düşünüyorum. Aynı şey uzun süreler çalışmakla da oluyor. Belli bir alanda aynı işleri tekrarlamak insanı iyi hissettirmiyor. Dengeli bir hayat gerek. Çalışmak insanın ruhuna iyi geliyor. Her işi adım adım büyüyen ve sabırla gelişen bir süreç olarak düşünün. Çalışmayı ve olumlu düşünceyi öğrenmek bir ağaç tohumu ekmek gibidir. Sabır ve özenle büyüdüğünü görmek için çalışmalarınıza sevgi ve pozitif bir yaklaşım getirin.
Çalışabilmek için yaptığınızı sevin, güzel yanlarını düşünün. Her işe kolaylaştırıcı bir yaklaşım benimseyin ve okuduğunuza, yaptığınıza ve sevdiğinize konsantre olun.
Toksik Pozitiflik ve Sürekli Olumlu Olmanın Zararları
( ͠• ͜ʖ ͡•) 👉 S̶̶̶T̶̶̶A̶̶̶Y̶̶̶ ̶P̶O̶S̶I̶T̶I̶V̶E̶, BE POSITIVE 👈( ͠• ͜ʖ ͡•)
Her gün pozitif kalmak zorunda değilsiniz; zor günlerde bile daha iyisinin geleceğini bilseniz de olur. Olumlu düşünmek de dünyadaki her şey gibi aşırılaştığında veya gerçekçi olmayan bir boyuta ulaştığında eski lezzetini kaybeder ve negatif sonuçlar doğurur. Hayatın zorluklarını ve gerçeklikleri göz ardı etmek, sürekli bir pozitiflik halinin getirdiği tehlikeleri içerir. Pozitif düşünme, her ne kadar pek çok kişisel gelişim kitabının ana teması olsa da, aşırı ve toksik bir şekilde uygulandığında zararlı sonuçlar doğurabilir. Size bu tür olumlu olmanın potansiyel zararlarını sıralayayım.
1. Filtreleme, Olumlu Yönleri Gözden Kaçırmak: Toksik pozitiflik, bir durumun olumsuz yönlerini göz ardı ederek olumlu yönlere odaklanmaktır. Örneğin, bir iş projesinde başarılı olabilirsiniz, ancak yalnızca yapmadığınız şeylere odaklanarak bu başarıyı göz ardı edebilirsiniz. Bu, gerçek başarıları ve gelişme fırsatlarını kaçırmanıza neden olabilir.
2. Kişiselleştirme, Kendini Hemen Suçlama: Kötü bir şey olursa ve toksik pozitifliğe sahipseniz, kendinizi hemen suçlayabilirsiniz. Örneğin, bir arkadaşınız randevuyu iptal ettiğinde, bunu sadece kendi yetersizliğinizle veya değerinizle ilişkilendirebilirsiniz. Düşük özsaygı ve gereksiz suçluluk duyguları bu nedenle ortaya çıkabilir.
3. Yıkıcı Görüş, Felaket Senaryoları Çizmek: Herhangi bir olumsuzlukla karşılaştıklarında, aşırı optimist insanlar hemen felaket senaryoları çizerler. Örneğin, sabah kahvaltısında siparişiniz yanlış gelirse veya trafikte biraz gecikme yaşanırsa günün geri kalanını tamamen kötü geçirebilirsiniz. Bu, kaygı ve stres seviyelerini artırabilir.
4. Polarize, İyi ve Kötü Ayrımı: Toksik pozitiflikte, olayları sadece iyi veya kötü olarak görme eğilimi vardır. Orta yolu kabul etmek yerine, her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Bu, gerçekçi olmayan beklentilere ve hayal kırıklığına yol açabilir.
Toksik pozitiflik, gerçeklerden kaçmanın bir yöntemidir. Hayat her zaman mükemmel değildir ve sürekli olarak “her şey harika” demek gerçekten uzaklaşmak anlamına gelir. Kendinizi ve diğerlerini kandırmanız mümkündür, ancak bu uzun vadede zararlı olabilir. Unutmayın, her zaman iyimser olmak, gerçeklerden kaçmanın bir yolu olabilir. Kendinizi geliştirmek ve olumlu bir şekilde büyümek için, gerçekleri kabul etmek ve olumsuzlukları görmek çok önemlidir. Bu, daha sağlam ve dengeli bir düşünce tarzı geliştirmenize yardımcı olabilir.
Bu yazıda, olumlu düşünmenin önemini ve inceliklerini inceledik. İnançlar, dua, bilinçaltı ve ruh gibi faktörlerin olumlu düşünmeyi nasıl güçlendirebileceğini ele aldık. Aynı zamanda, toksik pozitifliğin tehlikelerini vurguladık.
Güçlü bir olumlu perspektif, insan hayatını büyüleyici şekilde aydınlatabilir. İnançlarımızın ve iç dünyamızın derinliklerinde, bu büyülü etkinin gizlendiğine inanıyorum. İşte bu perspektif, kişisel gelişimin temel taşıdır. Ruhumuzun en derinlerinde saklı olan bu olumluluk, yaşamın renklerini daha canlı ve parlak kılar, iç dünyamızın güneşi gibidir. Ancak, olumlu bakış açısını abartmamak ve yaşamın hakikatlerini gözden kaçırmamak da yaşarken lezzet almaya devam edebilmek adına kritik derecede önemlidir. İyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik, kolaylık ve zorluk bu yaşamın ying ve yang’larıdır. Bu denge, olumlu bakmanın gerçek gücünü açığa çıkarır.
Olumluluk içsel bir yolculuktur. Hayatın her anında — başarılarımızda ve zorluklarımızda, en derin düşüşlerimizde ve en yüksek zaferlerimizde — bu olumlu perspektifi benimseyerek, kişisel büyümeyle iç içe oluruz. Bu yolculuk, huzura giden bir yoldur ve hayatı daha tatmin edici yaşayabilmek için içsel huzurun anahtarı taşır.
Şimdi, olumlu düşünmeyi daha fazla insana ulaştırmak ve birlikte bu içsel yolculuğa çıkmak için bir adım atma vakti geldi! Bu anahtarı kullanalım ve içsel huzura giden bu yolculuğu birlikte paylaşalım!
Saygılar, sevgiler, selamlar!
KAYNAKLAR:
- Batuhan ÇALIŞ, Pozitif Düşünce İllüzyonu: Sürekli Olumlu Düşünmek Faydadan Çok Zarar, Ocak 2021
- Olumlu düşünmenin dinimizdeki yeri nedir; hayatımızda nasıl bir etki yapar?
- Adile ALCI, Beyin Negatif Komut Algılamaz, Şubat 2022
- Prof.Dr. Zekeriya ALTAÇ, Olumlu Düşünmenin Yararları, Temmuz 2021
Özet
- 🎥 “Stay Positive” adlı CGI animasyonunun yapımcısı Tristan Salzmann’dır.
- 💡 Hikayede, olumlu kalmanın ve olumlu olmanın önemi vurgulanmıştır.
Özet
- 🎯 Denek, önce gözleri bağlı serbest atışlar yapmış, sonra da kendisini inanılmaz hissetmek için olumlu geribildirim almıştı.
- 🏀 Denek, olumlu geribildirimle daha fazla güven duyar hale geldi ve ikinci denemesinde daha iyi performans sergiledi.
- 📉 Basketbolu iyi oynayan bir denek, kalabalığın olumsuz geribildiriminden etkilenerek performansında düşüş yaşadı.
- 🤔 Pozitif veya negatif geribildirim, davranışlarımızı etkileyebilir ve performansımızı değiştirebilir.
- 😊 Olumlu geribildirim, bireyin kendi potansiyeline ve yeteneklerine olan inancını artırabilir.
Özet
🌑 Pozitifliğin toksik hale geldiğinde karanlık bir tarafı olabilir. 😔
🌟 Stoacılık, olumsuz duyguların dış olaylardan değil düşüncelerimizden kaynaklandığını öğretmiştir. 🤔
💔 Toksik pozitiflik bastırılmış duygulara ve otantik olmayan yaşama yol açabilir. 😣
💡 Olumsuz duyguları anlamak ve kabul etmek, onları bastırmaktan daha sağlıklıdır. 🙌
🚦 Herkese uygun tek bir pozitiflik yoktur, bağlam önemlidir.🌈
🌍Dünya güneş ışığı ve gökkuşağından ibaret değildir, ancak gri bulutlar ve yağmurdan da ibaret değildir.🌦️🌧️