Sabahattin Ali | Canım Aliye, Ruhum Filiz Kitap İncelemesi

Sadiye Arsoy
Yetkin Yayın
Published in
5 min readMar 31, 2024

--

İnce düşünceli, zarif ve büyük bir aşkla seven insanlar vardı….Ruhunun derinliklerinde taşıdığı ve büyüttüğü sevginin damlaları, sevdiğinin ruhuna işlerdi adeta. Hayatı onun için anlamlı kılan kadına sevgi ve muhabbet dolu gözlerle bakardı. Ahh pardon, bakmaya kıyamazdı!

Sabahattin Ali’nin Eşi Aliye ve kızı Filiz’e yazdığı merhamet, anlayış ve şefkat kokulu mektuplardan esintiler…Keyifli okumalar! 💌🎈

Sabahattin Ali — Canım Aliye, Ruhum Filiz Kitap İncelemesi

Merhaba, güzelliklerin sizi bulduğu keyifli an’lar geçirmenizi diliyorum. ✨ Yıllardır sanatsal ve edebi yanı kuvvetli kitaplar okumuyordum. Üniversiteye başladıktan sonra daha çok didaktik ve bilimsel araştırmalarla desteklenen kitaplar okumayı tercih ediyordum. Sahi bu durum değişmedi ancak ara ara sanatsal ve edebi yönlere çekecek eserler de okumaya karar verdim. Bu adımda ruhuma konuk olan ilk eser Sabahattin Ali’nin kaleminden “Canım Aliye, Ruhum Filiz” oldu. 🤓Bir solukta ama tekrar tekrar okunan türden kitaplar olur ya. İşte tam böyle bir kitaptı. Haydi bakalım neden öyle bir kitaptı gelin de birlikte biz göz atalım! ✍🏻

1: Kitabın Künyesi

  • Kitap Adı: Canım Aliye, Ruhum Filiz
  • Yazarı: Sabahattin Ali [Hazırlayan: Sevengül Sönmez]
  • Sayfa Sayısı: 159
  • Türü: Mektup
  • Basım Yılı, Baskı ve Yayınevi: 2024, 31.Baskı, Yapı Kredi Yayınları

2: Beğendiğim Alıntılar

“Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek.” (ss. 11)

“Yalnız senin için yaşamak, hayatımdan senden başka her şeyi silip atmak istiyorum. Fikirlerimi, gayeleri seninle paylaşmak, doğru bulduğumuz şeylere beraber inanmak istiyorum.” (ss. 17)

“Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.” (ss. 17)

“Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim.” (ss. 25)

“Ah Aliye, ben gözlerim açıkken bile hep seni görüyorum. Her şeyde senin hayaline tesadüf ediyorum.” (ss. 35)

“Ben dünyada bu kadar güzel gülen, güldüğü zaman bu kadar güzel olan insan görmedim.” (ss. 39)

3: Kısa Özet

Sabahattin Ali’nin eşi ve kızına yazdığı; 13 yıllık mektup dizisinden oluşan bu eserde, yazarın aile yaşamına dair derin duygularına, düşüncelerine ve yaşanmışlıklarına ayna tutularak biz; okuyuculara büyük bir portre sunulmaktadır.

Kitapta sadece Sabahattin Ali’nin yazdığı mektuplara yer verilmiştir. Her mektubun resimli kopyası bulunmaktadır. Aliye’ye yazdığı mektuplarda Osmanlıca’yı kullandığı, kızı Filiz’e yazdığında ise el yazısı kullandığı (latin harfler) görülmektedir. Mektuplarda geçen kişilerin Sabahattin Ali ile olan ilişkileri, anlatılanları daha anlaşılır hale getirmek için sayfanın en altında dipnotlar ile açıklanır.

Yazarın eşi Aliye’ye duyduğu derin sevgi ve özlem, kitabın temel temasını oluştururken, kızı Filiz’e olan babalık duyguları da önemli bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Mektuplar aracılığıyla, Sabahattin Ali’nin ailesiyle olan bağlarından, yaşadığı duygusal zorluklardan ve içsel mücadelelerinden detaylı bir şekilde bahsedilmektedir.

Eserde, Sabahattin Ali’nin duygusal ve zorlu bir dönemdeki yaşamıyla ilgili detaylı bir iç görü sağlanabilir. Mektuplar, yazarın aile bağlarına ve duygusal ilişkilerine odaklanırken, aynı zamanda dönemin toplumsal ve ekonomik zorluklarına da değiniyor. Başlangıçta yazarın nişanlısı Aliye ile evlilik hazırlıklarını konu alan mektuplar, sonrasında ailenin devamlı ayrı kalmak zorunda kaldığı dönemleri ve buna bağlı olarak sürdürmeye çalıştığı iletişim çabaları olarak devam eder. Her şeye rağmen Sabahattin Ali’nin ailesini ihmal etmediğini, sadakatle ve içtenlikle onları sahiplenmeye, sevmeye devam ettiği açıkça görülmektedir.

5. Sonuç ve Genel Değerlendirme

Sabahattin Ali’yi yakından tanımamızı sağlayan, nasıl bir eş nasıl bir baba olduğu konusunda fikir veren samimiyet ve doğallık kokan mektuplar kendini bir solukta okutuyor. Öyle ki, okuduğunuz her mektubun sonuna kondurduğu sevgi sözcükleri yüzümüzde anlamlı bir tebessüm bırakıyor. Duyumsadığım bu samimiyetin beni içsel bir yolculuğa çıkardığını hissettim. Daha önce Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna kitaplarını okuduğumda da benzer duyguları yaşadığımı anımsıyorum. Diğer eserlerinde olduğu gibi burada da düşünceli, zarif, anlayışlı ve umudunu koruyan tavrını görmek çok güzeldi.

Mektupları derinlemesine incelediğimizde, müstakbel eşine; birlikte geçirmeyi hayal ettiği zamanları, kavuşmayı hasretle beklediği anlar olarak belirten cümlelerle aşk ve özlemle ifade ettiğini görüyoruz. Eşi Aliye’ye nisan yağmuru olarak hayatına geldiğini söyleyen Sabahattin Ali, kötü anıları geride bırakıp eşiyle keyifli vakit geçireceği kitaplarla dolu huzurlu bir hayatın hayalini kurmaktadır. Bu anlamlı izlerin yer aldığı sayfalar arasında gezinirken, duygusal bir yolculuğa çıkmamak imkansız. Sabahattin Ali’nin serüvenini, içtenlikle, umutla ve bazen umutsuzlukla örülü bir dille anlatması oldukça etkileyiciydi. Onun kelimeleriyle birlikte sevinirken, üzülüyor, dertlerine ortak oluyor ve umudun kanatlarına sığınıyorsunuz adeta. Hele eşine ve kızına söylediği o enfes hitaplar: aşk dolu bir kalbin yansıması değil de nedir? diye sorgulamadan duramadım. Buradan dahi onun için önceliğin sevdiği kadın ve biricik kızı Filiz olduğunu rahatlıkla görmekteyiz.

Tüm bunlardan hareketle Sabahattin Ali’nin, yaşadığı tüm zorluklara rağmen umudunu kaybetmeyen ve bu güçlü inancını çevresine yansıtan bir karakter olduğunu söyleyebiliriz. Hem hapis cezalarıyla hem maddi sıkıntılarla hem de yayın engelleriyle mücadele etmiş olmasına rağmen, ailesine şu sözlerle umut aşılar: “Gözlerim ileride, geçmişin güzelliklerinde değil, gelecekteki güzel günlerde.” Sabahattin Ali, bir yandan büyük eserlere imza atarken diğer yandan eşinin ve kızının ihtiyaçlarını gözetmiş, kızının sağlığı için endişelenmiştir. Ailesine olan bağlılığı, onun mektuplarında berrak bir şekilde görebiliyoruz. Yazarın anlatımının sadeliği ve anlaşılabilir dili, eserini herkese hitap etmesini kolaylaştıran bir etmen. Üstelik, bize unuttuğumuz birçok duygunun tercümanı olması açısından da pek çok öğreti sunmaktadır.

Eserdeki anlatım sadece aile bağlarıyla sınırlı değil, mektuplarda aynı zamanda Sabahattin Ali’nin yayımladığı dergiler hakkında önemli bilgiler, siyasi düşünceleri, dönemin mahkemeleri ve hapishanelerinin durumu, askere çağrılması ve aslında gitmek istememesi gibi birçok konuda bilgi vermektedir. Ayrıca, dönemin sosyal ve kültürel dokusunu da detaylandırmasa da güzel bir şekilde aktardığını düşünüyorum.

4: Sorgulama & Düşünme Alanı

❓ Can’la, ruh’la kısacası öz’ümüzle sevmek hakkında ne biliyoruz, ne düşünüyoruz?

❓ En son kime, neden mektup yazdınız?

Umarım okurken keyif almışsınızdır ve ufak da olsa size bir katkısı olmuştur. Görüşlerinizi paylaşmanız beni çok mutlu edecektir. İlginiz, alakanız ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Nisan ayında bayramı neşe ve umutla kutlamak üzere, sağlıkla kalın! 💜

--

--

Sadiye Arsoy
Yetkin Yayın

Sağlık Yönetimi-Sağlık Bilişimi | Necmettin Erbakan Üniversitesi 🌎 Koordinatör - YetGen