Kamuda Bilgi İşlem Felaketi — 6 Bilişim amelesi pazarı mı var?

Salih Cenap Baydar
4 min readNov 23, 2014

--

Artık iyice pehlivan tefrikasına dönen yazı serimize devam ediyoruz.

Kamu kurumlarının yöneticilerine çok mühim bir bilgi vermek, bir ikazda bulunmak istiyorum. Hani bilişim projeleri şartnamelerinizin içine işi yapacak personelin niteliği ile ilgili maddeler yazıyorsunuz ya, onu yapmayın! Çünkü ya sahtekâr ya akılsız olduğunuzdan başka hiçbir anlam çıkmıyor o maddelerden!

Neden bahsettiğimizi göstermek için, kopyalana kopyalana artık jenerik hale gelmiş, örnek bir şartname maddesini ele alalım:

Yazılım Geliştirme Uzmanı İçin İstenen Nitelikler

  1. Üniversitelerin bilgisayar ya da elektronik mühendisliği bölümlerinden mezun olmak.
  2. En az 5 yıllık deneyim sahibi olmak.
  3. c#, vb.net veya Java programlama dillerini çok iyi derecede bilmek.
  4. Benzer projelerde uygulama geliştirmiş olmak.
  5. Web Servisleri konusunda deneyimli olmak.
  6. Nesneye Dayalı Programlama konusunda deneyimli olmak.

Bu maddelerde o kadar ciddi sıkıntılar var ki! İlk önce madde madde sıkıntılara işaret etmeye çalışalım:

  1. Neden personelin belli bölümlerden mezun olması şartını getiriyorsunuz? Ülkemizdeki yazılımcıların pek çoğu burada söylenenlerden başka bölümlerden mezun. Bir endüstri mühendisi yahut Fizik mezunu pekâlâ iyi bir programcı olabilir. Bir bilgisayar mühendisi de (birçok örnekte görüldüğü üzere) beklenen “niteliklere” sahip olmayabilir.
  2. Şartnamelere ölçülemeyecek şeyler yazmak ahmaklıktır. Deneyimi nasıl ölçebilirsiniz? Okuldan mezun olalı geçen süreye mi bakacaksınız? Ya adam o süre boyunca başka işlerle uğraşmışsa? Daha önce çalıştığı projelerden referanslar mı isteyeceksiniz? Türkiye şartlarında bunu istemek, temin etmek ve güvenilirliğine itimat etmek mümkün mü?
  3. Şartnamede yazılım dili, mimari altyapı ve teknoloji belirtmek yanlıştır. Burada belirtilen dilleri ayrı ayrı “çok iyi derecede” bilmek de pek mümkün değildir. Kaldı ki personelin yazılım dili bilgisinin “çok iyi derecede” olduğu nasıl belgelenecektir? Kurum sınav mı yapacaktır? Bu sınavı hazırlama ve sonuçları değerlendirme kabiliyeti yahut imkânı var mıdır?
  4. Bir kişi benzer bir projede içerikten bağımsız olarak çalışmış olabilir. Mesela siz elektronik belge yönetim sistemi ihalesi yapıyorsunuzdur ve bir programcı daha önce başka bir elektronik belge yönetim sistemi projesinde çalışmıştır ama sayfaların tasarımıyla, renkleriyle uğraşmıştır. Ya da veritabanı optimizasyonu yapmıştır. Benzer projede çalışmış olmanın alan bilgisi kapsamında her hangi bir avantajı garanti etmesi mümkün değildir.
  5. Web servisleri? Hangi tür web servisleri? Deneyimin ölçüsü nedir? Internetten bulunan web servisleri hakkında bir videoyu izlemiş olmak mı yoksa ülke çapında çalışan web servisleri yazmış olmak mı? Yoksa web servisi diye bir şeyin varlığından haberdar olmak mı?
  6. Eski şartnamelerden kopyalana kopyalana günümüze ulaşmış, artık anlamını yitirmiş bir klişe de “nesneye dayalı programlama” bilgisi şartı. Bugün geçerli olan hemen her bilgisayar dili nesneye dayalı zaten! Okullarda mutlaka nesneye dayalı programlama öğretiliyor.

Şimdi teknik bilgi eksikliği sebebiyle yapılan yanlışları bir kenara koyup bu tür maddeleri neden sahtekârlık-akılsızlık ekseninde ele aldığımızı izah edelim.

İlk önce işin sahtekârlık tarafını ele alalım. Böyle şartname maddelerini okuyan her firma yetkilisi bilir ki bu maddeler, işin zaten ihale edilmeden önce verilmiş olduğu firmanın personelini tanımlamaktadır. İhale sadece formalite gereği yapılmaktadır. Çünkü piyasada tam belirtilen nitelikte ve sayıda personeli bünyesinde sürekli istihdam edebilecek başka bir firma yoktur!

Bir firma sahibi olduğunuzu düşünün. Elinizde para kazandığınız bir iş olmasa bile, belki bir gün bir kamu kurumu ister diye belirtilen niteliklerde üç-beş personeli sürekli istihdam edebilir misiniz? Hiçbir iş yapmadan o personele maaş vermeye devam edebilir misiniz? Çok zenginsiniz ve müneccim becerilerinizle gelecekte istenecek niteliklerin neler olacağını önceden kestirip o niteliklerde boş oturan beş personel istihdam ettiniz diyelim. Peki, şartnamede o nitelikte beş değil de on personel istenirse ne yapacaksınız?

Kamu müfettişleri bilişim konuları ile, yazılım sektörü ile ilgili azıcık bilgi sahibi olsalar ve özgürce denetim yapabilseler, şartnamesinde bu tür maddeler yazılan her ihale mahkemelik olurdu.

İşin yabancısı olanlar “E canım ne var bunda, kamu kurumu işin iyi yapılabilmesi adına çalıştırılacak personel için standartlar belirlemesin mi? Bu yapılmazsa firmalar çok niteliksiz personelle kalitesiz iş çıkarmazlar mı?” diye düşünebilirler. Bu iyi niyetli kimselere ve onlar gibi düşünen, sahtekârlık kastı olmayan kamu yöneticilerine bu tür maddeleri şartnameye yazmanın neden akılsızlık göstergesi olduğunu izah etmeye çalışalım.

İngilizce’de “the grass is greener on the other side of the fence” diye bir atasözü vardır. “Çitin öte tarafında çimenler daha yeşildir” diye tercüme edilebilir. İnsanların sahip ya da hâkim olamadıkları yerlerle ilgili hakikatten kopuk fanteziler geliştirdiğini anlatır. Bizdeki “komşunun tavuğu komşuya kaz görünür” atasözüne benzer bir atasözüdür. Kamu çalışanları için özel sektör çitin öte tarafıdır. Kendileri ile aynı yemeği yiyen, aynı suyu içen, aynı üniversitelerde okuyan, aynı kitapçılara girip çıkan adamların sırf özel sektörde çalışıyorlar diye farklı olduklarına dair bir kanaat hâkimdir memurlarda. Bu iki taraflıdır. Klasik memur kafası için özel sektör bir yandan kamuyu soymaya çalışan kurnaz tilkiler grubu, bir yandan kamunun yapamadığını yapma konusunda harikalar yaratan süper kahramanlar topluluğudur. O yüzden bahsettiğimiz türden maddeleri yazan memurun (iyi niyetli olanlarının) özel sektör tasavvuru aşağı yukarı şöyledir: (Belki de devleti soymak suretiyle) firmalar o kadar zengin olmuşlardır ki, gerçekten bünyelerinde yüzlerce çalışan barındırabilirler. Eğer barındırmıyorlarsa da Ankara Ulus’taki meşhur amele pazarı misali bir “bilişimci pazarında” her daim boşta, istihdam edilmek üzere bekleyen üç senelik, beş senelik, on senelik yazılımcılar arasından seçip alıverirler! Şu bilgisayar dilinin uzmanları filan yerde, bu teknolojinin uzmanları falan köşede iş beklemektedir. Sadece gel demek yeterlidir!

Böyle saçma sapan bir dünya tasavvuruna akılsızlık denmez de ne denir?

Çitin öte tarafında çimler daha yeşil değil! Kamu için, “proje esaslı” çalışan firmalar projeleri sonlandığında derhal yeni bir projeye başlayamıyorlarsa birkaç ay dayanıp nihayet çalışanlarını işten çıkartırlar. O yüzden bilişim firmalarımızın çoğunun doğru dürüst kurumsal hafızaları, alt yapıları, çalışma usulleri, kodlama standartları, dokümantasyonları, çalışanları için kariyer planları yoktur! Bilgi, tecrübe birikimi olmaz. Bilgi ve tecrübe adına üretilen ne varsa çalışanlarla beraber yiter gider çünkü. Hemen her proje sıfırdan yapılır, taş üstüne taş konamaz. Her kamu projesi için adeta yeni bir firma kurulur ve her projenin sonunda da o firma dağılır. Başka sektörlerin hiçbirinde işe alıp çıkartmalar bu kadar hızlı ve yaygın değildir.

Kimseler kusura bakmasın ama bu şartlar altında ülkemizin 2023 hedefleri de, orta gelir tuzağından kurtulma üzerine yazılan yazılar da, “mutlaka yüksek teknoloji üretmek mecburiyetindeyiz” diye başlayan nutuklar da boş geliyor.

Serinin tüm yazıları:

  1. İnsan Kaynağı Problemi
  2. Kamu Bir Kendi İşine Bakabilse
  3. Bilgi İşlem Yöneticiliği Meselesi
  4. Görünmeyen Riskler
  5. Teknik Şartname Yazımı
  6. Bilişim Amelesi Pazarı mı Var?

Twitter: https://twitter.com/salihcenap
Linkedin: https://www.linkedin.com/in/salihcenap

Originally published at salihcenap.wordpress.com on November 23, 2014.

--

--